AÇIK BÜFE YEMEK VE SERPME KAHVALTI
Prof. Dr. Mehmet Ali KIRPIK / Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi / TEMA Vakfı Kars İl Temsilcisi / Ekosistem Ekoloğu
Son zamanlarda Küresel Isınma ve İklim bozulmasının olumsuz etkilerinden olan kuraklık tüm dünyamızı doğrudan etkileyen ve uluslararası toplumları acil önlemler almaya mecbur eden doğal bir afettir aslında. Ülkemizin 6 Şubat 2023’de yaşamış olduğu ve 11 ilimizi etkileyen 7,8 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler doğal afetlerin varlığını ve acısını doğrudan hissettirdi. Türk toplumu olarak bunu çok acı bir şekilde hissettik ve dünyada hissetti. Lakin uzun vadede sürekli olarak üzerinde kafa yormamız gereken bir konu olan iklim bozulması ve bunun olumsuzluklarını unutmamamız gerekmektedir. Dünyamızın bize sunmuş olduğu doğal kaynakların bir gün mutlaka tükeneceğini unutmamamız gerekiyor. İnsanlık var olduğundan bu yana doğayı ve doğal kaynakları her geçen gün daha fazla tüketerek kullanmaya devam ediyoruz.
Dünyanın artan nüfusu doğal kaynaklara olan ihtiyacı da beraberinde getirmektedir. Yani artan nüfus ile doğal kaynakların tüketimi doğru orantılı olarak devam etmektedir. Ancak diğer bir açıdan düşünür isek nüfusumuz arttıkça doğal kaynaklar azalmakta ve hızla tükenmeye doğru gitmektedir. Bu aşırı tüketime bağlı olarak çeşitli birçok faktör de doğal kaynakların tüketiminin hızlanmasına neden olmaktadır. Orman yangınları, anız yangınları ve yeşil alanların ortadan kalması gibi faktörler bunların başlıcalarıdır.
Bugünkü yazımızın esas tema’sı insanın beslenmesiyle ilgili olan “Açık Büfe ve Serpme Kahvaltı” üzerine olacaktır. Doğal kaynakların aşırı derece ve abartılı bir şekilde kullanıldığı bu beslenme şekli en az; doğal kaynakların tüketilmesinde önemli olan diğer faktörler kadar önemlidir. Milyarlarca hücreden meydana gelen insan organizmasının canlılığını devam ettirebilmesi için tabiki belli bir enerjiye ihtiyacı bulunmaktadır. Bu enerjiyi elde edebilmek için ise belirli aralıklarla beslenmeye ihtiyacı vardır. Bir insanın günlük enerji ihtiyacı ve buna bağlı olarak besin ihtiyacı kişinin günlük aktivitesine bağlı olarak değişebilir ancak canlılığın devamı yani “bazal metabolizmanın” devamı için günlük alması gereken besin miktarları vardır. Sabah kahvaltısı bu beslenme öğünlerinden birisi olup karınca kararınca mutlaka yapılması gereken bir beslenme öğünüdür.
Doğal olarak farklı coğrafyalarda yaşayan insanların beslenme alışkanlıkları farklı farklı olabilir ancak günlük besin ihtiyacı çok fazla değişmez. İnsanoğlu ekonomik gücü oranında bu davranışını yerine getirir. Ancak ekonomik gücü çok yerinde ve iyi olan bir birey benim gücüm var, kaynakları istediğim şekilde kullanırım yâda tüketirim deme hakkı bulunmamaktadır.
Günlük olarak ihtiyacımızdan fazla aldığımız besinler vücudumuzda kilo olarak yani yağ olarak depo edildiğini unutmamamız gerekiyor. İnsanoğlu çok ilginç bir şekilde hatta garip bir şekilde besleniyor diyebiliriz. “Çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık” dönemlerini ele aldığımızda; her bir insan bazal metabolizmasının hızlı çalıştığı çocukluk ve gençlik döneminde günlük olarak tükettiği gıda miktarını düşünmelidir. Bu dönemde tüketilen gıdalardan elde edilen enerjinin büyük bir kısmını harcayacak aktivitelerde bulunduğumuz için fazla enerji oluşmamakta yâda kilo olarak adlandırdığımız şekilde vücudumuzda birikmemektedir. Oysaki olgunluk ve yaşlılık dönemlerinde önceki dönemlerdeki kadar aktif olmadığımız halde beslenme alışkanlıklarımızı artırarak devam ettirdiğimiz için ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Çünkü yaşa bağlı olarak metabolizma hızı azalmakta daha az enerjiye ihtiyaç olmakla birlikte daha fazla tükettiğimiz için ciddi kilo problemleri ve sağlık sorunlarıyla uğraşmaktayız. Bu bağlamda açık büfelerden yemek alırken ve yine açık-serpme kahvaltı alırken bir kişi için alınan yiyeceklerin abartısız en az 4-5 kişiyi doyurabilecek miktarda olduğu görülecektir. Beslenme sonunda bir insan ne kadar yese dahi masadaki yiyeceklerin büyük bir kısmı çöpe gitmektedir. Ekonomik açıdan yeterli ya da güçlü olmanız doğal kaynakların heba olması hakkını size vermez. Ancak bu davranış, ya da abartılı olan bu davranış biraz sorumsuzluk ve duyarsızlık örneği olarak kabul edilebilir. Hatta beslenmenin zaruri bir ihtiyaç olduğu bilinmekle beraber abartılı yada çok abartılı beslenmenin bazı sosyal çevrelerce görgüsüzlük olduğu kabul edilmektedir. Yediğimiz her lokmada ülkemiz ve dünyadaki tüm insanların haklarının olduğunu, soframızdaki gıdaların çok az miktarını bile bulamayan insanların olduğunu unutmamak, başka bir ifadeyle bencil olmamak gerekir. Bencilliğin ortaya çıkışını Eğitişim dergisinde izah etmiştim. Ekşi sözlükte serpme kahvaltı ile ilgili olarak aynen şöyle denilmektedir. “Küçük küçük tabaklarda birçok çeşit kahvaltılıkla yapılan kahvaltı türü. Serpme kahvaltı verilen yerde sipariş verilmez belki sadece yumurtanızı nasıl istediğiniz sorulur, onun dışında tüm kahvaltılıklar sorulmadan getirilir ve patlarcasına afiyetle yenir”. Patlarcasına yerken, ülkemizde ve dünyada sadece kuru ekmek bulmaya çalışan birçok insanın varlığını unutmamak gerekir. Hatta ülkemizde yaşanan deprem felaketinde, patlarcasına yenen gıdaların çok daha azına ihtiyacımızın olduğunu unutmamak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti devletimiz ve milletimizin milli beraberlik ve dayanışma ruhuna katkı olması amacıyla lütfen yeteri kadar beslenelim, yiyeceklerimizi israf etmeyelim, ihtiyacımız kadar yiyelim.
Bu konuda TEMA kurucusu ve onursal başkanlarımızdan rahmetli Hayrettin KARACA bey ile ilgili olarak bir yaşanmışlığımızı aktarmak istiyorum. Pandemi’den önce TEMA’nın her yıl düzenlediği olağan “Saha Koordinasyon” toplantısına 20 Ocak 2020 yılında vefat eden rahmetli onursal başkanımız Hayrettin Karaca bey de katılırdı. Toplantıda olduğu zamanlarda öğün yemeklerinde, kendisi çok fazla yemek yemez veya yemek yeme işini tüm gönüllüler yedikten sonraya bırakarak kendisi boş yemek tabaklarının getirildiği yerde ayakta bekler ve gelen tabaklarda atık yemek kalıp kalmadığını kontrol ederdi. Şayet tabağında yemek getiren olursa onları tatlı bir dille ikaz ederek “yiyeceğiniz kadarını alın ve yemekleri israf etmeyin” diye ikaz ederdi. Doğal kaynakların sınırlı olduğunu bir gün bunların tükeneceğini söylerdi, ne kadar doğru söylermiş. Allah rahmet eylesin Hayrettin Karaca, ruhun şad olsun.
Lütfen yarınlarımıza, yani çocuklarımız ve torunlarımıza daha yaşanabilir bir çevre bırakalım. Onlarında hayatlarında doğal kaynaklara ihtiyacı olduğunu ve doğal kaynakların sınırlı olduğunu unutmayalım. Sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünya için el ele gönül gönüle verelim. TEMA’ya gönüllü olalım.
Prof. Dr. Mehmet Ali KIRPIK
Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi
TEMA Vakfı Kars İl Temsilcisi
Ekosistem Ekoloğu
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.