1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Anıtın yıkılmaması için çok direndiler
Anıtın yıkılmaması için çok direndiler

Anıtın yıkılmaması için çok direndiler

Kars eski Belediye Başkanı ve CHP Kars Milletvekili Adayı Naif Alibeyoğlu ve Ünlü Heykeltıraş Mehmet Aksoy, bugün kaldırılması çalışmalarına başlanan İnsanlık Anıtı’nın yıkılmaması için büyük çaba harcadılar.

A+A-

Her şey Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 Ocak’ta Kars’a gelmesiyle başladı. Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı konuşmada “Ucube” diye tanımladığı ve kaldırılması yönünde talimat verdiği İnsanlık Anıtı bu süreden sonra 3 ay ayakta kalabildi.

Türkiye ve Dünya gündemini sürekli meşgul eden ve sanatseverlerin de girişimleriyle yıkılmaması yönünde bir dizi çalışma yapıldı. Sanatçılardan Tarık Akan başta olmak üzere Heykeltıraş Mehmet Aksoy ve Kars eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu ile birlikte bir çok sanatsever yıkıma karşı çıktı. Bununla ilgili de İstanbul ve Kars’ta çeşitli toplantılar yapıldı.

Son olarak da Heykeltıraş Mehmet Aksoy ve Alibeyoğlu bir toplantı yapmış ve anıtım yıkılmaması için bir kez daha direnmişlerdi. Ardından 23 Nisan günü sanatçılar Kars’a geldi ve anıt önünde eylem yaptı.

Sanatçıların Kars’tan ayrılmasıyla birlikte başlayan yıkım süreci geride Aksoy ile Alibeyoğlu’nun görüşlerini bıraktı.

Alibeyoğlu, Kars’ın son yıllarda tarihinde görülmediği kadar Türkiye ve Dünya gündeminde yer aldığını söyledi.

Anıtın yapıldığı bölgeyle ilgili de açıklama yapan Alibeyoğlu, “Kalenin hemen simetriğindeki tepede tamamıyla gecekondular var. Bu gecekonduların boşaltılarak TOKİ’den aldığımız konutlara yerleştirdik. Hemşehrilerimiz o bölgeden çıktıktan sonra biz o bölgeyi temizledik ve orayı bir park alanı yapalım dedik. Kentsel Dönüşüm Projesi çerçevesinde orada bir ağaçlandırma çalışması ve Üçler mahallesi bölgesinde Türkiye’nin en büyük şelalesinin yapacaktık. Arkaya büyük bir anfi tiyatrosu olacaktı. İstihkam parkında heykelin olduğu tepeye bir teleferik oradan da kaleye bir teleferik olacaktı. Ağaçlandırma çalışması yapacaktık. Türkiye’nin en gözde parklarından birisini yapacaktık. Belediyelere verilen yetki çerçevesinde ve Kentsel Dönüşüm Projesi çerçevesinde hazineye ait yerlerin bir kısmının yüzde 35’ini belediye tarafından bu tür sanat yapılarına tahsis edilmesi bir yasa gereğidir. Biz de bu yasaya dayanarak bu parkın bulunduğu arazinin en yüksek tepesine gecekondulardan arındırdıktan sonra buraya bir de anıt yapalım dedik. İnsanların değerlerini yitirdiği, erdemlerini yitirmeye başladığı, karşılıklı hoşgörünün bitirilmeye başlandığı günümüzde, bölgesel savaşların insanların katledildiği, anaya babaya saygının olmadığı bu dünyada insanlık unsurunu ön plana çıkarlım dedik. İyilik ve güzelliğin, kötülük ve çirkinliğe karşı Habil’den, Kabil’den bu yana gelen insanın kendi içerisindeki bu savaşını da sembolize eden bir anıt yapılmasını Mehmet Aksoy Hocamız bize önerdi. Bu projeyi bize getirip yerini de tespit ettiler. Kaleyle birlikte ikisi birbirine çok güzel uyum sağlayacak. Birisi savaşı sembolize eden birisi de barışı sembolize eden bir anıt yapılmasına karar verildi.” dedi.

Alibeyoğlu ayrıca, “Bu anıtı Çekül Vakfı, Kayseri Belediye Başkanlığı onların yönetim karıyla beraber kent konseyimizin tavsiye kararıyla, belediye meclisimizdekilerin tamamının oy birliği ile alınmış karar doğrultusunda İnsanlık Anıtını yaptırmaya karar verdik. O bölgedeki Kentsel Dönüşüm Projesi park yapılması ve bütün bu ağaçların, yolların tamamını içerisine alan 503 bin liralık bir ihale çıkardık. Bu ihalenin içinde heykel de olacaktı. Tamamının yapılması şartıyla da heykeltıraşa 350 bin lira verilecekti. Heykeltıraşa sadece 120 bin lira verebildik. Yönetenler bilinçsizce ya da bilinçli olarak saptırıyorlar. Belki Sayın Başbakana da yanlış iletmişlerdir. Trilyonlardan bahsediyorlar. Ben altını çizerek söylemek istiyorum, büyük bir bilgi kirliliği vardır. Oraya sadece 120 bin lira verilmiştir. Heykeltıraşın kendisi gidip sponsorlar bularak, beton alarak orayı yaptırmaya çalıştı. Kendisi geceli-gündüzlü çalışmaya başladı ve hayatının en önemli projesinin gerçekleştirmeye çalıştı. Bizde imkansızlıklarımızdan dolayı parayı ödeyemedik. Bu da uzadı. Daha sonra da seçimler oldu. Seçimlerden sonrada kaldı. Oranın yapılmasına izin veren Erzurum Koruma Kurulu aynı zamanda 45 dönümlük arazinin içerisindeki parselin bulunduğu yeri heykelin korunması için tescillendirelim dediler. Orada sit alanı falanı yoktur. Tabya yoktur. Mademki tüm Türkiye’ye mesaj veriliyor, “Orada tabya var, tabyalara zarar veriliyor” deniyor. Kars’ın her tarafında tabya var ve hepsi de ahıra dönmüş, yıkılmaya yüz tutmuş, hepsi viran, perişan durumda. Buna neden el atılmıyor da burada olmayan bir tabya yaratılıyor. O tabyayı kurtarmak adına hareket edildiği söyleniyor. Bu çok üzücüdür. Yine Sayın Başbakana Hasan Harakan-ı Türbesine yakın olduğu ve ona gölge düşürüldüğü mesajı verilmiştir. Aradaki 2 kilometreye yakın mesafeyi bütün Kars halkı biliyor. Onun için kaldı ki Hasan Harakan-ı Türbesini Yavuz Hocayla birlikte kardeşim yapılmasına karar vermiştir. İlk başlangıcını onlar yapmışlardır. Daha sonra çevre düzenlemesinin yapılması. Yine cami hocası önderliğinde Vakıflar Genel Müdürlüğü de bizim de çok büyük katkılarımızla oradaki gecekonduların yıkılması, 12 Havariler kilisesinin arkasındaki papazın evinin restore edilip oranın müftülüğümüze bırakılması, Ulu Caminin bahçesinde ismet bakkalın evlerinin bulunduğu bölgeler bütün bunların hepsinin yıktık o bölgeyi gecekondulardan arındırdık.” diye konuştu.   

Alibeyoğlu daha sonra şunları söyledi:

“Böylesine inançlara saygılı olduğumuz ve kendimizin de oranın cemaati olarak Cuma namazlarını kıldığımız yere gölge düşürmesi gibi bir şeyin olmayacağını bütün Kars halkı biliyor. Bu anıtla beraber aynı zamanda Ermenistan’daki soykırım anıtına da tepki anıtı olarak alternatif bir anıt yapalım dedik. Çünkü soykırım anıtı halklar arasında kan davası pompalıyor. Bütün bu dünyadaki soykırım anıtlarına karşı İnsanlık Anıtı yaptık. Türkiye’nin de sembolü olacağı bir anıt olsun dedik. Biz Brezilya’daki İsa’nın heykeli Brezilya’yı sembolize ettiği gibi, Amerika’daki Özgürlük Anıtının Amerika’yı sembolize ettiği gibi bu Türkiye’nin sembolü olabilecek bir anıttı. Kars küçük bir kent olabilir ama misyonu ve vizyonu olan bir şehirdir. Onun için bu kentten dünyaya bir insanlık mesajı verelim. Savaş görmüş, kılıç çekmiş 90 bin askerimizin şehit olduğu bu kutsal topraklarda ve Kafkasya’nın da bir barış adası olması ve Kars Kafkasların Davos’u olacak iddiasıyla alt yapısını hazırladık. Festivallerimize, etkinliklerimize 60’a yakın ülkenin katılımıyla ve bütün büyük elçileri davet ederek Kars’ı gerçekten ulusal ve uluslararası bir düzeye taşıdık. Kars artık heyecan yaratan bir kent haline gelmeye başlamıştı. Dinimiz, asla kin tutmamayı insanlara karşı kucaklayıcı olmayı, affedici olmayı öğretir. Ama dinimizle de hiç bağdaşmayan bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu görüyorum. Kars’ımız adına, ülkemiz adına, insanlık adına, gerçekten büyük bir siyasal linçle karşı karşıyayım. Sanata yönelik bu saldırı da şehrimizi, ülkemizi uluslararası düzeyde çok büyük bir prestij kaybına uğratacaktır. Bu anıtı ucube diye adlı edenlere ve tamamlanmamış bir esere karşı fikir yürüten insanlara yakıştırmıyorum. Elle bile çizmekte zorlandığım bu eserin görüntüsünü tam olarak çizemedim. İnsanlara diyorum ki, eğer siz bunu eleştiriyorsanız, hadi siz bir metrelik bir kardan adam yapın da görelim.

Ben bütün hukuk kurumlarına özellikle Cumhuriyet Başsavcılıklarının dikkatlerine sunmak istiyorum. Bu ihale yapılmışsa ve madem olmayan bir tabyayı kurtarmak adına bu heykel yıkılacaksa ki, yıkılmasına Kars halkı asla müsaade etmeyecektir. Ülkem adına da çok üzüleceğimizi ifade etmek istiyorum. O zaman Sayın Başkan bu anıtın altındaki 10 metre derinliğindeki radial temelinde yıkılmasını sağlamalıdır. Onu nasıl yapacak, o ihalenin içinde o da var mı ki, olmak durumundadır. Olmazsa o zamanda sadece heykeli yıkmış olacaksınız. O zamanda amacınızın çok farklı olduğunu Kars kamuoyu ve uluslararası kamuoyu görecektir.

Müstehcen denen belediyenin girişindeki Kars’ın misafirperverliğini sembolize eden ve elinde çiçek tutan yaşlı kadın heykeli niye kaldırıldı. Şimdi hamamların hepsi yıkılıyor onları kurtarsınlar. Kars’ı sembolize eden kaz heykeli niye kaldırıldı? Heykel boyanmaz. Boyandığı zaman imitasyon olur. Peki tamam belki heykellere karşıyız. Üst geçit nerede? O binlerce para verdiğimiz çocukların hayati tehlikesi olduğu okulun önündeki üst geçit nereye gitti? Bunun dışında otogar inşaatı neden 2 yıldır durduruldu? Beton santrali nerede? Kazımpaşa caddesindeki ağaçların tamamı kesildi. Gerçekten bütün bunlara çok üzülüyorum. Fatih Sultan Mehmet “Yaş kesenin baş keserim” demiş. Peki sen o ağaçları keserken bütün Kars’ın içindeki dışındaki binlerce görüşünü aldınız mı? Hepsinin hatıraları var orada. Onlar kavak yada sanayi ağacı değil ki polen yapsın. Şimdi Kars’ın hiçbir yerinde doğru düzgün ağaç yok.

Bu heykeli yıkmak yerine keşke 23 Nisan’da çocuklarımıza hediyeler verilseydi. Aslında orada yıkılmak istene anıt değil, orada yıkılmak istenen insanlık bunun farkında değiller.

İnsanı diğer canlılardan ayıran yanı sosyal bağlılık oluşudur. Atatürk’ün de dediği gibi, “Sanatı olmayan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” Sanat bütün toplumun dinamitlerini hayata geçirir. Dünyadaki insanlar sanata çok önem verdikleri için buralara kadar gelmiştir. Rönesanssını, reformunu yapmıştır. Biz bu reformları, rönesansları yeniden baltalamaya çalışıyoruz. Orta Çağ’dan daha geri bir duruma düşüyoruz. Bu bize olan siyasal linçin bir ifadesidir.

AKSOY: KAFKAS BARIŞ ŞENLİKLERİ YAPILACAKTI

Heykeltıraş Mehmet Aksoy da şöyle konuştu: “Nice zaman sonra Kars’a bir heykel yapmaya geldik. Burada 2-3 yıl dağın başında heykel yaptık şimdi de yıkılmasın diye gelmek zorunda kalıyorum. Çok acı bir şey, içimi eziyor tabi ki. Bir heykel niye yıkılır? Bir heykel niye dikilir? Bir estetik tartışmaya sebep olduğu için yıkılabilir. Şehre yakışmaz, genel yapısına uymaz. Bütün bunlardan dolayı yıkılabilir. Türkiye’de bir heykel fakirliği vardır. Heykel anlaşılmış değil. Heykel sanatı sanat olarak bile kabul edilmiyor. Naif Alibeyoğlu Kars’a heykeller getirdi. Kars’ı Karslıları ve halkı heykelle tanıştırmaya çalıştı. Heykelin bir sanat olduğunu, bunun insanların ruhunu temizlediğini, gerçeğe farklı bakılması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Heykel günümüzde nerelere kadar geldi. Biz daha heykelin başındayız. Anlaşılmış bir şey değil. Şehri bir cazibe alanı yaptı. Yarım kalmış bir heykel, daha bitmemiş ama insanları çekiyor ve insanlarda merak uyandırabiliyor. Eğer orayı yapabilseydik çevreye servis veren kahveler, orada oturma yerlerini yeşillendirecektik. 10 bin kişi sığacaktı. Kafkas barış şenlikleri yapacaktık. Halkların bütün bu düşmanlıkları kinleri gitsin. Bu meydanda insanlar kendi türkülerini söylesinler diye biz bunu yapıyorduk.

Bir takım dedikodularla bir takım partizan görüşlerle bilmeden, insanlar kahve fal bakar gibi bu heykele çamur attılar. Heykelin yapılış amacını dinlemek bile istemiyorlar. Heykeli yapan kişi benim ve neden yaptığımı da söylüyorum. Kafkasya’daki ve bütün bu bölgedeki bu gerilim dolu düşmanlıkları gitsin. Savaşları son bulsun ve bir savaş kışkırtıcılığı olmasın. Ermenistan’da durmadan soykırım anıtları yapılıyor. Bizde de ona benzer anıtlar yapılıyor. Biz diyoruz ki, bu kan davasını pompalayıp nereye gideceksin? Yeni savaşlar mı çıksın? Kars savaşların acısını çok iyi bilen bir şehir. 90 bin kişi Sarıkamış’ta şehit olmuş. 100 binlerce insan ölmüş ve yüz binlerce ölen insanın anısına oraya bir şey dikilmesine hangi vicdan karşı çıkabilir? Onlar anılsın. Kimse bir daha ölmesin isteniyor.

Orada karşılıklı duran 2 insan var. Bu aslında bir insan ikiye ayrılmış. Kendi kendine düşman edinmiş. Bunların ikisi de aynı kalıptan çıkma. Bu ne birisi Ermeni ne birisi Azeri ne birisi Kürt ne de birisi Türk’tür. Bu bir heykel. Onun cinsiyeti yok, milliyeti yok. Biz bir fon dili üzerinden bir imaj yaratıyoruz. Orada bir insanı vicdan vardı. Bütün bu insanlık cürümlerini, bu katliamları görmüş içinde, hafızasında saklayan ve bunun acısının çekmiştir. Orada bir göz yaşı vardı. o vicdan ve göz yaşını yaptırmadılar. Acı olan budur. Halkımız heykelden anlamıyor. Biz heykelden anlasınlar diye yapıyoruz. Heykel şiirin, sözün söyleyemediği şeyi söyler. O heykel seni etkisi altında bırakır. Eğer güzelse, mekan içinde yerini bulmuşsa o heykel konuşur. Çocuklarımız heykelle tanışsın. Bir fikirleri olsun.

Kardeşin kardeşe düşman olduğu durumlar var. Burada kardeş kardeşi de öldürmesin. Biz burada barış olsun istiyoruz. Bugün birileri Ermenilere el uzatıyor. Biri Ermenidir biri Türk’tür bunların cinsiyeti yoktur. İkisi de aynıdır. Savaşlar insanı insana düşman eder. İnsanlık yolunda ilerlemek istiyorsak savaşların olmaması gerekir.

 

Sanatçılar politika yapmaz. Sanatçı özgür düşünen insandır. Ben herhangi bir partinin görüşünü savunmuyorum burada, ben şu anda dünyanın barışa ihtiyacı olduğunu biliyorum. Her yerde insanlar ölüyor. “Artık savaşlar olmasın savaşlar bizi vahşileştirir, bizi geriye götürür.” diyen bir anıtı yıkıyorsun. Buradaki düşmanlık niye? Neden bu kadar hızlı yıkmak istiyorsun? Bir mahkeme var, mahkemeye verdik. Elimizde dokümanlar var. Burada belediye meclisinin kararı var. Biz gece kondu yapmadık, gizli bir şey yapmadık. Bunu bir günde dikmedik. 3 sene sürdü. 2 kez kuruldan geçti. Yine de kabul edildi. Benim kurumlara güvenmem lazım. Bir devamlılık lazımdır. Bir belediye kararlar alır. Belediye Başkanı bir yere imza atar. O belediye başkanı gittikten sonra öteki belediye başkanı bunu tanımaz mı? Ya da bir belediye başkanı bir şeyler yapar öteki gelir bunu yıkar. Bu devamlılık değildir, bu geriye götürmedir. Bu Kars’a düşmanlık bir belediye başkanına değildir. Bu partizanlıktır.

Durdurma kararı aldık. 10 gün sonra anında, Başbakan Yardımcısı konuştu; “Hayrı biz Bölge İdare Mahkemesine gideceğiz ve bu heykel tabi yıkılacak onlar da buna itiraz edecekler ve yıkılacak heykel” diyor. Çok kesin konuşuyor. Çünkü Başbakan bir tüyo aldı. Biz bunu yıkarsak belki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bize oy verir. Çünkü onlarda kandırıldı. Ben Türkmen’im. Benim ailem de Türkmen’dir. Ama bana Ermeni diyorlar. Sokak politikası yapmayın. Biz bunun için yapmadık bunu. Bu insanlık ve barış için yapılmış bir şeydir. Bir tane adam oradan çamur atmak için bir şey söylüyor ve hepiniz de buna inanıyorsunuz.

Bize faydalı olacak şeyleri düşünelim. Şu anda kafalarında bir takım ucubelerle, putlarla savaşıyoruz biz ve bunlar “Benim hukukum var. Benim gibi düşünene insanlar benim yanımdadır, düşünmeyenler düşmanımdır” gibi bir söylemde bulunuyor.

Ben şu anda doğanın da insanlar tarafından katledildiğini düşünüyorum. Onun için de savaş veriyorum. Bunu hangi parti tutarsa onun yanındayım. Kim barış istiyorsa onun yanında olurum. Bu benim için fark etmez. Bir anda bir firma buraya geldi. Bilir bilmez içini test yapıyorlar. Gelip bunu yıkacak eline yüzüne bulaştıracak. Kazalar olacaktır. Bütün dünyaya rezil olacağız. Bu anıtın Karslılara hiçbir ziyanı olmadığını Karslılar anlamaya başladı. Bu anıtın mesajı güzel, Kars’ı sanat düşmanı, insanlık düşmanı bir imaja büründürmeye çalışıyorlar. Bu imajı Karslılar üstüne almamalıdır.

Heykele bir düşmanlık var. Heykel sanatı anlaşılmış değil. Tanrı insanda kendi suretini yaratmıştır. İnsan kendi suretini, sanatçılar kendi suretini sanatta yaratır. Sanatı kutsal sayıyorlar. Bu Allah vergisi bir cevherin dışa vurumudur. Dünyada heykel sanatı bir yerlere gelmiş ve bunu anlayan insanlar vardır. Ortada bir haksızlık var ve alel acele yıkmak istiyorlar. Çünkü Başbakan “Yıkılsın” dedi. Bir totaliter rejim özentisi niye? Niye bu kadar her şeyi biliyorsun? Biraz da bilmediğin şeyleri bil. O ne diyorsa o oluyor. Ucuze derse ucuze olacak ucube dedi ucube olmuş. Böyle bir parti, böyle bir demokrasi olmaz. Özgür düşünceye karşıtlık vardır. Sanat özgür düşüncenin tecelli ettiği bir yerdir. Bu bir oy kaygısıdır. Küçük çıkarlar, günlük çıkarlar, sanat günlük çıkarları düşünmez. Gazete haberleri gibi de değildir. Uzun vadelidir. Politikacılar gider sanat kalır. Belediye Başkanları da gider, onların kötülükleri kalır. Onlar yalnız, “Mehmet Aksoy’un heykelini yıkan adam” diye tarihe geçer.

İnsanlık abidesini yıkanlar insanlık suçu işlemiş olacaklardır. Bu insanlık abidesini yıktırmamak için de sonuna kadar uğraşacağız. Burada sanata bir saldırı var. Çünkü bu Türkiye’nin imajını bozuyor. Sanat yıkıcılığı, böyle bir imaj bütün dünyaya veriliyor. Taliban ile aramızda hiçbir fark kalmıyor. Türkiye bunu hak etmiyor. Biz sanat konusunda baya bir evrim geçiren bir ülkeyiz. Ama bugün baktığımızda kitaba, şiire, tiyatroya bir saldırı var.

Müstehcenlik de kafada olan bir şeydir. Sanattaki müstehcenlik ile hayattaki müstehcenlik çok farklıdır. Çünkü amacı farklıdır. En çok hayret ettiğim şeyde 23 Nisan’da yıkmaları. 23 Nisan çocuk bayramıdır ve böyle bir günde heykel yıkılıyor. Bunu özellikle mi seçiyorlar? Benim periler ülkesindeki heykelimi de 19 Mayıs’ta kaldırılmıştı. Bunlar çok enteresan şeyler. Bu kadar önemli bayramlarımızda bu tür eylemler yapılıyor.

 

Mahkemeye vermişiz bekleyin mahkeme bitsin yine yıkın ama mahkemenin bitmesini de bekleyin. Durdurma kararını veren hakimi Kayseri’ye attılar. Durdurma kararını kaldıran üyeyi de onun başına getirdiler. Bizim bir anda hakimimiz de değişti ve biz o mahkemede mahkeme edileceğiz. Bu da “Biz önce yıkalım, idam edelim sonra mahkeme ederiz.” Yargısız infaz budur. Artık hukuk bunu böyle diyor diyenler demesinler. Bu heykel mahkemesinde bir yüzleri daha açığa çıktı. Hukuk onların etkisi altında kalmıştır. Bu da apaçık belli oldu. Bizim başka çaremiz kalmadı, durdurma kakarı için biz İnsan Hakları Mahkemesine başvurmak zorunda kaldık. Hani bir fikir özgürlüğü vardı. Herkes düşündüğünü söylüyordu. 141-142 kalktı. Şimdi ise Recep Tayip’in 143’ü geldi galiba, yeni bir madde eklendi. Çünkü o ne derse o oluyor. Biz gerçekten demokrasi istiyoruz. Hukuk istiyoruz. Hukuk herkese çalışsın. Hukuk ona da lazım olacak merak etmesin.

Kafkas Haber Ajansı Özel

www.kha.com.tr

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.