BDP’nin boykotu “EVET”
İşçi Partisi Kars İl Başkanı ve Merkez Karar Kurulu (MKK) üyesi Muharrem Yerli,12 Eylül referandum oylamasında BDP’nin almış olduğu boykot çağrısının, AK Parti Hükümeti ile birlikte alınmış ve aslında “Evet” anlamına gelen bir karar olduğunu açıkladı.
Türkiye’de ve Kars’ta yaşayan Kürt halkının hem AKP, hem de kendi partileri Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından ateşe sürülmekte olduğunu da belirten Yerli, “BDP’nin 12 Eylül referandum oylamasında seçmenine yönelik yaptığı boykot çağrısı yanlış ve bilerek alınmış bir karardır. Burada olan yine zavallı Kürt halkına olacaktır. Kürt halkı kendi parti yöneticileri ve AKP hükümeti tarafından ateşe sürülmektedir. Ortadoğu’da bir cadı kazanı kurulmuş ve bu kazanın altına şimdilik Kürt halkı konulmuştur. Kürt halkı bu kazanda cayır cayır yanacak. Bu yanan ateşin üzerine konulmak için Alevi, Sünni, Laz, Çerkez ve Türkiye’de yaşayan diğer etnik yapılara da sıra gelecektir. Yani Kürtlerin yandığı cadı kazanında diğer halklarda kavrulup yanacaktır. Bu nedenle Kürt halkı Güneydoğu’dan yapılan bu çağrıya kulak asmayarak 12 Eylül’de sandık başına gidip ülkeyi bu hale getiren AKP hükümetine dur demek için “Hayır” oyu kullanmaları gerekmektedir.”dedi.
BDP’NİN SEÇMENİNE “SANDIĞA GİTMEYİN” ÇAĞRISI ASLINDA AKP HÜKÜMETİNE AÇIK BİR DESTEKTİR.
BDP’nin seçmenine “Sandığa gitmeyin” çağrısı aslında AKP hükümetine açık bir destektir diyen yerli daha sonra şunları söyledi. “Artık 1000 yıllık kardeşliğimizi yeniden inşa etme zamanıdır. Yeniden Mem ile Zin’i, Aslı ile Kerem’i biz kavuşturacağız. Bu yüzden Kürt halkının boykot çağrısını gözden geçirmesini istiyoruz. Kürt halkı sandığa gitsin ve hayır oyu kullansın. Bu tüm ülkemizin geleceği açısından son derece önemedir. BDP’nin seçmenine “Sandığa gitmeyin” çağrısı aslında AKP hükümetine açık bir destektir. Bunu şu örnekle açıklayabilirim. ‘Düşünün ki köyün birinde bir muhtar adayı muhtar olmak istiyor ama köylü bu adamdan muhtar olmaz bu adam hırlı, hırsız ve üç kağıtçıdır diyerek sandığa gitmiyorlar. Ama o üçkâğıtçı muhtar adayı kendi ailesinin oyları ile o köyün muhtarı oluyor. Yani köylünün sandığa gitmemesi o istenmeyen adamın muhtar olmasına sebep oluyor.’ Bu örnekte de olduğu BDP’nin seçmenine yönelik boykot çağrısı yanlış bir karardır. Aslında bu yanlış değil bilerek alınmış bir karardır.” diye konuştu.
Yerli’nin açıklamasında ayrıca şu ifadeler yer aldı. “AK Parti Hükümeti bir misyon ve görev hükümetiydi. Biz İşçi Partisi olarak bunu 1996 yılında açıkladık. Tayyip Erdoğan Başbakan, Abdullah Gül Dışişleri Bakanı olacak. Bizim 1996 yılında açıkladığımız bu durum karşımız çıktı. Tayyip Erdoğan Washington’dan ilan edildi. Abdullah Gül Dışişleri Bakanı oldu. Daha sonra Abdullah Gül Dışişleri Bakanı iken Collin Powwel iki sayfa ve 9 madde üzerinden gizli bir anlaşma yaptılar. Bugün de önümüze sürülen anayasa değişiklik paketi de bu anlaşmaları yerine getirebilmek için yapılmış bir projedir. AK Parti Hükümeti bu gün bunu yapmaktadır. Bu nedenle de kendi sonunu hazırladı. Son dayanak olarak ta Anayasa’yı değiştirerek kendisini sağlama almak istiyor. Yarın yargılanacakları Anayasa Mahkemesinde kendi hakim ve savcılarını oluşturmak istiyorlar. Hatta bir ara cezaevlerini de güzelleştirmeye kalkıştılar. Bu da şunun göstergesidir. Yarın başlarına nelerin gelebileceğini bildikleri için hangi cezaevlerinde yatacaklarını bildikleri için bun kendileri karar vereceklerdir. Böylece cezaevlerini bir tatil köyü haline getirmektedirler.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.