Bir millet, iki devlet, üç proje...
Merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in vefatının 7. yıldönümü anısına : Türkiye-Azerbaycan ilişkileri hem tarihten kardeşlik hem de geleceğe uzanan projeler nedeniyle önemli.
Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin saflığı ve bir o kadar da karmaşık olduğu tartışılmazdır. İlişkilerimizin saflığı ortak köken, dil, din, kültür, tarih ve daha birçok sosyolojik olgularla bağlıdır.
Karmaşıklığı ortaya çıkaran ise iç içe geçmiş bu ortak değerlerin yarattığı duygusal ortamın reel politik ilişkiler düzlemi ile uzlaştırılması gereğidir. Aslında Azerbaycan’ın Umummilli lideri, merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in bugün artık klişeleşmiş “bir millet, iki devlet” söylemi, belki bir anlamda bu saflığa ve karmaşıklığa aynı anda atıfta bulunmaktadır. “Bir millet” ibaresi ortak değerlerimize, yani işin saf, ulvi kısımlarına değinirken, “iki devlet” reel politik duruma, devletlerarası ilişkilere, yani ilişkilerimizin daha kompleks taraflarına işaret etmektedir.
Bugünkü durum
Peki ilişkilerin bugünkü durumu, başarı seviyesi hangi kıstaslarla ölçülebilir? Kanımca, yukarıda değindiğimiz “bir millet, iki devlet” özdeyişinin her iki tarafının çıkarlarını koruyan ve gücünü artıran eylemler, ortak çaba ve projeler bu hususta önemli bir ölçüt ola bilir. Yazımızın amacı da bu çaba ve projeleri bir daha gözler önüne sermek, onları diğerlerinden daha özel kılan hususları vurgulamaktır. Çünkü aşağıda bahsi geçen projeler Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini ikili olmaktan çıkarmış, uluslararası düzeyde dikkatle izlenen bir devletlerarası ilişki kapsamına sokmuştur.
‘Asrın anlaşması’
Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Kafkaslar bir anda enerji kaynaklarının ve geçiş yollarının denetimi uğrundaki mücadelenin merkezi olmuştur.
Kuşkusuz, Azerbaycan’ın tutumu ve izleyeceği strateji bu mücadelede belirleyici rol oynamıştır. 1994 yılında imzalanmış “Asrın Anlaşması” Azerbaycan’ın temeli merhum Haydar Aliyev tarafından koyulan enerji stratejisinin ilk ve en önemli ayağını oluşturmuştur. Azerbaycan’ın bağımsızlığının ve doğal kaynaklarını kendi milli çıkarları doğrultusunda kullana bilmesinin kanıtı olan bu anlaşma, sıkıntılı bir sürecin de başlangıcı olmuş, üretilecek petrolün geçeceği güzergahın belirlenmesi beraberinde dış baskıları da artırmıştır. Ülke yönetimi için belki de en kolay yol kuzey doğrultusunda mevcut olan petrol boru hattının kullanılması ola bilirdi. Ancak, dönemin Cumhurbaşkanı H.Aliyev zor, fakat doğru olanda karar kılmış, batı doğrultusunda yeni bir hattın – Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının devreye girmesini ülkenin enerji güvenliği açısından daha uygun bulmuştur.
BTC’nin temeli
2002 yılında temeli atılan BTC petrol boru hattı, 28 Mayıs 2008 tarihinde ilk Azerbaycan petrolünün Ceyhan limanına varmasıyla meyvelerini vermeye başlamıştır. Belirtmek gerekir ki, 28 Mayıs tarihi aynı zamanda 1918 yılında Doğu’da ilk demokratik cumhuriyetin, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğu tarihtir. Bu tarihlerin üst üste düşmesi taşıdığı sembolik anlamın yanı sıra, BTC-nin Azerbaycan’ın bağımsızlığına olan katkısını ifade etmesi açısından önemlidir.
Bir zamanlar hayal olarak değerlendirilen BTC projesi artık gerçekti ve sırada aynı derecede önemli ikinci bir proje daha vardı: Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı projesi. BTE – bir ölçüde BTC-nin gölgesinde kaldığından ilk zamanlar stratejik önemi pek anlaşılmamıştır. Fakat son yıllarda yaşanan gelişmeler ışığında enerji güvenliğinin ulusal güvenlik açısından öneminin çok daha iyi anlaşılması ile BTE hattı da değerini kanıtlamıştır.
Bugün itibariyle Gürcistan ve Türkiye’ye doğalgaz sevkiyatını mümkün kılan BTE hattı ile yakın gelecekte Avrupa ülkelerine de gaz naklinin gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Bu hat, bugün üzerinde tartışmaların halen devam ettiği Nabucco, ITGI ve TAP gibi doğalgaz boru hattı projelerinin vazgeçilmez ayağını oluşturmaktadır. Bu projelerin her biri gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin enerji güvenliğine katkıda bulunmasının yanı sıra, Türkiye’yi bölgenin en önemli enerji geçiş güzergahı kılarak, stratejik önemini ve Avrupa için vazgeçilmezliğini en güçlü şekilde ortaya koyacaktır.
Ülkelerimizin sahip olduğu stratejik konumu enerji dışındaki alanlarda da faydalı işbirliği imkanları doğurmuştur. Bunlardan en önemlisi yapımı henüz devam etmekte olan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı (BTK) projesidir. Bölgede ulaştırma alanında şu ana kadar gerçekleştirilecek en önemli proje olan BTK projesi de BTC ve BTE gibi uluslararası önem taşımaktadır.
Şöyle ki, bu hat Trans-Avrupa ve Trans-Asya ana demiryolu hatlarını birleştirerek, Azerbaycanı Türkiye üzerinden demiryolu ile Avrupaya bağlayacağı gibi, Türkiye’yi de Azerbaycan üzerinden
Orta Asya ve Çin’e kadar uzanan geniş bir coğrafyaya doğrudan bağlama imkanı sunacaktır.
Ekonomik açıdan en uygun, güvenli, zaman ve mesafe açısından en kısa olan bu proje Tarihi İpek Yolunun yeniden canlandırılması çabalarına da en büyük katkıyı yapacaktır.
Genel değerlendirme
Genel bir değerlendirmeyle, yukarıda sözünü ettiğimiz projeler bölgede dengeleri yeniden belirleyerek Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye stratejik ekseninin oluşmasını sağlamış, geçtiği ülkelerin rolü ve önemini artırmış, katılımcı ülkeler arasındaki işbirliği ilişkilerini güçlendirmiş, ülke ekonomilerinin kalkınmasına ivme kazandırmış, enerji nakil hatlarının çeşitlenmesi ve böylece dışa bağımlılığın azaltılması yolunda en önemli adım olmuş, ülkelerimizin Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanması açısından arz ettiği önemi ortaya koymuş ve gelecek yeni projeler için cesaretlendirici rol oynamıştır.
Engin ufku, azmi ve liderlik vasıflarıyla her üç projede doğrudan katkıları olan merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i ebediyete intikalinin 7. yılında bir daha saygıyla anıyoruz.
Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ekonomi ve ticaret ataşesi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.