1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Arkeolojinin Yeni Keşfi : Üç Bin Yıldır Sönmeyen Ateş ve Sessizlik Kulesi
Arkeolojinin Yeni Keşfi : Üç Bin Yıldır Sönmeyen Ateş ve Sessizlik Kulesi

Arkeolojinin Yeni Keşfi : Üç Bin Yıldır Sönmeyen Ateş ve Sessizlik Kulesi

Araştırmacı - Yazar Fotoğraf Sanatçısı Yıldırım Öztürkan kaleme aldı...

A+A-

Kadim dostum Anı’lı Kenan Kara, bana Kozluca önündeki Oyuk Tepede bir kulenin varlığından bahsetti ve Kenan Kara, Vedat Akçayöz, Faruk Torunoğlu ve ben kuleye gitmeye karar verdik.Tarihin ve doğanın eşsiz manzarasının doya doya seyredileceği bu tepede,sol tarafta Alagöz Dağı, sağ tarafta Ağrı Dağı, ortada Anı antik kenti ve sağında MağazbertKalesi bulunmaktaydı. Beş ayrı yerde koyun sürüleri, parsel parsel ayrılmış tarlalar uçsuz bucaksız ovalar, Arpaçay Baraj Gölü,HoromosManastırı, bulunduğumuz yerde 3 halkalı Sesizlik Kulesi ve Arpaçay Nehri’nin ötesindeki Ermenistan toprakları seyre doyulmaz bir güzelliğin hem ayrı ayrı hem de bütünleşmiş parçalarıydı. Tabiat ananın aynı anda bu kadar güzelliği başka bir yere verdiğini zannetmiyorum.

Anı antik kentini gezerken, Kervansaray arkasındaki yol üzerinde bulunan ve yol seviyesinden daha aşağıda görülen dört sütun Ateşgede Tapınağı olarak bilinir ve genellikle ziyaretçilerin pek dikkatini çekmemektedir. Oysaki orada bir tarih yatmaktadır. Ateşgede veya Zerdüşt tapınağı ateşe tapanlara ait bir tapınaktır. Zerdüşt inancının kutsal tek belgesi Avesta'dır ve artık konuşulmayan Avestaca dilinde yazılmıştır. Zerdüşt dini'nin iyilik, aydınlık ve ışık tanrısı olan Ahura Mazda'nın Avestaca kelime anlamının "bilge efendi" olduğu düşünülmektedir.  Halk dilinde ise Zerdüşt, yaşayan yıldız olarak nitelendirilir. Zerdüşt Espantaman, bu dinin peygamberidir. Ateşe, aydınlığa veya Güneş'e bakılarak ibadet edilen bu inanç Zerdüşt Espanteman tarafından getirilmiştir. Ateş, iyi ve kötüyü birbirinden ayıran tanrısal bir güce sahiptir. Bu inanca göre, ateş bütün varlıklarda bulunur ve canlı ve cansızlarda farklı biçimlerde var olur. İnsanda, hayvanda, bitkilerde, gökte ve yerde bu ateşi değişik zaman ve durumlarda görmek mümkündür. En kutsal ateş ise, Tanrı Ahura Mazda ile insan arasındaki ateştir. Zerdüştiler ateşe tapmazlar hatta ateşi yüceltmişlerdir ve ateşi onu kıble kabul ederek önünde dua ederler. Ancak Zerdüştlükte asıl kıble Güneş'tir. Zerdüştiler dünyada bulunan elementlerin saf olduğuna ve ateşin tanrının ışığı veya irfanı olduğuna inanırlar. Ateş, Ateşgede denilen tapınaklarda yakılır ve ateşe üflemek öldürülmeyi gerektirecek kadar büyük bir günahtır.Zerdüştlükte günde beş defa ibadet edilir. Sabah ibadetinin özel bir yeri olmasından dolayı insanları uykudan sesi uyandıran horoz kutsal kabul edilmektedir. Kıble güneştir ancak Güneşin görünmediği zamanlarda zaman ateşe yönelerek ibadet edilmektedir.İbadetin bireysel veya toplu olarak yapılması mümkündür.

Geleneksel olarak Zerdüştler yeryüzünün insan kalıntılarıyla bozulmaması gerektiğine inanmışlardır. Bu yüzden ölülerinin cesetlerini defnetmek yerine üstü açık kulelerin çatılarında akbabalara ve doğal etkenlere karşı korumasız bir şekilde bıraktıkları bilinmektedir. Zerdüştlük felsefesine, suyu, havayı, toprağı ve ateşi yani doğal elementleri kutsaldır ve kirletilmemelidir. Özellikle ölenlerin cesetleri ile bu elementlerin kirletilmemesi gerektiği inancı yaygındır. Bu sebeple, Zerdüştler ölülerini uzaklaştırmak üzere başka yollara başvurmuşlardır. Bunlardan en dikkate değer olanı, ölülerin leş yiyici hayvanlara maruz kalmasıdır ve bu sessizlik kulelerinin inşasının arkasındaki fikirdir. Kulelerin içerisinde ptlatformalarla yükseltilmiş üç eş merkezli daire bulunmaktadır.  Dış daire erkek, orta daire kadın ve iç daire ise çocuk bedenlerine göre düzenlenmiştir. Ölüler, etlerinin akbabalar tarafından yenileceği sessizlik kulesinde bırakılır. Yeterli sayıda akbaba varsa et hızlı bir şekilde kemikten ayrılır ve kemikler güneşte kurutulmaya ve ağartılmaya bırakılır. Etin sıyrılması ve kemiklerin kurutulması bir temizleme işlemi olarak kabul edilir. Daha sonra iskelet kalıntıları kulenin içine veya yakınına yerleştirilebilecek olan ölü kemiklerinin koyulduğu yerde toplanabilir ve biriktirilebilir. Alternatif olarak kemikler, iklim kuru olduğunda doğal olarak toz halinde parçalanacakları merkezi bir kuyuya yerleştirilebilir.

Bagnayır Türkçe "ateş sunaklarının mağarası" demektir. Bundan hareketle Ani antik kenti ve çevresinde Zerdüştlerin varlığından söz edilebilir. Yukarıda bahsedildiği üzere, inançlarına göre ölüleri imha etmeleri gerekir. Bu yerin Sessizlik kuleleri olabileceğini düşünülmektedir.

Sessizlik Kulesi, Kozluca köylülerinin Oyuk Tepe diye isimlendirdikleri 40°29'48.01"Kuzey ve 43°29'56.01"Doğu koordinatlarında 1796 m rakımda bulunur, güneybatısında Alaca Köyü Alem Dağı, Güneyinde Mağazbert (Üç bölük) Köyü, Doğusunda Anı Şehri ve Kuzeyde Kozluca Köyü bulunmaktadır. Alaca Köyü’ne 550 m, KozlucaKöyü’ne1829 m,Anı antik kentine5775 m ve Mağazbert Köyü’ne 2753 m mesafede bulunmaktadır. Kulenin dış çapı 103 m,  orta çapı 53 m ve iç çapı 12 m’dir. Google Earth’den alınan görüntü aşağıda verilmiştir. Kayaoğlu Kayalıklarında akbabaların bulunmaktadır. Kayalıklardan kuleye mesafe, kuş uçumu 2492 m’dir ve kuleden 200 m yukarıda bulunmaktadır.Sessizlik Kuleleri, Zerdüşt inanışının hâkim olduğu dönemde bir açık hava mezarlığı niteliğinde kullanılmıştır. Yapılış tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte yaklaşık olarak 2500 yıl hizmet verdiği düşünülmektedir.

Yıldırım Öztürkan

Araştırmacı - Yazar Fotoğraf Sanatçısı 

yildirim.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.