Bilgen: “Eğer bu ülkeye ‘Barış’ gelecekse, gerekirse HDP’ye ihtiyaç kalmasın!”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle memleketi Kars’ta basın toplantısı düzenledi.
Tacettin DURMUŞ
HDP Kars İl Başkanlığında düzenlenen toplantıda gazetecilere açıklamada bulunan Bilgen, Barış’a dair son günlerdeki Ülke gündemine de değindi.
HDP Kars İl Eşbaşkanı Ekrem Savcı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kars İl Eşbaşkanı Cengiz Anli ve partililerin katıldığı toplantıda konuşan Ayhan Bilgen, 1 Eylül Dünya Barış Gününde dünyada ve ülkemizde var olmayan, fakat her kesin ihtiyacı olan Barış’tan bahsetmenin ne kadar zor olduğuna dikkat çekti.
Bazı kişi ve kesimlerin yayınladıkları kutlama mesajlarında, ‘Barış’ı tarif etmek hiç tadına bakamadığımız bir yemeyi tarif etmek gibidir’ ifadelerini kullandıklarını da hatırlatan Bilgen, bu coğrafyanın ve toprakların ne yazık ki çok uzun bir süreden beri Barış içerisinde yaşama imkânlarından mahrum bırakıldığını söyledi.
HDP olarak savaşın siyasi istismarını yapan taraf olmadıklarına da vurgu yapan Bilgen, ‘Eğer bu ülkeye Barış gelecekse gerekirse HDP’ ye hiç ihtiyaç kalmasın’ da diyecek kadar samimi odluklarını da söyledi.
Tüm partilerin samimi olarak Barış’ı savunması gerektiğine de işaret eden HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen: “Barış gelsin bütün partiler Barış’ı savunsun, gerekirse biz barıştan kaynaklı olarak oy almayalım. Ama bu ülkede yeter ki kan ve gözyaşı dursun. Biz onun için zor zamanlarda Barış’ı savunuyoruz ve zor zamanlarda Barış’ı savunmanın da bedelinin ağır olduğunu biliyoruz. Yani aramızda birçok arkadaşımız var sadece barışçıl çağrılar yaptığı için, sadece ‘Demokrasi ve Barış’ dediği için yıllarca cezaevinde kaldılar. Bugün de hala cezaevinde olan arkadaşlarımız var. Savundukları, konuştukları ve söyledikleri şeyler ‘Bu topraklarda kimse 2. sınıf insan muamelesi görmesin, kimsenin dili yasaklanmasın ve bu ülkede kan dursun’ idi. Buradaki çifte standardı teşhir etmek ve bizim Barış konusundaki samimiyetimizi ve kararımızı göstermektir. Barış isteyenlerin de bir o kadar hatta daha fazla fedakarlık yapması daha çok çalışması gerekiyor. Savaşın nasıl bir stratejisi varsa barışında bir stratejisi ve bir siyaseti vardır.”dedi.
NEDEN BU TOPRAKLARDA VE BU COĞRAFYADA BARIŞ YOK?
Herkesin ‘neden bu topraklarda ve bu coğrafyada Barış yok” diye sorması gerektiğine de dikkat çeken Bilgen: “Oysa hiç kimse ‘Barış kötü bir şeydir’ demiyor. Kimse Barış’a karşı değil, savaşlardan yana değil ama gerçekte bu değil. Ortadoğu’ya baktığınızda savaşlar, zülüm, kan ve gözyaşı devam ediyor. O zaman Barıştan ne anladığımız konusunda bir ortaklaşma ya gitmemiz gerekiyor. Meşhur bir söz vardır. ‘Adalet olmadan Barış olmaz’ diye insan hakları savunucularını bir söylemi vardır. Barış demek sadece sessizlik, sükunet, kan akmaması değildir. Yani birisi öbürünü korkutur, susturur, bastırır. Yine orada sükunet vardır. Ama orada barış, özgürlük, güven ve huzur yoktur. Dolayısıyla ona Barış denmez sadece bir baskı vardır ve o baskıyla sağlanmış bir geçici istikrar vardır. Ama biz kalıcı Barış’tan bahsediyoruz. Kalıcı Barış ise herkesin kendini özgür hissettiği, herkesin dilini konuştuğu, inancını yaşadığı, kimsenin ayrımcılığa uğramadığı bir ortamda kavga olmaz. Böyle olunca kalıcı barış gerçekleşir diyoruz. Biz dolayısıyla barış konusunu sadece bir taktik slogan olarak, bir protokol sözü olarak görmüyoruz. Barışı bir yaşama biçimi olarak görüyoruz. Hayatın her alanında şiddetin ve baskının bitmesi, silah zoruyla iş yaptırmanın bitmesi olarak görüyoruz.”dedi.
DÜNYADA KORKUNÇ BİR SİLAHLANMA YARIŞI VAR
Açıklamasında şu anda dünyada korkunç bir silahlanma yarışı olduğunu da söyleyen Ayhan Bilgen: “Dün akşam ki açıklamalarda S 400 alırız, hem F 35 alırız. Biz herkesten silah alırız. Şimdi sen bunları ne için alıyorsun? Kime karşı kullanacaksın? Alacağın bu silahlarla her halde Amerika’ya kafa tutmayacaksın. Amerika’dan aldığı F 35’lerle herhalde Rusya’ya karşı savaşmayacaksın! Sonuçta bu kadar silah büyük devletleri yenmeye yetmez, küçük devletlerinde birbirini boğazlamasının bu coğrafyada hiç bir faydası olmaz. Yani sen yarın İran ile savaştırılsa, İran, Suudi Arabistan ile savaş tırısa ya da Türkiye, Suriye’deki savaşın daha fazla içine girse. İdlib’deki süreç dolayısıyla oradaki savaşın uzamasına katkı yapsa, bunun bu topraklara bu coğrafyada ne Kürtlere, ne Türklere ne Araplara ne başkasına hiçbir faydası olmaz. Onun için biz barışı sadece bir siyasi slogan gibi görmüyoruz. Biz barışı bir yaşama biçimi olarak görüyoruz. Biz barışı bütçeye, eğitime, sağlığı ve adalete ayrılması gereken paranın silaha harcanmaması olarak görüyoruz.
AMA ÖNEMLİ OLAN BARIŞI ZOR ZAMANLARDA SAVUNMAKTIR
Bu ülkede bundan 4 - 5 yıl önce barışı savunmak kolaydı. Çünkü devlet en azından söz olarak ve lafzen Barış’tan, diyalogdan ve çözümden bahsediyordu. O zaman gazetelere baktığınızda işte aydınlar, akademisyenler bölgelerde toplantılar yapıyorlardı, Kars’a da geldiler. İşte köprüler kuruluyordu işte doğu ile batı arasında insanlar tanışsın, diyalog olsun ve o gün çözümden bahsetmek, barıştan söz etmek adeta bir ilgi iltifat meselesiydi. Ama önemli olan barışı zor zamanlarda savunmaktır. Çatışmanın, şiddetin, savaşın derinleştiği zamanda savunmaktır. Çünkü bizim Barış’la ilgili tutumumuz tavrımız böyle olmak zorundadır. Biz Barış istiyoruz biz barıştan dolayı siyasi rant elde etmek istemiyoruz. Biz savaşın siyasi istismarını yapan taraf değiliz. Biz tam tersine Barış gelsin gerekirse HDP’ ye hiç ihtiyaç kalmasın. Barış gelsin bütün partiler Barış’ı savunsun gerekirse Biz barıştan kaynaklı olarak oy almayalım. Ama bu ülkede yeter ki kan ve gözyaşı dursun. Biz onun için zor zamanlarda barışı savunuyoruz ve zor zamanlarda Barış’ı savunmanın da bedelinin ağır olduğunu biliyoruz. Yani aramızda birçok arkadaşımız var sadece barışçıl çağrılar yaptığı için, sadece demokrasi ve barış dediği için yıllarca cezaevinde kaldılar. Bugün de hala cezaevinde olan arkadaşlarımız var. Savundukları, konuştukları ve söyledikleri şeyler. ‘bu topraklarda kimse 2. sınıf insan muamelesi görmesin, kimsenin dili yasaklanmasın ve bu ülkede kan dursun’ dediğimiz için buradaki çifte standardı teşhir etmek ve bizim barış konusundaki samimiyetimizi karar mızı göstermektir. Değerli arkadaşlar ne kadar olay yoğunlaşıyor arsa Barış isteyenlerin de bir o kadar hatta daha fazla fedakarlık yapması daha çok çalışması gerekiyor. Savaşın nasıl bir stratejisi varsa barışında bir stratejisi ve bir siyaseti vardır.”şeklinde açıklamasını tamamladı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.