Adını Akif Koydum
İbrahim Çapan’ın kaleminden…
“ Âsım’ın Nesli’nin mimarı… İnsanlık abidesi… Millî kalemini, yüreğindeki imân mürekkebiyle dolduran… Millî şairimiz, mütefekkir Mehmet Âkif Ersoy’un aziz ruhuna. “
Sevgi vardır… Dokuz ay; seni, beni, bizi, bizleri bedeninde misafir eden. Sütüyle hayat, sevgisiyle kuvvet veren. Ninnilerle uyutan. Masallarla hayâllerimizi süsleyen. Sözde değil özde seven. Ağladığımızda ağlayan, tebessümümüzle gülen. Cennetin tapusu, mukaddes varlık: Analarımız.
Sevgi vardır… Kısır sancılı olsa da bir karışı için canımızı vereceğimiz. Onun üstünde gözlerimizi dünyaya açtığımız. Analarımızın ninnileriyle birlikte büyüdüğümüz. Ağacından yapılan beşikte sallandığımız. Havasını doya doya ciğerlerimizde dolaştırdığımız. Mısralara döküp şiirleştirdiğimiz. Mürekkebe doyurup destanlaştırdığımız: Vatanımız.
Sevgi vardır… Üç kıtaya yayılıp, dördüncüsüne el atan. Kıtaları, at ve nal sesleriyle çınlatıp besteleyen. Medeniyeti… Adaleti… Fazileti… Yüreğinde taşıyan. Gölgesine sığınan insanları dininden ve dilinden etmeyen… Yüreği vatan aşkıyla çarpan… Devletler yıkıp… Devletler kuran. Kelime olarak “ güzel “ güç olarak “ kuvvetli “ Kâinatın güneşi…Karanlık gecelerin dolunayı… Çelik bilekli… Demir yürekli : Ecdâdımız.
Sevgi vardır… Gölgesinin altında huzur içinde yaşadığımız :
“ Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü. “
Türklüğün sembolü… Savaşın kartalı... Barışın güvercini olan: Bayrağımız.
Sevgi vardır…
Çalındığı zaman, etleri kemiklerden ayıran…
Çalındığı zaman, zamanı donduran…
Çalındığı zaman, kanları korlaştıran…
Çalındığı zaman, kefensiz yatanlara dua olan…
Bayrağımızın ikiz kardeşi : İstiklâl Marşımız.
Toprağı, vatan yapmak zordur kardaş. Toprağı, vatan yapmak zor. Toprak, kanla sulanırsa vatan olur… Can verilirse vatan olur… Üzerinde secde edilen toprak, vatan olur… Üzerinde hür yaşanan toprak, vatan olur.
“ Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır:
Toprak eğer, uğrunda ölen varsa vatandır. “diyen Mithat Cemâl Kutay’ın mısralarına destek veren:
“ Bastığın yerleri “ toprak “ diyerek geçme, tanı:
Düşün, altındaki binlerce kefensiz yatanı. “diyen, yürekleri titreten kalemin adını Âkif koydum.
Çocuğu… Aileyi… cemiyeti… Tabiatı… Mezarlığı… Bayramı… Eğlenceyi… Dinî… Mabedî… Üstün tutanın adına Âkif dedim. Hayatı… Hadiseleri… Acıyı… Elemi… Kederi… Neşeyi… Şefkâti… Merhâmeti… Yardımlaşmayı… Sevgiyi… Açlığı… Sıkıntıyı… Meşakkâtin tadına varan; mefkûreyi hattat titizliğiyle nakşedenin adını Âkif koydum.
Kınalı kuzularına “ Âsım’ın Nesli “ adını veren, İsmail misâli kurban adayan yüreğin adını Âkif koydum.
Kalemini inancıyla bileyleyip; milletinin istiklâlini her şeyin üstünde tutmuş… Türkün, Çanakkale’deki talihini değiştiren Mehmetçiği destanlaştıran dev yüreklinin adını Âkif koydum.
Tarihin, millî değerlere sahip olmayan, onun fethettiği topraklar üzerinde hak iddia eden milletlere güleceğini bilen münevverin adını Âkif koydum.
Millî değerleri, milletimizin kimliği yapan yıldızın adını Âkif koydum.
Adilliğin… Dürüstlüğün… Alçak gönüllülüğün … Çalışkanlığın… Haklının… Hâkimiyetin… Zekânın… Korkusuzluğun… Umudun… Kararlılığın… Manevîyâtın adını Âkif koydum.
“ Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, Yarâb, ne güneşler batıyor! “
Bir hilâl uğruna, millî irâdeye sarılanın adını Âkif koydum.
“ Ey şehid oğlu şehid isteme benden mâkber
Sana âğuşunu açmış duruyor peygamber. “
Yanardağdan arşa yükselen parlak alevli lirizmin adını Âkif koydum.
Mor bulutların altında yatan, göğsündeki imân dolu sevdayla varlığını ebedîleştirenin adını Âkif koydum.
Aruzu hatasız kullanan… Türkçeyi baş tacı yapan… Zikrî, fikrî olan … İmân kalesinin adını Âkif koydum.
Gönül bahçesinin harcında Türkün hamuru… Sıvasında adaleti… Çiçeğinin renginde kanı… Ağacının dalında asilliği olan bahçevanın adını Âkif koydum.
Fatih Sultan Mehmet han ruhuyla bahçesini kuran… Taşını, Mimar Sinan ile işleyen… “ Bedrin Aslanları “ ile Çanakkale’ye Mehmetleri uğurlayan… Bu bahçenin burçlarında:
“ Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl !
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. “
Mısraları yankılanan… Çeşmesinden “ Âsım’ın Nesli “ne su içirenin adını Âkif koydum.
Işığını, Taceddin Dergâhı’ndan alan inananın adını Âkif koydum.
Vatan sevgisinin adını Âkif koydum.
Millet sevgisinin adını Âkif koydum.
Toprak sevgisinin adını Âkif koydum.
Çanakkale sevgisinin adını Âkif koydum.
İstiklâl sevgisinin adını Âkif koydum.
Bülbül sevgisinin adını Âkif koydum.
Bayrak sevgisinin adını Âkif koydum.
Anadolu sevgisinin adını Âkif koydum.
Mehmetçik sevgisinin adını Âkif koydum.
Ne mutlu bana ki adını tarihe ve Türk Edebiyâtı Tarihi’ne altın harflerle yazdıran millî şairimize kırık dökük cümlelerimle ulaşabildim. Ne mutlu sana ki Âkif, hür vatan topraklarında şanlı hilâl ebedîyen dalgalandıkça kendin de rahat uyuyacaksın. Aziz Türk milleti seni daima minnetle ve şükrânla yâd edecektir.Ruhun şâd, mekânın cennet, sevdiklerin komşun olsun.
Biz unutmuyoruz ne seni ne de senin yolundan gidenleri. Biz Âsım’ın Nesliyiz. Ve diyoruz ki :
“ Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez. "
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.