Kars Ardahan Bölge Barosu Başkanı Av. İbrahim Baştimar, “Gönüllerde insan sevgisi oldukça dünyanın barış cenneti olacağına inandığımızdan ötürü, yolu barış ve kardeşlikten geçen herkesle bir gün mutlaka bir yerlerde buluşacağımıza inandığımızdan ötürü başlatılan çözüm sürecini destekliyoruz” dedi.

“Bir kısım iyileştirmelere halen çözümlememiş mesleki çözümlerimizi vardır. Ancak bunlar içerisinde en önemlisi “”kalite ve” liyakat” sorunudur.” diyen Baştimar, “Günümüzde gelinen noktada 100’ü aşan hukuk fakülteleri nedeniyle mesleğimiz hızla değer ve itibar kaybetmektedir. Bu yüzden mesleğe kalite kazandırmak için avukatlığa kabule sınav şartı getirilmelidir. Esasen dünyanın hemen her ülkesinde avukatlığa kabul sınavla yapılmaktadır. Bu yüzden Avukatlık Yasa Tasarısının tamamının veya mesleğe alınmanın sınavla yapılmasına ilişkin tek maddelik değişiklik teklifinin bir an önce yasalaşmasının Yüce meclisten 78 baro olarak talep ettik.” şeklinde konuştu.

Baştimar daha sonra, “27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü; İstiklal Mahkemeleri Yassıada, Sıkıyönetim, Devlet Güvenliği Mahkemeleri ile bu dönemlerde çıkarılan birçok kanun ve kararnameleri ile Türkiye’nin geçen yüzyıldan devir aldığı “hukukla olan imtihanı” devam etmektedir. Hukukla olan imtihanını geçip geçmeyeceği hususu Türkiye’nin geleceğin dünyasında ki yeriyle son derece ilgilidir. Bunun en önemli ve ilk adımı da Türkiye’nin, yeni bir anayasa olan ihtiyacıdır. Çünkü özürlü doğan 1982 Anayasası yürürlükte kaldığı sürece tartışma rejim içinde kalmamış, hep rejim üzerinde olmuştur. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İmza attığı için değil veya kimi batılı ülkeleri memnun etmek için de değil, kendi halkı için, kendi halkına bugün dünyanın geldiği yerde ki hak ve özgürlükleri sağlamak için, kaldırılması ya da temelinden değiştirilmesi konusunda toplum söz birliği ettiği için; hem demokratik hem de hepimizin ortak ürünü olacak anayasayı bir an önce hazırlamasını barolar olarak umutla bekliyoruz.” dedi.

Baştimar konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ülkemizin anayasa reformu kadar önemli olan bir diğer beklentisi de artık hukuk devletinden, hukukun üstünlüğüne geçmiş bir devlet beklentisidir. Hukukun üstünlüğünü gerçekleştiren bir düzende, yasama, yürütme ve yargı, hukuka bağlı olmak durumundadır. Değerli Hukukçu Sayın Sami Selçuk’un ifadesiyle; Hukukun üstünlüğüne yaslanan bir devlette, hiç kimse hukukun ne üstündedir nede altındadır, yalnızca üstündedir. Hukukun üstünlüğüne dayanan bir demokraside hukuku uygulayacak, hukuk adına, hukukun her olayda ne dediğini söyleyecek tek güç bağımsız yargıdır. Yargının bağımsız olduğu yerde, yasaları yasama organları yapar, ama hukuku yargıçlar yapar. Martin L. King, “Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk: Kardeşçe yaşamayı.”diyor. Günümüz Türkiye’sine denk gelen bir söz. Azalttığımız insan sevgisini yeniden gönüllere koymalıyız. Çünkü gönüllerde insan sevgisi oldukça dünyanın barış cenneti olacağına inandığımızdan ötürü, yolu barış ve kardeşlikten geçen herkesle bir gün mutlaka bir yerlerde buluşacağımıza inandığımızdan ötürü başlatılan çözüm sürecini destekliyoruz.”