1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Ayşad Uğurlu : Garmon sevgisi ile  yaşanan bir ömür...
Ayşad Uğurlu : Garmon sevgisi ile  yaşanan bir ömür...

Ayşad Uğurlu : Garmon sevgisi ile  yaşanan bir ömür...

H.Naili Musabeyli'nin kaleminden...

A+A-

Çok kıymetli pedogoji profesörü değerli bilim adamı Ferahim Sadıkov’un ve Gazeteci-yazar,rejisör Ağalar idrisov’un tavsiyeleri ve ısrarları sonucunda bu Haziran ayında yazdığım , “Azad Azerbaycan”,”Tezadlar” gazetelerinde ve  aynı zamanda bir çok internet sitesinde yayınlanan , şimdiye kadar 20,000’in üzerinde okuyucuya ulaşan  “ Gururlandığımız Vatanoğlu” adlı makalemde yazdığım, Azerbaycan Garmonu ve onun virtüöz sanatçısı Aftandil İsrafilov’un 80 yıllık jübilesine armağan ettiğim, analiz yazısından sonra, değerli gazeteci dostum Ağalar İdrisov’un ricası ile Azerbaycan garmonunu çok seven, 32 yaşında dünyasını değişmiş genç bir hemşehrimizin acı talihi hakkında  aşağıdaki yazımı kaleme aldım. Azerbaycan halkının İşğal edilmiş Karabağ topraklarını geri alması uğrunda devam eden bu ağır günlerinde, Türkiye’de yaşayan soydaşları adından bir ağıt gibi kabul etmeleri dileği ile.......

Dünya üzerinde yaşayan bütün milletler,ancak ,kendi tarih,kültür ve edebiyatlarına sahip çıkarak, varlıklarını sürdürebilirler. Azerbaycan türkleri de asırlardır,kendi edebiyatını,müziğini ve folklorunu sahiplenmiş ve kadim medeniyetlerini bu şekilde bugünlere getirebilmişlerdir. Dünya üzerinde yaşayan  sayıları takriben 65 milyon olan azerbaycan türkleri,yaşadığı her coğrafyada kendi milli adet ve ananelerini bugüne kadar yaşatabilmiş, bayramlarını,düğünlerini,yaslarını törelerine uygun olarak kutlamışlardır. Aşağıdaki “elegiya-ağıt” türü yazımda da okuyacağınız üzere, Türkiye’de yaşayan azerbaycan türkleri de bunlara sadık kalmış ve ülkemizde olduklarında asalet,aydın düşünce kültür ve yetenekleri ile seçilmişlerdir.

Kızıl Sovyet emperyalizminin sözde ihtilalinin ardından, Azerbaycan insanının belirli bir kısmı özellikle yüksek eğitime sahip aydın,vatansever evlatları başka ülkelere muhacirete zorlanmışlardır.Rusların Azerbaycan’ı ilhakının ardından Türkiye’ye göç etmek kararına gelen ailelerden biri de Gence asıllı Hacızade ailesidir. Aile reisi merhum Aziz Hacızade(1859-1985) ,eşi,3 oğlu ve 4 kızı ile birlikte, Kızıl Emperyanın 1937-38 yıllarında Azerbaycan’da yürüğtmüş olduğu siyasal ve etnik kıyım kapsamında,kendisinin hapsine karar verildiğini öğrenmesi üzerine 1938 yılında binbir musibetle Gence’den Türkiye’nin Kars şehrine göç ederler. O dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olan Celal Bayar,Hacızade ailesine kardeş ülkeye gelmelerinin hayırlı ve uğurlu olması dileği ile “ Uğurlu” soyadının verilmesini uygun görür. Ailenin ortanca oğlu Nazım, Kars’da ailesinin geçimini sağlamak için babası ile omuz omuza çalışmaya başlar. Bir taraftan bisiklet kiraya verir bir taraftan da eğitimine devam eder. Nazım bey çok çalışarak yavaş yavaş işlerini büyütmeğe başlar zamanla da  elektrik tamir işlerinde uzmanlaşmağa başlar. Nazım ,artık bu alanda da kendini ispatlamış ve Kars’ta tanınan bir esnaf olmuştur. Nazım bey   çocukluk yıllarından beri musikiye derin ilgi duymuş ve özellikle garmon aletinin sesinin tutkunu olmuşdur. Gence’de yaşadıklarında mahallerinde garmon çalan Mayil adlı bir müzisyenin,evlerinin önünden geçerken garmonda çıkardığı mucizevi sesler çocuk yaşta olan Nazım’ı taa o zamanlardan büyülemiştir. Nazım ilerde bu aleti mutlaka çalmağı o zamanlardan kafasına koymuşdu....Kars’da yaşayan diğer Azerbaycanlı aileler gibi, Uğurlu ailesi de her zaman Azerbaycan Radiosunun müzik programlarını dinler, radio dalgalarından seslenen “ Danışır Bakı,indi de musiki programına başlayırık” anonsunu dikkatle takip eder, bu şekilde Gence’de geçirdikleri güzel günleri hatırlarlardı. Nazım bey bir gün Bakü Radiosunda virtüöz garmon sanatçısı rahmetli Teyyub Demirov’un çaldığı ve kendi bestesi olan “ Ayşad” oyun havasının olağanüstü ifasını dinler. Bu  melodiden öylesine büyülenir ki, gelecekde bir oğlu olur ise,ona Ayşad adını koyacağına kendi kendine söz verir. Her ne kadar mesleğim İnşaat Mühendisi olsa da, amatör olarak müzik ile de ilgilendiğimden dolayı,bu azerbaycan oyun havası hakkında siz değerli okuyuculara kısa bilgi vermek isterim: Ayşad adlı oyun havası Azerbaycan müziğinde var olan 6 ana makamın Şur ve Bayatı Şiraz adlı makamların üzerinde bestelenmiştir. Teyyub Demirov bu oyun havasını o zamanlar garmon ve def ile çalmıştır. Ne yazık ki, şimdiye kadar bu oyun havasını bu seviyede çalan ve devlet müzik arşivine kayıt ettiren ikinci bir garmon sanatçısı olmamıştır. Sadece garmon sanatçısı rahmetli Abutalıb Sadıkov bu oyun havasını çağdaş enstrümanlar eşliğinde ifa etmiş ve devlet arşivine kaydettirebilmişdir. Bu konuda eserin bestekarı Teyyub Demirovun rahmetli oğlu Hacı Teyyub ile konuştuğumda bana,bu eseri çalmağın özellikle hızlı bölümünün çalınmasının çok zor olduğunu ama Abutalıb Sadıkov’un bunu becerdiğini bendenize bildirmişdi. Türkiye’de doğan ve burada yaşayan bir azerbaycan türkü olarak belirtmek isterim ki,genç nesil bu eserlerin ifasını çok iyi bilmeli ve gelecek nesillere bunları aktarmalıdırlar.

Aradan yıllar geçer,Nazım bey evlenir ve 1958’de Allah ona bir oğul bahşeder ,oğlunun adını önceden düşündüğü gibi Ayşad koyar. Nazım bey küçüklüğünden beri kalbinde  yaşatdığı garmona olan sevgisini oğlu Ayşad’a da aşılamağa başlar. Babasının da desteklemesi ile Ayşad  yavaş yavaş Azerbaycan ezgilerini öğrenir ve çalmağa başlar. Türkiye’de garmon bulunamadığından, genç Ayşad bunları akordiyonla ifa etmeğe çalışır.

1968’de dünyaca ünlü meşhur Azerbaycanlı bestekar Genceli Fikret Emirov,büyük türk bestekarı ve orkestra şefi Sabahattin Kalendar’ın daveti üzerine kendi eseri olan “Nizami” senfonik eserini sahnelemek üzere İstanbul’a yollanır.Emirov,İstanbul’a Kars üzerinden tren ile gelir. Fikret Emirov, Sabahattin beyin sahneye koymak istediği “Nizami” Senfonik eserinin hazırlık aşamalarında ona yardımcı olur. Emirov,Nazım bey ile Gence’de aynı okula gitmiş olmasından dolayı, Kars’ta hemşehrisinin evinde 2 gün misafir olur. Genceli Nazım ve Fikret geçmiş günleri hatırlayıp,sohbetler ederler. Fikret Emirov,Ayşad’ın akordiyon çalmasını dinler ve ona der ki,” senin çaldığın bu ezgiler akordiyon ile istenilen özelliği yansıtmıyor,  bu ezgilere uygun olması açısından mutlaka Azerbaycan garmonu ile bunları çalmalısın. Ben de sana bir garmon göndereceğime söz veriyorum”. Ayşad,dahi bestekarın bu sözü ile daha fazla bir aşkla garmonunu çalmağa devam eder. Fikret Emirov ,İstanbul’dan döndükten sonra Nazım beyin evinde 4 gün daha misafir olur ve Azerbaycan’a döner. Emirov ,sözünde durarak Ayşad Uğurlu’ya bir garmon gönderir. Malesef bu garmon (Kazan garmon) yanlışlıkla,müzik okulunda okuyan öğrencilerin çaldığı amatör bir alet olarak Ayşad’a ulaşır. Daha sonra profesyönel bir garmon gönderceğini söyler, ama bu kendisine nasip olmaz.

Ayşad gönderilen bu garmon ile çalışıp, çalma tekniklerini daha da geliştirmeye başlar. Artık bu Kazan garmon Ayşad’ı tatmin etmemeğe başlar, genç Ayşad profesyönel sanatkar garmonu almak ister, ne yazık ki,o zamanlarda Azerbaycan’a gitmek imkanı olmadığından, baba Nazım bey oğluna iyi bir alet almak için 1975 yılında  Güney Azerbaycan’ın başkenti Tebriz’e gider. Orada Hüseyin Müvehhidi adlı  bir akordiyon ustasına müracaat eder,fakat istediği garmonu bulamaz. Bunun üzerine, Hüseyin usta bir  akordiyonu yeniden düzenlettirip, seslerini Azerbaycan garmonuna yakın hale getirttirir. Ayşad bu aleti de çalarak, müzik konusunda kendisini daha da geliştirir.

Uğurlu ailesi, 1979 yılında anarşi ve teror olaylarının Kars’da tırmanmasından dolayı, İstanbul’a taşınmak durumunda kalırlar. Ayşad burada da sevgili garmonunu çalmağa devam eder. İstanbul’da halk oyunları derneklerinde ve Azerbaycan türkülerini okuyan sanatkarlara garmonu ile eşlik etmeye başlar. Halk oyunları toplulukları ile yurtdışında konserler verirler ve Türkiye’de garmonun tanıtılmasında da ciddi çaba sarf eder. Bu arada sanatını daha da ilerleten Ayşad, elinde olan bu iki enstrümanın da onu  tatmin etmediği kararına varır. Ayşad mutlaka bir Azerbaycan sanatkar garmonuna sahip olmak için yanıp tutuşur. Azerbaycan’a turist olarak gitmek imkanı olmadığından, Ayşad bu isteğini gerçekleştirmek için en yetkili merciye mektup yazıp müracaat etmek kararına gelir,bu yolla arzuladığı garmona sahip olabileceğini düşünür. 

Ayşad Uğurlu 1982’de Moskova’da bulunan merhum Haydar Aliyev’e mektup yazıp,ailesinin Gence’den geldiklerini,Azerbaycan müziği ile ilgilendiğini fakat elinde orjinal azerbaycan garmonu olmadığından istediği eserlerin çalınmasını tam manasıyla  gerçekleştiremediğini ifade eder. Aliyev’den ona bir garmon göndermesini rica eder. Soğuk savaş döneminin devam ettiği bu yıllarda Moskova’ya mektup yazmak,pek hoş karşılanmazdı. Ayşad’ın içindeki garmon sevgisi ona bundan başka bir çözüm yolu bırakmamıştı. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, Ayşad bu isteğine cevap alamayınca, Amerika’daki Türk-Azerbaycan Derneğinin iş teklifini kabul edip, Şikago’ya çalışmaya gider. Orada hem çalışır hem de sanatını icra eder. Şikago’ya gidişinden bir müddet sonra, İstanbul’daki Rus konsolosluğundan bir yetkili Nazım beyi telefon ile arar ve ona der ki, Sovyetler Birliği Bakanlar kurulu başkanı Haydar Aliyev, Ayşad Uğurlu’ya bir Azerbaycan garmonunu hediye olarak göndermişdi, sizi bulamadığımız için garmonu Moskova’ya iade ettik. Ancak Sayın Haydar Aliyev bunu red etti ve bu enstrümanın mutlaka size ulaştırılması talimatını verdi. Garmonunuz buradadır,gelin bunu Konsolosluk’dan alın lütfen.” Baba Nazım,bu habere çok sevinir ve Chicago’daki Ayşad’a bildirir...

Burada kısa bir bilgi vermek isterdim;o yıllarda ülkeler arası seyahatlerin günümüz kadar serbest olmadığı bir dönemde Azerbaycan’dan garmon getirttirmek neredeyse imkansız idi, Haydar Aliyev gibi devletin yüksek vazifeli siyaset adamının bu jesti, aslında Azerbaycan-Türkiye dostluğunun en bariz örneği gibi düşünülmelidir.” İki devlet,bir millet” sözünün en güzel ispatıdır bu jest....

1982’ de Türkiye’nin dev gazetelerinden Günaydın Gazetesi’nin yazarı Ertuğrul Akbay, Sovyetler Birliği’ndeki görevli üst düzey devlet adamları ile röportaj yapmak üzere seyahate çıkar ve Moskova’da Haydar Aliyev ile bir röportaj gerçekleştirir. Aliyev,usta gazeteciye bir türk gencinin isteğini yerine getirdiğinden bahseder,Ertuğrul Akbay da Türkiye’ye dönünce Nazım bey ile konuşur ve Ayşad’ın kardeşi Kürşad Uğurlu ile Günaydın gazetesinde bir röportaj gerçekleştirir. Bu röportaj gazetede yayınlanır, gazetenin  ilgili resmi ektedir.

Ayşad uzun zamandır hasretinde olduğu garmonuna Amerika’da kavuşur ve burada bir taraftan çalışırken bir taraftan da sanat çalışmalarına daha profesyonel olarak devam eder. Garmonu amatör olarak  yani kendi kendine öğrenip çalmasına rağmen ,onun ifası profesyönel seviyede idi. Elindeki  yeni aleti ile müzik dalında daha da başarılara imza atar. Orada kurdukları halk oyunları ekibine garmon çalar ve Flamenko dansçıları ile bir gurup kurup, dansçıların ayakkabılarının topuklarını yere vurarak çıkardıkları ritmik seslere, kendi çaldığı garmon sesi ile sentezleyip,ortaya güzel eserler çıkartır. Özellikle bu müzik türü Amerikalılar tarafından da çok beğenilir.

Ayşad Uğurlu,bu arada Chicago’da Azerbaycanlı bir ailenin kızı ile evlenir ve 3 oğlu olur. Vatan sevgisiçocuklarının adında da kendini bariz bir şekilde ortaya koyar . Çocuklarına Cevanşir, Cihangir ve Gencehan isimlerini verir. Amerika’ya gelen hemen hemen bütün Azerbaycanlı sanatçılarla görüşür,hayatını burada devam etdirir.

Bundan sonra Ayşad’ın kaderinde acı bir olay gerçekleşir ; Chicago’da her yıl 24 Nisan’da Türk konsolosluğunun olduğu caddede toplanan ermeniler  Türkiye aleyhine sloganlar atarak sözde soykırım hadisesini protesto ederler. Türkler ve Azerbaycanlılar da yolun karşı tarafında toplanarak  onlara tepkide bulunurlar. Ermenilerin sloganlarına,türkler de karşı cevap verir,bazen de bu slogan atışması tarafların biribiriyle kavgasına da  dönüşür. Burada yaşayan  her bir vatanperver türk  evladı gibi Ayşad da bu gösterilere katılır. 24 Nisan 1988’de yine bu protestoların yapıldığı bir zamanda, karşılıklı slogan atışmalarından sonra, guruplar arasında kavga başlar ve bir ermeni elindeki baseball sopası ile Ayşad’ın kafasına vurur. Ayşad’ın başında doğuştan olan ve pasif olan beyin timörünü harekete geçirir. Malesef beyin timörü, kötü huyludur ve doktorlar ameliyyat olması yönünde karar verirler. Ayşad Chicago’da beyninden ameliyat olur,kemoterapi alır fakat bu hastalığını iyileştirmez. Nazım bey, Chicago’ya gelir ve oğlunu İstanbul’a getirir. Garmonun aşığı bu güzel delikanlı, 23 Nisan 1990 tarihinde dünyasını değişir. Yani,tam iki yıl sonra,ruhunu teslim eder.

Haydar Aliyev’in ona hediye etdiyi garmonuna,Ayşad’ın hatırasına saygı ve maneviyat nişanesi olarak ailesi elini bile sürmez. Aradan yıllar geçer, Azerbaycan Cumhuriyetinin birinci yardımcısı Mehriban Aliyeva , tarafından garmon Bakü’de müzeye konulmak üzere Nazım beyden rica edilir.  Nazım bey de garmonu bir daha vatanına geri gönderir. Bu konuda Azerbaycan televiziyonu bir program hazırlar ve yayınlar. İlginç tarihçesi olan bu garmon şu anda Bakü’de Haydar Aliyev Merkezinde Milli Müzik Aletleri bölümünde sergilenmektedir.

Bir azerbaycan türkü olarak,azerbaycan garmonu sevgisi ile yaşamış, bu yürekli ve güzel insanın hatırası karşısında saygıyla eğilip, ruhu şad olsun diyorum. Kalbimin derinliğinden gelen haykırışı Ayşad’ın ruhunun da duymasını istiyorum; Sevgili Ayşad’ım, 27 Eylül’den itibaren Azerbaycan ordusu,azerbaycanlı kardeşlerimiz topyekün Karabağ’da büyük bir savaşa başladılar. Azerbaycan türkleri inşaallah çok kısa bir zamanda üç renkli bayrağı Hankendi’nde,Şuşa’da dalgalandıracaklar ve işgal edilmiş bu toprakları tekrar geri alacaklar. Senin de kanın yerde kalmayacak,çünkü sen de bir medeniyet şehidisin.....

Sonra kismet olur ise,Karabağ’da bayram konserleri olacak. Azerbaycan sanatçılarının katılımı ile buralarda Azerbaycan garmonu seslendirilecek. İnanıyorum ki, senin ruhun da orada olup,garmon üstadlarının ifalarını izleyecek. Buradan sesleniyorum sana ,duy beni; Ruhun şad mekanın cennet olsun Ayşad’ım...Senin bu maküs talihinle tanışan hepimizin içi kan ağlıyor,herkes esef ve üzüntü içindedir. Ben de garmonu çocukluktan bu yana senin gibi sevdiğim için, Azerbaycan garmonunu benim için dünyanın en güzel ve en hissi aleti olarak bildiğim için, Ulu Tanrı benim senin hakkındaki  ağıtı,bu yazımı, özellikle bu zamanda yazmamı uygun görmüş olduğuna inanıyorum. Son söz olarak, hiç bir şey tesadüfü değil......

Saygılarımla,

H.Naili Musabeyli

7 Ekim 2020,Ankara

a-098.jpgb-079.jpgd-044.jpgee-003.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum