1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Başkan Ödül'den yenidoğan buzağılarla ilgili açıklama
Başkan Ödül'den yenidoğan buzağılarla ilgili açıklama

Başkan Ödül'den yenidoğan buzağılarla ilgili açıklama

Kars Veteriner Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Ödül, “Yenidoğan buzağılarda kayıpların en aza indirilmesi için bakım ve beslenmede dikkat edilmesi gereken hususlar” ile alakalı yetiştiricilere yönelik bilgilendirmelerde bulundu.

A+A-

“Ülkemiz 16 milyon 824 bin büyükbaş hayvan varlığı ile Avrupa’nın en fazla büyükbaş hayvan varlığına sahip ülkesi konumundayken İlimiz Kars’ta 615.377 adet büyükbaş hayvan varlığı ile ülkemizde en fazla hayvan mevcuduna sahip 4. İl konumundadır. Kars 32 bin adet hayvancılık işletmesi ile ülkemiz hayvancılığına özellikle besi materyali sağlama noktasında öncülük etmektedir. Ülkemizde kırsal nüfusun ortalama 58 yaşında olduğu ve hayvan yetiştiriciliğinin gözbebeği küçük aile işletmeciliğinin gitgide güç kaybettiği günümüzde bölgemiz hayvan yetiştiricilerinin karlı bir hayvancılık faaliyetine devam edebilmesi bölgemiz ve ülkemiz için elzemdir. Karlılığın önündeki en büyük engel bölge hayvancılığımızın kronikleşmiş sorunları olan buzağılama aralığının uzun olması ve buzağı ölümlerinin engellenememesi bölgede tüm hayvancılık paydaşları için endişe verici konumdadır.”

“Karlı bir büyükbaş hayvancılıkta bir inekten maximum 385-400 gün aralığında buzağı alınması gerekirken bu süre ülkemizde 600 gün, İlimizde ise 730 gündür. Yine 615.377 büyükbaş hayvan varlığımızın yaklaşık 310bin civarı inek olarak belirtilmektedir. 2024 yılında 310 bin adet inekten 148 bin civarı buzağı elde ettiğimiz resmi rakamlarla ortaya konulmuş olup buzağı kaybımızın %52 seviyelerinde olduğunu üzülerek görmekteyiz.”

“Yukarıda belirttiğimiz sorunların çözümü ancak ve ancak bilimsel verilere dayanan yetiştirme metodlarının üreticilerimiz tarafından benimsenmesi ile mümkündür. Ülkemiz yılda yaklaşık olarak 1 milyon buzağı kaybetmektedir. Buzağı kayıplarının azaltılması için üreticilerimizin bilgilerini tazelemesi ya da doğru bildiği yanlışları düzeltmesi amacıyla buzağılarda yenidoğan sürecinin yönetilmesi konusunda temel bilgiler şu şekilde özetleyebiliriz;

"Doğum gerçekleşir gerçekleşmez yavrunun nefes alıp almadığı kontrol edilmelidir. Ağız ve burnundaki müköz (sümüksü) kalıntı temizlenmelidir. Yeni doğan buzağıda anne karnındaki sıvıyı atabilmesi için başını aşağıda tutarak burun ve ağızı temizlenir, bunun için hayvanı asmak doğru değildir.

Göbek kordonu dipten kopmamış ise karnına en yakın kısımdan başlayarak kordon aşağıya doğru sıvazlanmalı ve içindeki sıvı boşaltılmalıdır. Daha sonra içine tentürdiyot akıtılan göbek kordonu, karına 4-5 cm uzaklıktan antiseptiğe batırılmış bir iple bağlanmalı ve bağlanan noktanın 3-4 cm altından temiz bir makasla kesilmelidir. Doğum esnasında dipten kopmuş veya kesilen göbek kordonu bölgesine, üç gün boyunca günde iki kez tentürdiyot sürülmelidir.

Doğumdan sonra inek yavrusunu yalayarak hem yavrunun kurumasına hem de dolaşımın hızlanmasına yardımcı olur. Eğer inek herhangi bir nedenle bu işi yapmıyor kuru bir bez ile buzağı iyice silinerek, kurutulmaya çalışılmalıdır. Buzağının kuru olması vücut sıcaklığını optimum dereceye kazanması bakımından oldukça önemlidir.

Normal bir buzağı doğumundan yarım saat sonra ayağa kalkar ve bir saat içerisinde annesini emmeye çalışır. Buzağı emmeden önce, anasının meme başları ve çevresi ılık sabunlu suyla yıkanıp, temiz bir bezle kurulanmalı ve hızla emzirmeye çalıştırılmalıdır. Eğer yavru annesini emerse ineğin sağımı sırasında devamlı yavrunun emmesini isteyeceğinden sağım zorlaşır ve verim düşüklüğü şekillenebilir. Ayrıca memeden emen yavrunun ne kadar Kolostrum/süt içtiği de bilinemez. Bu nedenle mümkünse buzağılara ağız sütü sağılarak, mutlaka vücut ısısında (38 ºC) soğutmadan verilmesi sağlanmalıdır.

Doğuma yaklaşık beş hafta kala meme bezinde başlayan kolostrum salgılama, gebeliğin son iki haftasında maksimum seviye ulaşır. Buzağı doğduğunda ise aniden durur. Kolostrum, doğumla beraber memeden sağılan son derece komplike bir salgıdır. Kolostrum (ağız sütü), normal süte göre 2 katı kuru madde, 3 katı mineral ve 5 katı protein içerdiği gibi yüksek oranda; buzağının acil ihtiyacı olan vitaminler, enerji, büyüme faktörleri, hormonlar ve hastalıklardan korunmasına yardım eden bağışıklık maddelerine (IgG) sahiptir. Kaliteli kolostrum buzağı için tek sağlıklı yaşam iksiridir. Buzağılar hastalıklara karşı yok denecek kadar zayıf bağışıklıkla ve çok aç bir şekilde dünyaya gelmektedir. Buzağılar doğar doğmaz strese maruz kaldığı gibi hastalık yapıcı etmenlere karşı savunmasız olduğundan, acilen kaliteli kolostruma ihtiyaç duyarlar.

Buzağıların barınaklarına özen gösterilmelidir. Buzağılara doğumdan hemen sonra yaşamlarını sağlıklı olarak sürdürebilecekleri barınak koşulları sağlanmalıdır. Bu amaçla;

Buzağılar günde en az 18 saat yatarlar, bu nedenle dinlenmek için temiz bir hava ile iyi bir yatak (temiz, kuru ve yumuşak) olmazsa olmazdır.

İneklerin bulunduğu ortamda çoğalma imkanı bulan zararlı mikroorganizmalar ve parazitlerin buzağılara bulaşmaması için buzağılar doğar doğmaz, yetişkin hayvanlardan kesinlikle ayrı kontrollü bir ortamda 8 hafta süreyle barındırılmalıdır.

Buzağı barınakları hakim rüzgarlara karşı korunaklı, temiz, havadar, kuru ve aydınlık olmalı; buzağılar kesinlikle hava cereyanında (hava koridoruna sokulan elin üzerinde hava akımı belirginse, ortamda hava cereyanı vardır) kalmamalıdır.

Buzağı kulübeleri/bölmeleri, yaz ve kış mevsim koşulları göz önünde bulundurularak gerekirse hareketli/portatif tente ve çatı sistemleriyle iklimlendirilmelidir.

Nem ortamın havasının bozulmasında ve buzağıların ıslanmasına neden olacağından barınaklarında nem düzeyinin % 75 ‘in üzerine çıkmasına izin verilmemelidir. İyi drenaj ve havalandırma ile ortamdaki nemin yükselmesi önlenmelidir.

Buzağılar için ideal çevre sıcaklığı 18 °C, bağıl nem oranı ise % 65 dir. Ancak donma derecelerinde bile ıslak kalmamak koşuluyla sorunsuz yaşayabilirler. Buzağılar çevre sıcaklığı 10°C derecenin altına düştüğünde ekstra enerjiye, 26 °C üzerine çıktığında ise ekstra suya gereksinim duyarlar.

Çevre sıcaklığı 10 °C altına düştüğünde buzağıların ek enerji ihtiyacını minimize etmek için battaniye kullanmak iyi bir fikirdir. Buzağı battaniyesinin kullanımıyla ilk dört haftada ortalama canlı ağırlık artışında günlük + 90 gr’lık fark yaratılabilir. Süt emme döneminden (8 hafta) sonra veya en erken 21 gününü doldurmuş buzağılar birlikte yaşamaya alışabilmeleri için 3-5 buzağının bulundurulabileceği grup bölmesine (padok/kulübe) alınmalıdırlar. 4 aylık yaştaki buzağılar ise 6-12’lik gruplar halinde yetiştirilebilir. 8 haftalık yaştan daha büyük buzağılar bireysel kulübelerde barındırılamamalıdır. Bölmeler; buzağıların birbirlerini görebilecekleri fakat temas edemeyecekleri, birbirlerini ememeyecekleri şekilde düzenlenmelidir.

Buzağı kulübesinin eni 100-120 cm, yüksekliği 85-90 cm. boyu 2,70-3,30 cm. olmalıdır (Buzağı refahı açısından buzağı kulübesi alanı; en az 1,5 m² ve gezinme yeri; 1,5-1,8 m² ). Buzağı kulübeleri; aralarında en az 60 cm’lik mesafe bırakılarak yerleştirilmelidir.

Her büyütme dönemden sonra buzağı kulübesi temizliği ve dezenfeksiyonu yapılarak, temiz yeni bir zemine alınmalıdır. Buzağı kulübeleri; drenajı kötü olan, ıslaklığı artıran beton, tahta, kauçuk zeminlere yerleştirilmemelidir.

Buzağının ıslak olması veya ıslak zeminde kalması soğuk havalarda buzağılarda vücut ısısını düşürdüğü için istenmeyen bir durumdur. Eğer toprak geçirgen değil ise buzağı bölmelerin altına yaklaşık 10 cm kalınlığında kum serilmelidir.

Altlık satın alınabilecek en ucuz ilaçtır. Soğuk olduğunda daha sıcak tutması için altlık olarak kullanılacak kuru ve temiz buğday-arpa sapları, buzağı başına yaklaşık 10 kg altlık konulmalı ve günlük 1-1,5 kg’ı temiz ve kuru altlıkla yenilenmelidir. Zararlı mikroorganizmalar kuru zeminde çoğalma imkanı bulamayacağından ortamda ıslaklığa ve amonyak birikimine asla izin verilmemelidir.

Buzağıların grup halinde barındırıldığı bölmelerde, yatakların mümkün olduğunca kuru tutulabilmesi için gerekirse tüm zemine altlık serilmelidir. Son yıllarda soğuk olmayan havalarda kumu buzağı altlığı olarak kullanan işletmelerin sayısı artmaktadır. Buzağıda ıslak ya da kirli diz ve kalça görüntüsü altlık sorununa işaret etmektedir.

Gün ışığı büyüme performansı üzerinde 1. Derecede etkilidir. Günler uzadıkça büyüme artar, kısaldıkça büyüme azalır. Buzağı kulübesinin yönü kış aylarında güneşten en iyi yararlanmayı sağlaması bakımından güneye, yazın ise aşırı öğlen güneşine maruz kalmaması için doğuya bakacak şekilde yerleştirilmelidir. Kalsiyum ve fosfor metabolizmasında rol alarak, kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilimine yardım eden D Vitamini; buzağıda kemik ve iskelet gelişimi kadar bağışıklık sisteminin güçlenmesinde aktif rol oynadığı unutulmamalıdır. D vitamini yetersizliğinin en önemli sebepleri arasında güneş ışığına yeteri kadar maruz kalmama yer almaktadır. Kulübelerde yetişen buzağılar; temiz hava ve bol güneşin yanı sıra bölgenin tabi şartlarına daha iyi adapte olduklarından, yetişkin döneminde de hastalıklara karşı daha dirençli olurlar.

Çalışanlar yaşça küçük (genç) hayvanlardan çalışmaya başlayıp, yaşlı hayvanlara doğru yönelmelidir. Mümkünse bir kişi sadece buzağılara bakmalıdır.

“İşletmede bir yer kirli ise her yer kirlidir” ilkesi ile hazırlanan biyogüvenlik planı dahilinde buzağı barınaklarının hijyenine özen gösterilmelidir. Sindirim ve solunum yolu enfeksiyonları; buzağıların bulundukları yerlerin temiz, kuru, iyi havalandırmalı yerler olmasıyla önlenir. Buzağının ilk iki ayındaki bakım ve beslemenin, yetişkinlik dönemindeki performansı (süt, besi, döl vb.) üzerinde birinci derecede etkili olduğu unutulmamalıdır. Hastalık geçirenlerde ileri yaşlarda gelişme geriliğinin görülmesi kuvvetle muhtemel olacağından buzağıları hasta etmeden büyütmek her daim esas alınmalıdır.

40 Kg doğan bir buzağının ilk iki ay sonunda en az 80-85 kg canlı ağırlığa ulaşması sağlanmalıdır. Bu dönemde iyi gelişen buzağıların, gelişmeyenlere göre bir laktasyon döneminde 500-1500 kg daha fazla süt verdiği bilinmektedir. Sütten kesim zamanında hayvana verilmekte olan kesif yem değiştirilmemeli, buzağılar taşınmamalı veya boynuz köreltme gibi stres yaratan işler yapılmamalıdır. Buzağılarda sütten kesilene kadar olan dönemde ölüm oranı ≤ %3, altı ayın sonunda yani dana oluncaya kadarki dönemde ise ölüm oranı ˂ %5 ‘in altında olmalıdır.

Önemli ekonomik kayıplara yol açan buzağılarda ishali ve pnömoniyi önlemek için; Yapılan araştırmalarda buzağı ölümlerinin % 50 sinde fazlasının ishallerden yaklaşık %25’nin de solunum sistemi hastalıklarından kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Sindirim ve solunum sistemi hastalıklardan korumanın en etkili yolu buzağıya zamanında kaliteli kolostrum sunulmasının yanı sıra işletmede hijyen gereklerine uymaktır. Bu bağlamda;

Kurudaki inekler ve gebe düveler kirli ortamlardan uzak tutulmalıdır.

Deri ve memeleri dışkı ve idrarla yoğun temas eden ileri gebe hayvanların; dışkı kaynaklı enfeksiyonlara maruz kaldığı unutulmamalıdır.

Doğum bölümü ılık ve temiz tutulmalı, doğumdan sonra temizlenip dezenfekte edilmelidir.

Sürüde iç parazit muayenesi yapılarak, gerekirse paraziter mücadele yapılmalıdır.

Sürüde clostridium tiplerine karşı bağışıklığın sağlanması bir protokol dahilinde yürütülmelidir.

Buzağılarda ishalin başlıca nedeni olan E. coli, rotavirüs ve coronavirüse karşı ağız sütüyle bağışıklık kazandırmak için gebe hayvanlar doğumuna 4-9 hafta kala aşılanmalıdır.

Geviş getiren hayvanlarda gebelik esnasında anneden yavruya antikor geçişi olmadığı için, pasif bağışıklık sağlanmasının en etkili yolu kaliteli kolostrumdur. Bu nedenle doğan buzağıların mümkünse ilk 20 dakika içerisinde kaliteli kolostrum alması sağlanmalıdır. Doğan buzağının ilk 6 saat içerisinde canlı ağırlığının % 10 kadar kaliteli kolostrum aldığından emin olunmalıdır. İlk 3 gün kolostrumla beslemek buzağılarda mukozal büyümeyi artırarak absorbsiyon kapasitesini de maksimize etmektedir.

Buzağılar ilk beş haftada hastalıklara karşı çok hassastır. Buzağı ölümlerinin; % 76,2 sinin doğumu takip eden ilk beş haftada gerçekleştiği, 6-8. haftalarda azalarak devam ettiği, ancak sütten kesilip tamamen yeme geçildiği dokuzuncu haftada ise tekrar artığı gözlenmektedir.

Buzağılara temiz kapla içirilen süt; taze ve vücut sıcaklığında (38 ºC) olmalıdır, Buzağılar, içecekleri kolostrum/sütün sıcaklığının vücut ısısından (38ºC) 2-3 ºC düşük olmasına karşı son derece hassastır. Süt içirmede kova yerine biberonlar tercih edilmeli ve biberon deliklerinin genişliğine dikkat edilmelidir. Buzağıya verilecek sütün miktar ve kalitesinde ani değişiklik yapılmamalıdır. Buzağıya günlük canlı ağırlığının en az % 10 kadar süt içirilmeli, bu konuda kesinlikle cimri davranılmamalıdır. Son dönemlerde illeri dönemdeki performansı pozitif yönde etkilediği için birçok işletme buzağıya içebildiği kadar süt vermeyi tercih etmektedir.

Her emzirmeden sonra kullanılan tüm ekipmanlar (şişeler, kovalar, emzikler karıştırıcılar ) temizlenerek dezenfekte edilmelidir. İshal çok süratle yayıldığından hasta hayvanlar derhal sağlamlardan ayrılmalıdır. Genel sanitasyon tedbirleri kapsamında; iğne uçlarını sıkça değiştirerek, dışkı ile kaplı, nemli ortamlarda buzağılara aşı yapmaktan kaçınılmalıdır.

Bir ishal salgınında, erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Buzağılarda görülen ishal olaylarında özellikle çabuk sonuç veren test tekniklerinin pratik teşhiste kullanılması yararlı olabilir. İshal başladıktan 12 saat içinde dışkı örnekleri teşhis için laboratuvara gönderilmelidir.

Mastitisli ağız sütleriyle beslenen buzağılarda hastalık risk çok yüksektir. Bu nedenle, kuru dönem tedavisiyle sürüde mastitis elemine edilmeye çalışılmalı, mastitisli veya antibiyotik içeren sütler buzağılara içirilmemelidir. Buzağılar atık süt yerine sağlıklı ineklerin sütleriyle veya mamalarla beslenmelidir. Şayet ekonomik nedenlerle buzağıya atık süt ( hasta veya mastitisli memeden elden edilen) verilmesi gerekiyorsa bu sütler mutlaka pastörize edilmelidir.

Otlatma esnasında 7ºC altındaki sıcaklıklarda şiddetli rüzgar ve yağmura maruz kalan buzağılarda, ölüm oranı % 2-4 nispetinde artabilir. İshalleri engellemek ve salgınları tedavi etmek için veteriner hekiminizin hazırlamış olduğu mücadele planı dahilinde hareket edilmelidir. “

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.