Çevre konusunda son derece duyarlı olan ve yanından ayırmadığı fotoğraf makinesiyle çevre kirliliğini kamuoyunun gözleri önüne seren Dr. Bahattin Şeker, son günlerde kent merkezinde, kenar mahallelerde ve Kars çayındaki kirliliği fotoğrafladı.

Geçtiğimiz hafta da Kars’taki engelli aileleriyle Göle Yolu üzerindeki Aygır Gölü’ne giden engellilerin piknik dönüşü tek bir çöp bile bırakmamalarının kendisini duygulandırdığını söyledi.

Dr. Bahattin Şeker, tüm uyarılara rağmen çevreye gelişi güzel çöp atılmasını içine sindiremediğini vurgulayarak, “Çevreyle ve çöple ilgili daha önce söylediğim şeyleri tekrar etmek istemiyorum. Biraz ağır konuşacağım ama sözüm kesinlikle çevreyi kirletenlere değil! Ama öncelikle burada utancımı dile getirmek istiyorum: Çevrenin kirletilmesinden ve çevre için yapılmayanlardan utanıyorum ama yaptıklarından utanmayanlar var! Gördüklerim karşısında üzülüyorum ama görmeyenler var!. “Böyle yapmayın lütfen etrafı kirli bırakıp gitmeyin poşetleri ve pet şişeleri doğaya atmayın” diyorum “sana ne!” diyenler var!. “Kars çayı ve etrafı için bir şeyler yapılsın” diyorum “herhangi bir projemiz yok” diyenler var! Benim dedem Allah-u Ekber dağlarında ismi geçmeyen şehitlerden birisi. Ondan utanıyorum! Çünkü o canı pahasına Kars için mücadele etti ama ben zevki için Kars’a kıyanlara bir şeyler anlatamıyorum!. Bu toprakların asıl sahibi olan çocuklarımızdan, onlara çevre duyarlılığı aşılayamayan anne babalardan, imamlardan, öğretmenlerden ve herkesten utanıyorum!” dedi.

Dolunay Derneği Başkan yardımcısı Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın 2 yıl önce ötenazi istediğini de hatırlatan Dr. Bahattin Şeker, “Faruk kardeşimde bunun için ötenazi istemişti. “Kars ölüyor ben de ölmek istiyorum, utanıyorum! Bu utançla yaşamak istemiyorum” demişti. Ama kimse anlamadı, ama anlamak istedikleri gibi anlam çıkardılar: “Bir engelli ötenazi istiyor hepsi bu!” dediler. Şimdi gören körlere, duyan sağırlara, eli ayağı tutan ama yerden bir çöp ya da bir pet şişe dahi alıp çöp bidonuna atamayacak kadar zihinsel engellilere soruyorum: Siz Allah’tan korkmuyor musunuz? Utanmıyor musunuz? Vicdanınız sızlamıyor mu? Peygamberimiz diyor ki, “Kıyametin koptuğunu da görsen elindeki fidanı toprağa dikmeyi bırakma!” Eğer müslümansanız bunu yapmazsınız! Bırakın müslümanı gidin bakın Avrupa’ya her taraf yemyeşil! Adamlar evlerinin en üst katlarını bile bahçe gibi yapmışlar yeşille donatmışlar ama siz elinizdeki, ayağınızın altında size hizmet eden toprağı bile kirletmekten utanmıyorsunuz. Zor mu yahu piknikteki çöpünüzü bir poşete doldurup şehre kadar götürüp bir bidona atmak. Çevreyi kirletmekten çekinmiyorsunuz ama arabanız kokar değil mi! Pislenir değil mi!  Yada oraya 3-5 bidon koyup da 3 günde bir toplamak çok maliyetli bir iş mi? Ne diyeyim ki! Bir şeyler söyleyince herkes bir tarafa çekiyor “yok onu niye eleştiriyorsun”, “yok bunu niye yazıyorsun” diyorlar. Ama ben yine de söyleyeceğim taa ki bu şehir çöpten ve etrafı kirletme alışkanlığından arınıncaya kadar. Çünkü benim halk aşığım, hem de milletin diliyle kör olan aşığım ama kalp gözü açık aşığım Aşık Veysel “Benim sadık yarim kara topraktır!” diyor.” şeklinde üzüntüsünü dile getirdi.

Şeker daha sonra şunları söyledi:

“Ama olsun atın siz! Elinize ne geçtiyse piknik alanlarına, sokağa, caddeye ve hatta evinizin içine bile atın! Niye mi çünkü temiz düşünceli ve temiz ruhlu insanlar değilsiniz de ondan! Zihinsel engellisiniz de ondan! Görme engellisiniz de ondan! Siz! Çevreyi kirletenler! Kars’a layık değilsiniz ve sizlerden utanıyorum! Siz masum insanların temiz bir çevrede yaşama hakkını ihlal ediyorsunuz. Bu yüzden size ve yaptıklarınıza karşı Çevre ve Orman Müdürlüğünü, Belediye Başkanlığını, Valiliği ve benim de üyesi olduğum İl İnsan Hakları Kurulunu bu hususta harekete geçmeye davet ediyorum! Çevre hakkı insan hakkıdır! Lütfen gereğini yapın!”