Dünya Çevre Günü
5 Haziran Dünya Çevre Günü Teması “Hayatın Devamı İçin Yabana Dönüş” Olarak Belirlendi
Dünya’da her sene 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü bu sene herkesi risk altındaki türlerin farkında olmaya ve gelecek nesillerin korunması için harekete geçmeye çağırıyor. Uzun vadede yok olan bir çok yerel türün, küresel ekosistem çöküşlerinin de başlangıcı olacağına ve bu kapsamda tehdit altındaki yerel türlerin korunmasının önemine vurgu yapan KuzeyDoğa Derneği; Dünya Çevre Günü kapsamında kim olursanız olun, bugün kazanacağınız farkındalığın uzun vadede fark yaratmak için çok önemli bir adım olduğunun altını çiziyor.
Vahşi hayatı tehdit eden yasadışı ticaret devamlı gelişirken, dünyanın kıymetli biyoçeşitlilik rezervleri can çekişiyor. Her gün bir çok tür dünya üzerinden siliniyor, bizlere ve çocuklarımıza ait dünya doğal mirası ellerimizden kayıp gidiyor. Yaban hayat katliamı ve kaçakçılığı, organize suç örgütlerini finanse ediyor, yolsuzluklar artıyor ve dünya genelinde bu gidişat özellikle belli coğrafyalarda insanların da can güvenliği tehdit eder bir hal alıyor.
Yaban hayat tüccarları bugün filleri, gergedanları, kaplanları, gorilleri ve deniz kaplumbağalarını hedef almış durumda. 2011 senesinde Vietnam’da alt tür olan bir Java gergedanı cinsinin, Kamerun’da ise siyah gergedanların soyu tükendi. Goriller ise Gambia, Burkina, Faso, Benin ve Togo yabanından tamamen silindi. Tehdit altındaki daha az bilinen türler ise boynuzgagalar, pangolinler, yabani orkide ve gül ağacı gibi kereste ormanları. Ülkemizde de yüzlerce türün; özellikle bitki, böcek, balık, kuş, sürüngen ve memeli türlerinin, yaban hayatı kaçakçılığı nedeniyle soyu tehdit altında.
Bu yok oluş devam ederken, devletler kanun dışı ticaretin önüne geçmek için büyük çaba sarf ediyor. Çeşitli farkındalık kampanyaları yürütülüyor, yaptırım gücü daha yüksel yasalar meclislerden geçiriliyor, kırsalda yaşayan insanlara ve bu bölgelerde görevli olan kanun uygulayıcılara yapılan yatırımlar arttırılıyor. Tüm bu çaba zaman içerisinde etkisini gösterse de maalesef hala çok büyük sayıda tür risk altında ve nesillerin devamlılığı için her birimizin üzerine “Çevre Elçileri” olarak düşen büyük görevler var.
Daha çok insan yasadışı yaban hayat ticaretinin doğaya ve hayatlarımıza olan etkisini duymak ve anlamak zorunda. Bir kısmımız davranış ve alışkanlıklarını, yasadışı yaban hayat ticareti üzerindeki talebi düşürecek şekilde değiştirmek zorunda. Hükümetler daha fazla ve daha sık farkındalık kampanyaları yürütmeli ve uluslarası örgütler bu konuda daha ciddi yaptırımlar içerek politikalar izlemeli.
Biyoçeşitlilik hayatın temeli ve biyoçeşitliliğin korunması ekosistemlerin, dolayısıyla insan hayatının devamı için azami önem taşıyor. 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü kapsamında ODTÜ'de konuşan KuzeyDoğa Derneği Başkanı, ekolog, ornitolog ve doğa koruma bilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu konuyla ilgili şunları söyledi:
“Dünyada, kuş türlerinin %13.2’sinin soyu tehlike altında, %9.3’ünün ise soyu tehlikeye girmek üzere. %1.6’sinin soyu ise son 500 yılda tükenmiş ya da tükendiği düşünülüyor. Yani kuş türlerinin neredeyse dörtte birinin nesli tükenmiş ya da tükenmek üzere. Bu rakamlar, diğer canlılar için daha da yüksek. Ülkemizde ise değerlendirilmesi yapılmış 1707 hayvan türü içinde dördünün soyu küresel çapta tükenmiş. 275’inin soyu küresel çapta tehlikede, 100 türün soyu tehlikeye açık, 126 tür ile ilgili ise yeterli bilgiye sahip değiliz. Fakat en kötüsü, onbinlerce hayvan turunun durumları ile ilgili bilgi yok. Bu, özellikle de böcekler ve diğer omurgasız canlılar için geçerli. Ülkemizdeki 10,000 kadar bitki türünün sadece 558’inin durumu küresel çapta değerlendirilmiş. Bunların 103’ünün soyu küresel çapta tehlikede, 20 tür ise tehlikeye yakındır. Yani bugün ülkemizdeki bitki ve hayvan türlerinin %95’inden fazlasının soyunun tehlikede olup olmadığını bilmiyoruz."
"Doğal alanların yok olması, doğadan kaçak olarak canlı toplanması, kaçak avcılık, kirlilik ve diğer sebeplerden dolayı soyu tehlikede olan türlerin sayısı sürekli artıyor. Örneğin 2005 yılında keşfettiğimiz ve araştırmalarımız sonucu Doğu Anadolu’nun en zengin kuş cenneti olduğunu belirlediğimiz Kars-Iğdır sınırındaki Aras Nehri Kuş Cenneti, küresel çapta tehlikede olan düzinelerce türe ev sahipliği yapmasına rağmen Tuzluca Baraji projesi nedeni ile yok olma tehditi altında. Bilimsel araştırmalarımızla, alanda soyu küresel çapta tehlikede olan 4 sürüngen, 3 memeli ve 8 kus türü tespit ettik. Aras Nehri Kuş Cenneti çevresinde tespit ettiğimiz ve alanda olduğunu düşündüğümüz soyu tehlikede olan dokuz, tehlikeye girmek üzere olan yedi diğer türle birlikte, küresel çapta soyu tehlikede veya tehlikeye girmek üzere olan toplam 50 tür söz konusu. Bugüne kadar alanda 264 kuş, 66 memeli, 43 sürüngen ve kurbağa türü tespit edildi."
"Türkiye’deki 802 omurgalı kara hayvan türünün 433’ü, yani %54’u Aras Nehri Kuşs Cenneti’nde veya çevresinde yaşıyor. Bu kadar canlı türü barındırarak 4 Ramsar sulak alan kriterini karşılayan bölge ile ilgili temennimiz; Orman Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından “Tabiatı Koruma Alanı olmaya layıktır” kararı verilen Kars - Iğdır Aras Nehri Kuş Cenneti’nin, korunarak bilimsel araştırma ve eko-turizm merkezi haline getirilmesi. Ülkemizde bu ve benzeri kararların zamanında alınmaması sonucu Türkiye,
Yale Universitesi'nin 2016 senesinde açıkladığı Çevre Performans Endeksi "Biyoçesitlilik ve Doğal Alanların Koruması" kategorisinde 180 ülke arasında 177. sırada yer alıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.