"Ani Bir Dünya Ama Dünya Bir Ani Değil"
Kars Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, hazırladığı özel sunumla çeşitli etkinlik, anma programı ve özel günlerde Ani Antik Kentini en iyi şekilde anlatıyor.
Tacettin DURMUŞ
Eski ye yeni fotoğraflarla desteklenen sunumda, Ani Ören Yeri geçmişten günümüze tarihi, kültürel ve turizm destinasyonları açısından ifade ediliyor.
Kültür ve Turizm İl Müdürü Hakan Doğanay koordinesinde Kültürel Miras ve Turizm Uzmanı Yağmur Çiftçi marifetiyle hazırlanan sunum Ani ve Kars’ın tanıtım etkinliklerinde de slayt gösterisi eşliğinde ekrana yansıtılıyor.
Hazırlanan sunum Hakan Doğanay’ın her zaman ve her ortamda dile getirdiği ‘Ani bir dünya ama dünya bir Ani değil” ifadeleri ile başlıyor ve dünden bugün Ani her kesin anlayacağı bir dille anlatılıyor.
Sunum, Ani’nin Kars'ın 42 kilometre doğusunda yer aldığı ve Ortaçağın aktif yerleşimlerinden biri olduğuna dikkat çekilerek, antik kentin Doğudan Arpaçay Nehri, Batı ve Güneyden de Arpaçay‘ın aktığı vadi ile kesişen Bostanlar Deresinin arasındaki üçgen sahada olduğu aktarılıyor.
Ani'nin ilk kuruluşu ile ilgili bilgilerin yetersiz olduğuna da vurgu yapılan Ani Ören Yeri, öncelikli olarak günümüze kadar kısmen de olsa ayakta kalan kiliseleri ile şu şekilde anlatılıyor.
“Ani'nin ilk kuruluşu ile ilgili bilgiler yetersiz olsa da ancak yörenin M.Ö. I. binde Urartu yerleşimine sahne olduğu anlaşılır. Urartuları takiben yörede; Orta Asya halklarından çeşitli gruplar, Persler, Kamsarakanlar, Bizanslılar, Emevi ve Abbasiler, Bagratlılar, Büyük Selçuklular, Şeddatlılar, Gürcüler, Celayirliler, Moğollar, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Osmanlılar hakimiyet kurmuşlardır. Dini inanç ve yaşama kültürü açısından çok farklı olan bu devlet ve topluluklar, Ani'de her türden karma bir kültürün yaratıcılarıdırlar.
Başta sivil mimari olmak üzere, evler, çarşıları saray ve konaklar ile cami, kilise, şapel, türbe, kervansaray, hamam, köprü, Ateşgede v.b. farklı yapı türleri, Ani'nin Ortaçağ boyunca hayli nüfuslu ve zengin bir şehir olduğunu göstermektedir. Şehrin etrafını kara tarafında iki katlı, vadi ve nehir yönünde ise tek katlı sur duvarları çevreliyor, bunların çeşitli adlarla anılan kapıları da bu karma kültürün günümüze kadar gelen yansımaları olarak değerlendirilmektedir.
Ani, askeri, siyasi, sosyal ve dini yönleriyle dikkat çektiği kadar, tomografik yönden de önemli bir yerleşimin adıdır. Şehrin ilk kurulduğu yer, Arpaçay ile Bostanlar derelerinin birleştiği Güney uçtaki dil biçiminde konumlandırılmış yüksek kısımdan ibaretti. Burası savunmaya elverişli, askeri bir garizon olarak Milattan önceki asırlarda kurulmasına rağmen, çevresinde takviye amacıyla yapılmış bugünkü surların önemli bir kısmı, Bağratlı Kralı AşotII (961-977) zamanında yaptırılmıştır.
Topografik özelliklerinden yararlanılarak bir kısmı Arpaçay kenarına, bir kısmı da Bostanlar Deresi ile yarılmış kayalıklar üzerine yerleştirilmiş olan şehir surlarının uzunluğu, 5 km'yi bulmaktadır. Bu uzun sur duvarları üzerinde açılan çok sayıda kapıyla şehir içerisine giriş sağlanmaktadır. Bu kapılar arasında üzerinde sslan kabartması olan Aslanlı Kapı günümüzde şehre giriş sağlamaktadır.
ATEŞGEDE
Ani'deki çok kültürlülüğün önemli temsilcilerinden birisi olan Ateşgede’dir. Milattan önceki asırlarda İran'da ortaya çıkan, Partlar, Persler, Sasanilerce büyük taraftarı olan bir inancın (Zerdüştlüğün) mabedi olarak olasılıkla Kamsarakanlardan kalma bir yapı idi. Dörtlü yonca yaprağı biçiminde olduğu düşünülen, üzerinin kubbe ya da konikal tarzda bir çatı ile örtülü olduğu sanılan bu yapının doğusundaki yonca yaprağı biçimindeki kısım, sonradan apsis haline getirilmiş, kendisi de bir Hıristiyan ibadethanesi (şapel) olarak kullanılmıştı.
KİLİSELER
‘1001 Kiliseli Şehir’ olarak ta bilinen Ani’de büyüklü küçüklü çok sayıda kilise yapılmıştır. Ancak bunların büyük bir çoğunluğu günümüze ulaşmamıştır. Günümüze ulaşanlar ise Aziz Prkitch Kilisesi, Tigran Honents Kilisesi ( Şirli- Resimli Kilise), Ani Katedrali, Genç Kızlar Kilisesi, Abughamrents Kilisesi, Gagik Kilisesi Gürcü Kilisesi ve Rahibeler Manastırı’dır.
ANİ KATADRALİ
Ani'deki kiliseler içinde en önemlilerinden biri kuşkusuz şehrin en büyük mabedi durumundaki Büyük Katedral ya da Türk devrindeki adı ile Fethiye Cami'dir. Kral Gagik I'in eşi Katranide tarafından 1001 yılında tamamlanan bu eser, zamanın tanınmış mimarlarından aynı zamanda İstanbul Ayasofya’sının da onarımını yapan Tridat tarafından inşa edilmiştir. 1064 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan, Ani 'yi fethettiğinde ilk Cuma namazını bu camide kıldığı için adını "Fethiye Camii" olarak değiştirmiştir.
Anıtsal boyutlardaki Katedral'in mimari tasarımı oldukça ileri seviyededir. Doğu-batı doğrultusundaki dikdörtgen planlı yapı, kayalık bir zemine oturtulmuştur. Kilisenin temelinde en alttaki kesme taşlar yukarıya doğru daralarak, beden duvarlarının, sağlam ve kademeli bir alt yapı üzerinde yükselmesi sağlanmıştır.
Dışta, hafifçe ileri taşkın giriş kapılarının dışında düzgün dikdörtgen plan uygulanan Katedral, içten kubbeli bazilikal düzenlemeye sahiptir. Doğudaki yuvarlak planlı apsisin iki yanında yer alan geniş hücreler, bu mekanlara birer küçük şapel görüntüsü verir. Ortada dört ağır demet paye, yüksek kasnaklı olduğu anlaşılan kubbeyi taşır. Kuzey, güney ve batı cephelerin ortasındaki girişlerin ekseni, ortadaki yıkık kubbenin altında birleşir.
GAGİK KİLİSESİ
(AZİZ GRİKOR KİLİSESİ
Bagratlı krallarından biri olan Gagik I, 990-1020 yıllan arasında hüküm sürmüş, Ani'nin imarına hayli emek vermiş, şehri kiliselerle süslemiştir. Onun zamanında eşi Katrani tarafından yaptırılmış Katedral' den başka, dikkat çeken ikinci önemli yapı ise kendi adıyla anılan ve Aziz Grigor'a ithaf edilen yuvarlak planlı kilisedir .
ABUGHAMRENTS AZİZ GREGORY KİLİSESİ
(POLADOĞLU KİLİSESİ)
Ebü'l Garib Aziz Krikor Kilisesi ya da Türkçe adıyla Polat Oğlu Kilisesi, ilkin X. yüzyılda Pahlavani ailesinden Prens Krikor için yaptırılmış idi. Ancak 1040 yılında Abu'l Garib tarafından yaptırılan onarım sırasında babası, erkek ve kız kardeşi için de kiliseye iki odalı bir mezar yapısı eklenmiştir. Dıştan düzgün olmayan on iki kenarlı bir plana sahip olan yapı, içten de bir orta alanın çevresinde her biri yuvarlak, altı apsis nişi ile biçimlendirilmiştir. Güneybatı cephe ortasındaki girişin üzerinde, yuvarlak kemerli bir alınlık vardır.
Alınlığın üzerinde bütün yapıyı dolanan yarım yuvarlak profilli silmeler yer alır. Üst örtü; içten kubbe, dıştan yüksek, yuvarlak kasnaklı, konikal çatıdan oluşur. Yuvarlak kasnak, halat şeklindeki silmelerle tanburu on iki yüzeye ayırmış, aralarda da mazgal pencerelere yer verilmiştir.
TİGRAN HONENTS KİLİSESİ
(ŞİRLİ – RESİMLİ KİLİSE)
Arpaçay'a bakan küçük bir set üzerinde, Ani'nin doğusunda yer alan bu yapı, 1215 tarihli olup Gürcülerin Ani' de hakimiyet kurdukları dönemde inşa edilmiştir. Üç parça halindeki kitabesinde yapının çevresinin Tigran Honents tarafından satın alınarak; buraya bir kilise, bir şapelden oluşan yapılar topluluğunu inşa ettirdiği, içerisindeki dini konulu freskoların çokluğundan dolayı da buna Şirli Kilise adı verildiği bilinmektedir.
Dıştan dikdörtgen bir plana sahip olan yapı, içten ortada yüksek kasnak bir kubbe ve dört yanda fazla derinliği olmayan haç planını tekrarlar. Haç planı dışta, kolların iki yana meyilli üçgen alınlıklı çatı1arıyla daha da belirgin1eşmektedir.
Kilisenin batı girişinin soluna (kuzey) eklenen bir şapel, önüne eklenen üç kemer ile, öne ve yana açılan revak biçimli jamatunun, kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak bazı kaynaklar, bunların 1310 yılında, yörenin İlhanlılar elinde bulunduğu dönemde, Mathed adlı bir şahsın su kanallarını onarımı sırasında yaptırılmış olabileceğini belirtmektedirler. Kilisenin dış mimarisini hareketlendiren gömme sütunlar, yuvarlak kemerler, kemer üst boşluklarında Avrasya hayvan üs1ubuna uygun şekilde sıralanmış; tavşan, ayı, aslan, maymun, kurt, köpek, ejder, yılan, yarasa, fare, boğa, gergedan, kaplan, geyik, domuz gibi hayvanlarla başta kartal, şahin v.b. av kuşları olmak üzere inanılmaz zenginlikte hayvan kabartmaları bulunmaktadır
HALASKAR KİLİSESİ
(KEÇEL KİLİSE)
480 (M.S. 1035) yılında ben, Ablğarib marzpan (general), Rum İmparatoru Mikael'e, Konstantinopolis'te, Smbat şahenşah (krallar kralı) adına bir tebliğde bulundum ve büyük gayret ve masraf sonunda Kutsal Çarmıhın bir parçasını alabildim ve döndüğümde, bu tapınağı inşa ettirdim...“ İbaresi yazılıdır.
Yukarıda kısmen aktarılan yazıt, prens Ablğarib Pahlavid'in bu kiliseyi, Gerçek Haçı barındırması için yaptırdığını kaydeder. Bu mukaddes emaneti, Konstantinopolis'e gidince edinir ve yazıtta, İsa'nın İkinci Gelişine dek kilisede gece ayinlerin düzenlenmesini emreder.
Kilise, neredeyse yuvarlaktır, dışı da 19 yüzlü çokgene ayrılmıştır. Çok yüksek (ve de çok geniş) alnı, görülmedik biçimde, çokgene ayrılmamıştır; bir dairedir. İçten yarım daire kubbe ile kaplıdır. Güney cephesindeki oymalı baş tabanlı büyük dikdörtgen kapı, tek girişidir.
Aslında 19 yüzlü bir çokgen plana sahip yapı, içten sekiz nişle teşkilatlanarak üzeri yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülü imiş. Statik açıdan alt kurgu, yukarıdaki ağırlığa fazla dayanamadığından daha 1342 yılında kubbe, Atabek Vahram Zakarid tarafından Mimar Vasile'e sipariş edilerek yeniletilmişti. Günümüzde yapının durumu tehlike arz etmektedir.
MANUÇEHR CAMİ
Ani' deki İslami tesirler altında yapılmış, Cami, Saray, Hamam, Çarşı, Konut mimarisi türünden bir çok yapı da dikkati çekmektedir. Bunların en önemlilerinden biri Ani Ulu Cami, ya da Manuçehr Cami'dir. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Ani Kentini fethetmesinden sonra Anı Emiri olarak atadığı Menuçehr tarafından 1071-1072 yılında yaptırılmıştır. Anadolu`da yaptırılan ilk Türk Camisi olarak kabul edilir.
Ani’nin yaklaşık orta kısmında, Arpaçay’a bakan yamacın kenarında yer alan Menuçehr Camii fevkanidir plan şemasında inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı (18,5 x 15,7 m.), iki katlı olarak yapılan caminin tavanında Selçuklu dönemi yıldız motifleri mevcuttur. Yapının kuzeybatı köşesinde bir minare bulunmaktadır. Kare bir kaide üzerine oturan minare sekiz cephelidir. Bugün sadece şerefesine kadar olan kısım ayaktadır.
DİĞER TÜRK İSLAM ESERLERİ
Manuçehr Camisinden başka Ani’de Ebul Muemmeran Cami, Büyük Hamam, Küçük Hamam, Ani Kervansarayı, Selçuklu Sarayı (Tacirin Sarayı) diğer Türk İslam dönemi eserlerinden günümüze ulaşanlardır.
ÇARŞI VE KONUTLAR
Ani, oldukça yoğun nüfuslu bir kentmiş. Büyük kiliseleri haricinde, yerleşim alanından yer üstünde kalan pek bir şey yoktur. Kalan izler ve Arkeolojik kazılar şehir surlarının içindeki düz alanın tamamı binalarla kaplandığını göstermektedir. Kenar mahalleler de onların kuzeyine uzanmıştır. Özel hane dışında dükkan, han, ambar, hamam, küçük kilise, bezirhane, el işi, çömlekçilik, demircilik, vb. gibi küçük sanayi atölyelerin yapıldığı imalathaneler olduğu anlaşılmaktadır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.