İlk olarak bütçe görüşmelerine değinen Arslan, bütçelerin ülkeler için, Türkiye için ve Hükümet için çok önemli olduğunu belirterek, “Bir sonraki yılın ve ona bağlı olarak bir yılınızı planlıyorsunuz. Plan Bütçe Komisyonu’nda yaklaşık 1 ay, genel kurulda da 11 günde bir çok bürokrat, kam kurum ve kuruluş temsilcileri, bakanlıklar, milletvekilleri eleştirileriyle, görüşleriyle, önerileriyle katkı koydular ve bütçe nihai halini aldı. 2014 yılında da insanlarımızın geleceğini şekillendirmek adına adımlar atılmış olacak.” dedi.

ÇİFTÇİ 2014’TE NELER BEKLİYOR?

2014’de bekleyen yatırımlarım konusuna tarımla başlayan Arslan, çiftçinin neyi bekleyip ne bulacağını şöyle anlattı:

“tarımla ilgili özellikle 2014 yılında çiftçiye doğrudan veya dolaylı destek şeklinde 9.7 milyar destek verilecek. Bu, sübvanse dediğimiz konu ama geçmişte destekler çok kısıtlı sayıda insana yapılıyordu ve amacına da ulaşmıyordu. İstanbul’daki bir kişi gidip Kars’ta, Ağrı’da ahır yapıyordu, krediyi alıyordu götürüp İstanbul’daki işi için kullanıyordu. Sonra tabiri caizse bunu batırıyordu. Halbu ki bunun yerine şimdi tabana yaşmak adına çok sayıda insana yaklaşık 50 bin TL’nin altında olan krediler ki bu da yüzde 80’ini oluşturuyor; insanımıza kredi veya destek şeklinde bu paralar veriliyor. İnsanlarımız gerek kredi, gerek hibe, gerekse destek anlamında aldıkları bu parayla yerlerinde hayvancılık yapıyorlar, tarımla uğraşıyorlar, çiftçilik yapıyorlar. Onun da geri dönüşümünü yaygın şekilde almış oluyorlar.” diye konuştu.

İthal konusuna da değinen Arslan, 2013 ve 2012’ye geri dönerek, “2012 yılında gerçekten büyük bir kuraklık yaşadık. Bu anlamda saman ithal ettik. 2013 yılında ise saman ithal edilmiyor bu sefer tam tersi eleştiriler var. ‘Geçen sene insanlar tonunu 1200 TL’ye satıyordu şimdi niye 400 TL’ye tonunu satıyor’ diyenler oldu. Tabi bu bir denge meselesi, arz-talep meselesi. Ancak ithalat kısmına gelince özellikle biz tarım ürünleriyle ilgili yurt dışından bir takım ithalatlar yapıyoruz ancak bunları mamul madde haline getirip tekrar çok daha fazlasıyla ve katma değer oluşturarak ihraç ediyoruz. Bunun gözden kaçmaması lazım. Bizim ithalatımızın amacı; ham maddeyi getirip, işleyip dışarıya satmaktır. Yoksa ‘bizde yeteri kadar tarımsal ürün yok da onun için ithalat yapıyoruz.’ değil. Bunu özellikle vurgulamakta fayda var.” diye konuştu.

SAVUNMA SANAYİ SEKTÖRÜ

Arslan, son zamanların çok güncel konusu olan Savunma Sanayi sektörüyle ilgili de şu açıklamayı yaptı:

“Savunma Sanayinde, Milli Savunma Bakanlığı’nda, Silahlı Kuvvetlerimizde özellikle modernleşmenin en son teknolojiyi kullanma adına ve çok daha modern bir silahlı kuvvetlere sahip olma adına her şey yapılıyor. Biliyorsunuz Atak Tankımız vardı. Atak ile ilgili bütün tasarımlar bitti artık 2014 yılında seri üretime geçilecek. Bununla birlikte insansız hava ulaşım aracımız Anka’nın hem silahlı hem silahsız tasarımları bitti. 2014 yılında seri üretime geçilecek. Buna uygun olarak da bütçeler ayrıldı. İnsansız hava aracının dışında özellikle  eğitim aracı var. Türkiye’de yerli eğitim uçağını yapmak üzere de tasarımları yapıldı ve bitti. 2014 yılında yani bu yıl yerli eğitim uçaklarının da seri üretimine geçiliyor. Yine milli piyade tüfeğimizin de savunma sanayi anlamında seri üretimine geçiliyor. Askeri amaçlı eğitim uçakları dahil tüm bunların seri üretimi yapılacak. Çünkü Savunma Sanayi de kendini buna göre planlıyor, bütçesini de buna göre ayarladı. Geçen seneye görev Savunma Sanayi Müsteşarlığının bütçesi artırıldı. Ancak silahlı Kuvvetlerin genel bütçe üzerindeki payı her yıl gittikçe daha aşağıya düşüyor.”

PROFESYONEL ASKERLİK

Arslan, profesyonel askerlikle ilgili de, “Profesyonel ordu, profesyonel asker herkesin istediği bir şey ve bunun doğru olduğu söyleniyor ancak, bilinmelidir ki bu bir geçiş dönemi olmak durumunda. Silahlı kuvvetler anlamında bir takım şeyleri profesyonel ordu ile yapabilirsiniz. Bir kısmının şu anki gibi özellikle muvazzaf veya asker alımıyla yapılması gerektiği de bir başka gerçek. Dolayısıyla bir geçiş süreci ön görülerek, geçiş süreciyle birlikte profesyonel orduya doğru, daha modern bir yapıyla birlikte gitmek gerekiyor.” dedi.

ULAŞTIRMA ÜLKEMİZİN YÜZAKI

Ulaştırmada Marmaray, Kanal İstanbul, 3. Hava Limanı, Ankara’da metrolarla ilgili son durum hakkında bilgi veren Arslan, “Ulaştırma gerçekten ülkemizin yüz akıdır. İnsanımızın yük akıyla baktığı bir sektör. Demiryolunu ele alırsak 2002’de 230 milyon TL bütçesi varken bugün ise 7.4 milyar TL bütçesi var. 32 kat arttığı için yüksek hızlı trenler devam ediyor. Ankara-Eskişehir, Ankara-Konya, Marmaray insanımıza hizmet ediyor. Ancak; Eskişehir-İstanbul, Eskişehir-Sivas-Erzincan’ın da inşaatları ve ihaleleri devam ediyor. Ancak projeler olarak da Edirne’den Kars’a kadar yüksek hızlı trenler projelendiriliyor. Bölünmüş yollara geldiğimizde 6 bin kilometre bölünmüş yol varken bugün üzerine 17 bin kilometre daha bölünmüş yol konmuş. Havaalanları var, uçak filosu artıyor, denizcilik artıyor. Yatırım bütçesini konuştuğumuza göre kamu yatırımlarında 2014 için öngörülen yatırım bütçesi 44 milyar TL. Ulaştırma için ayrılan bütçe ise 22 milyar TL. Bu bütçe ile özellikle 460 tane büyük ulaştırma projesi yapılacak. 460 proje derken; örneğin Marmaray’da bir projedir ancak kendi içinde birkaç parçadan oluşur. Mesela; Kars-Digor/Tuzluca Yolu bir yoldur ama kendi içinde iki parçadan oluşur. Kars-Sarıkamış/Karakurt sıcak asfalt haline getirilmesi bir projedir ancak kendi içinde bir kaç parçadan oluşuyor. Buradan baktığımızda karayollarının 290 tane büyük projesi var ancak proje bölümleri ve ayrıntılarına girdiğiniz zaman 2 bin tane projesi var. 2014 yılında devam eden ve edecek olan projeler anlamında 460 tane proje var. Bu projeler yaklaşık 3-4 yıldır devam ediyor ve belki birkaç yıl daha devam edecek. Bugüne kadar 98 milyar TL para harcanmış, 86 milyar TL daha para harcanacak ki bu projeler bitsin. 180 milyor TL’lik bir proje pörtfeyi var, bu projelerin yaklaşık yarısı bitmiş ve yarısı devam ediyor. Her içerisinde ki, bu yıl 22 milyar TL bütçe öngörüldü. Ancak biliyoruz ki bununla sınırla kalmıyor. Yıl içerisinde özellikle ilave kaynaklar geldikçe  sektörlere yaklaşık 10 milyar TL daha ilave para veriliyor. Son 3-4 yıldır bunu görüyoruz.  Geçmişte parasızlıktan dolayı projelerin ortalama bitiriliş süresi 8.5 yıldı. Bunun anlamı şu; bir projeyi yatırıma koyuyorsunuz, katma değer oluşturmak adına, insanımızın hizmetine sunmak adına 8.5 yıl bekliyordunuz şimdi ise projelerin tamamlanma süresi 3.7 yıla düştü ki bu çok güzel bir gelişmedir. İşe başlıyorsunuz en büyük projeniz dahi 3.7 yıl sonra insanımızın hizmetine sokuluyor.” diye konuştu.

İstanbul ve Ankara metrolarıyla ilgili de Arslan şunları söyledi:

“Batıkent Sincan yaklaşık 1 aya insanlarımızın hizmetine sokulacak. Kızılay, Ümitköy, Çayyolu da en fazla 2 ay içinde hizmete girecek. Tandoğan, Keçiören 3. metro pojesinin biraz daha işi var. Bu yıl sonbaharında hizmete sunulması bekleniyor. İstanbul’daki metro projeleri de çok hızlı şekilde ilerliyor, devam ediyor.”