1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Engelli Yaşamı
Engelli Yaşamı

Engelli Yaşamı

Kars Dolunay Derneği Başkan yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası nedeniyle bir açıklama yaptı.

A+A-

Ocak, “Sözlerime hepinizin birer engelli adayısınız diyerek başlamak istiyorum. Zaman ve şartların sizlere neler sunacağı, hangi konuma koyacağı belli olmuyor. Yaşamınızı sürdürdüğünüz şu yeryüzü üzerinde önünüze her türlü engel çıkabiliyor. Beklemediğimiz bir anda, bir engelle karşılaşabiliyorsunuz. Düşünce engelinden bahsetmek istemiyorum. Ama nedense anlatacaklarım hep düşünce engeliyle bağlantı kuruyor. Kimi insanlar, ya doğuştan ya da sonradan bir hastalık veya kaza ile engelli olabilir, sakat kalabilirler. Savaş, doğal afetler, trafik ve iş kazaları da insanların sakatlanmalarına neden olabilmektedir. Engelliler de sağlıklı insanlar gibi içinde yaşadığımız toplumun birer parçasıdırlar. Onların da insan olmaktan gelen görev, sorumlulukları, yaşama, çalışma gibi hakları vardır. Sakatlık ve engelli insanların problemlerine dikkati çekmek, bu konuda insanları bilinçlendirmek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü 1966 yılında bir toplantı yaparak 10-16 Mayıs tarihlerinin Engelliler Haftası olarak değerlendirilmesini kararlaştırdı. Bu nedenle 10 Mayıs günü Engelliler Haftası’nın açılışı yapılır. 11 Mayıs Görmeyenler Günü, 12 Mayıs İşitme ve Konuşma Engellileri Günü, 13 Mayıs Ortopedik Engellileri Günü, 14 Mayıs Zeka ve Ruhsal Engellileri Günü, 15 Mayıs Güçsüz Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü olarak değerlendirilir. 16 Mayıs günü ise Engelliler Haftası’nın genel değerlendirmesi yapılır. Bu hafta boyunca Engellilerin sorunları tartışılır ayrıca Anayasamız: “Devlet engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına uyumlarını sağlayıcı önlemler alır.” diyerek, engelli vatandaşlarımızın hayatını güvence altına almıştır. Bu konuda yasal düzenlemeler ortaya koymuştur.” dedi.

 

Ocak, toplumumuzda ve dünyada birçok engelli olduğuna da dikkat çekerek, “Bunların içerisinde bazıları yaşama katılmış, ya da katılmaları için yardım sağlanıyor. Bazıları da, yaşamdan ve yaşama hakkından tamamıyla soyutlanmış bir durumda, evlerinde her türlü teknolojiden ve yaşam hakkından yoksun bir şekilde, yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Engellilerin yaşadıkları hayatı ve dünyayı anlamak için, şöyle bir gözlerinizi kapayın ve düşünün. Muhakkak bunun sonucunda yüreğinizde bir cevap olacaktır. Gerçi anlatmakla görerek yaşamak arasındaki farkı, yaşayarak anlamak gerekir. Engellilerin bu hayatta yaşadıkları sıkıntıları anlamak için, bir engelli yakını ya da engelli olmak gerekmemeli aslında. Şöyle; bir günü kendinize ayırın. Örneğin; tekerlekli sandalyeye bağımlı olan bir engellinin karşılaşabileceği, birçok sorun sayabilirim sizlere.” diye konuştu.

Ocak, şunları söyledi:

 

“Engellilerin hayata, yaşama katılmaları açısından, dış çevreden başlamam gerekirse; Eğer bir apartman dairesinde yüksek katlardan birinde oturuyorsanız merdivenlerden aşağıya inebilmek için başkalarına muhtaçsınızdır. Zar zor bin bir güçlükle inersiniz merdivenlerden... Bir de anlamadığım şu nokta var ki yeni yapılan bazı binalarda asansör var ama asansöre ulaşmak için ya merdiven engelini aşmak gerek, bu engeli aşmış olsan bile asansöre tekerlekli sandalyenle girebileceğin kadar geniş olmamaktadır. Ya da, bayır aşağı inip çıkmak gereken bir sokak ya da caddede oturuyorsan düşünün halimizi. Sonra eğer tekerlekli sandalyen akülü değilse başlar ilk kırgınlıkların ve yorgunlukların. Kendi kendine tekerlekli sandalyeni itebiliyorsan, bir zaman sonra gücün tükenecek ve yoluna dinlenerek tekrar devam edeceksin. Bir yardımcın varsa, bir nebze olsun kolların yorulmaz. Yol boyunca kaldırımlardaki çıkıntılar ve çöküntüler canını acıtır her seferinde. Hele birde yağmur sularının akması için konulan mazgallara, sandalyenin tekerlekleri girerse değmeyin çilesine. Herhangi bir kaldırıma istediğin yerden veya başka bir yerden çıkamazsın. Yani, yaya kaldırımları bizlerin dostu değildir. Birçok sokak, cadde, hastane, arkadaşının evi, cafe, otobüsler, okullar, dolmuşlar, tren istasyonları ve daha birçok şey bizlerin dostları değildir. Tıpkı merdivenler gibi. Çarşıda, alış veriş anında tuvalet ihtiyacımız gelse, ne yapacağımızı düşünen yok ki? Kimin umurundaki. Sosyal faaliyetler çoğumuzun yaşantısında yoktur. Olsa bile ne kadar yeterlidir ki. Üstelik tekerlekli sandalyedeki engelli yaşamak için mücadele ederken onu, merdivenlerden çıkıp inerken veya yollarda gidip gelirken, kaba bir tabir olacak ama gerçek bu, canını çıkartmışsınızdır zaten engellinin.”

 

Ocak, açıklamasını şöyle sürdürdü:

 

“Bir okula gitsek bile, asansörü veya engellileri düşünmeden yapılmış olan okullarda okulun içine girsek bile sınıflarımıza çıkamayız ama doktorumuzdan teşekkür belgesi getirerek sınıfı alt kata indirte biliriz, veya her şeyi göze alarak sınıfımıza ulaşmak için merdiven engelini aşmaya cesaret etsek bile arkadaşlarımız tarafından itilip kakılır durumu öğretmenlerimize iletsek bile azar işiten biz oluruz. Hastaneler veya sağlık ocaklarında asansör belki vardır ama onlara da sağlıklı engelliler, engelli kişiyi ve hasta kişiyi gördükleri halde, öncelik kendilerinmiş gibi binmek isterler asansöre. Üstelik hastaymış, engelliymiş fark etmez iterek binmek isterler. Aslında bu anlattıklarım devede kulak kalır misali. Belki sizlerde çoğuna şahit olmuşsunuzdur. Her engellinin aynı imkan ve aynı yaşamı olmuyor. Yaşam standartları iyi olanlar, bir nebzede olsa, hayata tutunmaya çalışıyorlar. Ama yaşam standardı iyi olmayan bir engelli, engelinde de engeliyle karşılaşıyor. Böylece, bedensel engeline duygu engeli de ekleniyor. Yol boyunca giderken birçok meraklı bakış belki canını acıtıyor düşünemiyorsunuz değil mi. Hepiniz unutuyorsunuz, yarının neler getireceğini. Bundan bir haber yaşıyorsunuz. Bu güzel yaşanası yeryüzünde, özelliklede Karsta engellileri neden daha bir engelli konumuna düşürüyorsunuz. Oysa zaman akıp geçiyor. Geriye dönüp baktığınızda ise elinizde ne kalıyor. Lütfen engellilerimize birer engel daha koymayın. Ve yaşamlarımızı sürdürmek için hayatımızdaki engelleri kaldıralım çünkü “Özürlüler Kanunu ile mevcut tüm umumi yerler ve resmî yapılar, sokaklar, kaldırımlar, yaya geçitleri ve toplu taşıma araçlarının 2012’ye kadar engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesi için karar alınmıştır. 2012 yılından sonra birçok kamu kurum ve kuruluşlarına, maddi ve manevi tazminat davaları açmaya hakkımız var ve her engelli kardeşimiz ve engelli ailesi bu davaları açmayı insani bir görev olarak üstleneceklerdir.Engellilere bizlere her türlü hakkın verilmesini bekliyoruz. Belediyeler, valilikler ve kaymakamlıklar kamu binalarını engellilerin kullanımına uygun hale getirmek için görevlerinde bunlara öncelik vermelerini bekliyoruz. Biz engellilerin bütün sosyal alanlara, bütün parklara, bütün okullara girmek istiyoruz. Kısaca Toplumla yaşamak ama durumumuzdan dolayı ayrımcılığa maruz kalmak istemiyoruz:”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.