Anibal GÜLEROĞLU

Sekiz ayda 143 kadının erkek zorbalığına kurban gittiği ülkemizde, kadına yönelik şiddeti ve baskıyı konu alan diziler birbiri ardına ekranlarda boy göstermekte.

Her geçen gün yeni bir olayla gelişen kadın kıyımı, kimilerine göre ‘medyanın ortaya çıkartmasıyla bu denli konuşulur’ görülse de, toplumsal gelişme açısından oldukça önemli bir konu. Hal böyleyken, dizicilerin bunu işleyen yapımlara yoğunlaşmalarını yadırgamamak ve eften püften ayrıntılarla kınamamak gerek.

Baba veya koca zulmüne maruz kalan kadınların yaşadıkları zorlukları resmeden bu yapımlar, Türk aile yapısının ‘kara yüzü’nün yansımaları! Bu ayıbı kapalı kapılar ardından çıkartıp gündeme taşıyanlardan ve alkışı hak edenlerden biri de, TNT kanalında başlayan ‘Bir Kadın Tanıdım’.

Bizde adettendir, gizli kalanı açığa çıkartanı ‘günah keçisi’ ilan edip yüklenmek! Olmadı ‘hakaret’ etiketiyle taşlamak… Bunu yapma aczi, gerçeklere ışık tutan her yapım için hemen devreye sokulur. Her şehirde ve her meslekte ‘iyi’ kadar, ‘kötü’nün de var olabileceğini; yanlış ve zarar verici olaylara ‘hemşerilik’ veya ‘yandaşlık’ gözlüğüyle bakmanın faydadan çok zarar getireceğini nedense anlaşılmak istenmez. Tıpkı ‘Muhteşem Yüzyıl’da ve benzerlerinde olduğu gibi, seyretmeyenden tutun da seyredip anlamak istemeyenine kadar herkes ‘katli vaciptir’ nidalarıyla dökülür ortalığa. Amaç, üzüm yemek midir yoksa bağcıyı dövüp bağı denetim altında tutmak mı? Bilinmez. Şimdi sıradaki kurban, ‘Bir Kadın Tanıdım’!

Neymiş efendim, Kars’taki insanlar aşağılanıyormuş… Kars’taki güvenlik güçleri basiretsiz; tren görevlisi rüşvetçi gösteriliyormuş… Bu ithamlara bakıp, ‘Hangi çağda yaşıyoruz’ acaba diye düşünmemek mümkün değil. Bu olaylar sadece Kars’a mı mahsus? Ya da dizinin konusu Kars’ta geçiyor diye tüm Karslılar töhmet altına mı sokuluyor? Yapmayın lütfen. O zaman bir film veya dizi hangi şehirde geçiyorsa ve olumsuz yönler ortaya koyuyorsa, adı geçen şehirler ve yapımlardaki meslek grupları ayaklansın! Bu yaklaşıma, kargalar dahi güler.

Halen kargaları güldürmekte direnenlere soruyorum… Ülkemizde kaç erkek, ‘erkekliğine toz kondurmamak’ için karısını harcamıştır? Kaç yiğit(!) adam karısını, kızını zorla başka erkeklere hatta akrabalarına pazarlamıştır? Çocuk yaştaki kızların parayla satılması acaba başka gezegende mi gerçekleşmektedir? Kızların okutulmasının sakıncalı bulunduğu, kocası ölen kadının yabancıya gitmemesi için erkek kardeşe nikâhlandığı topraklar ülkemizde yer almamakta mıdır? Kaç kadın töre uğruna, kendi babası-abisi tarafından hunharca katledilmiştir ve dahi edilmektedir? Buyurun cevap verin.

‘Kars neden seçildi’ denmekte… Başka illerle ilgili töre filmleri hiç mi yok? Kaldı ki, bir başka il seçilse yine aynı sorun yaratılmayacak mıydı? Bu kısır düşünce tarzını geçip, topyekûn sorunu sahiplenmenin ve çare bulmanın; din, yöre, töre gibi sığınma kapılarını bırakmanın zamanıdır. Elbette ki, hiçbir din bu tür rezilliğe geçit vermez! Bu pisliği yapanlar insanlardır. Öyleyse bir erkeğin karısını arkadaşına peşkeş çekmesi neden dinle bağdaştırılıyor? Polisin Bahar’ı bir çırpıda yakalayamayışına ve İstanbul’a kadar gelişine takılanlara da şunu söylemek isterim. Her olayda (dünyanın neresinde olursa olsun) suçlular şıp diye yakalanıyor mu? Eğer öyleyse, nice faili meçhule ne buyurmalı?

Şehir vs. mefhumlarına takılmadan, Pana Film yapımcılığındaki ‘Bir Kadın Tanıdım’ dizisine söylenecek tek söz, günümüzde hala kanayan bir yaraya parmak bastıkları için BRAVO olmalıdır! Murat Düzgünoğlu'nun yönettiği, Seda Altaylı Turgutlu, Gizem Özgül'ün kaleme aldığı ‘Bir Kadın Tanıdım’, Ekin Türkmen, Ertan Saban, Savaş Özdemir, Neslihan Yeldan, Nergis Çorakçı, Deniz Sipahi ve Suat Ergin’in oyunculuğunda TNT’de izlenmeyi fazlasıyla hak ediyor… İnsanlarımızsa, umacı baskılarla yıldırma politikalarına son verilmesini!