Güven’in 10 yıllık cezaevi yaşamının sonrasındaki anılarını kaleme aldığı kitap, ‘Adalar Adalılar’ kitabının devamı olarak yayın hayatına başladı.

Güven, kitabında cezaevinden çıktıktan sonra yaşadıklarını ve Türkiye’nin yakın tarihinde şahit olduğu olayları anlatmaya çalışmış. Kendisinin de dediği gibi; “Mamak’tan Mekke’ye’ bir bakıma bireysel problem ağları, siyaset ve toplum etkileşimi neticesinde oluşan ve uzlaşmazlıklar hesaba katıldığında Türk toplumunu ilgilendiren bir boyut kazanacak.”

Kitabının ön kapağında ‘Ne yaparlarsa yapsınlar, insan ruhunda bir gülün filizlendiğine engel olamayacaklar’ şeklinde işkencecileri işaret eden nefret dolu ifade dikkat çekiyor.

Sol görüşlü bir tutuklu olarak bulunduğu Mamak Askeri Cezaevinin, 12 Eylül darbesinin ardından, her türlü işkencenin ve zulmün merkezi konumunda olduğunu hatırlatan Güven, insanlara her türlü işkence hakkını kendinde gören işkencecilerin, tutukluların ruhlarına da sahip olabileceklerini düşündüklerine vurgu yapmış.

Dünyada ve Türkiye’de her türden işkence ve zulmün, insan ruhunu teslim almaya yönelik olduğunun da altını çizen Güven kitabın ön sözünde; “Bu gül, yaşam enerjisini Allah’ın hidayetinden alıyordu ve oradan doğmuştu. 12 Eylül cezaevi karanlığından, işkence ve insan onurunu aşağılayıcı her türlü hakaretten muhafaza eden, bu iğrençlikle bir hikmet çerçevesinde gönül gözüyle bakan ruh da buradan esinleniyordu. Teslim alınması imkansız bir ruh. Ve o ruhun işkence gayyasını Medrese-i Yusufiye’ye değiştirip, dönüştürdüğü bir hal içinde insan… Gün gelir Mekke’de Kabe-i Muazzama ile buluşmak nasip olur. Mamak’ta ki halimizden memnun olanlar, Mekke’de bulunmamızdan rahatsız olurlar. Hakkımda atıp tutarlar. Mamak’tan Mekke’ye olan yolculuğu hikmeti de burada yatar” diyor.

Kitabın arka kapağında ise; “Daha önce "Adalar Adalılar isimli kitabımda genç yaşlarda içinde yer aldığım sol siyasal görüş çevresinde yaşadıklarımı, zamana ilişkin düşünce ve tenkitlerimi, 12 Eylül öncesi ve sonrası özellikle Ulucanlar, Mamak ve Afyon cezaevlerinde yaşananları anlatmaya çalıştım. Afyon cezaevinde bilhassa düşünce ve inanç boyutunda İslam ile tanışıp özgürlüğüme kavuşma serüvenimi okurla paylaşmak istedim. Mamak'tan Mekke'ye isimli bu kitap ise dostların ve okurların tavsiyesi üzerine yakın tarihimizin kısa bir anı-yazısı olarak ortaya çıktı. Eserde cezaevinden sonra RP, FP ve AK Parti'de İslam ve toplum adına verdiğimi düşündüğüm mücadeleyi devrin siyasal tartışmaları etrafında anlatmaya çalıştım. Diğer taraftan 1990 sonrası İslam coğrafyasında Siyonist emperyalist işgal ve zulmü, ümmet ve millet üzerinde oynanan kirli oyunları kendi kişisel evrenimden değerlendirmeye gayret ettim. Söz uçar yazı kalır...” ifadeleri yer alıyor.

Mahmut Esat Güven, cezaevi yıllarından sonraki anılarını siyasi gelişmeler üzerinde kurgulayarak bu güne kadar Türkiye’nin yakın siyasi tarihine ışık tutacak ifadelerle okuyucularına aktarıyor. Okuyucular Güven bu kitabı, “Türkiye’nin Demokrasi ile imtihanı, Devrimci Demokratlar ve İslamafobi, Politikada İslami söylemin dönüşümü, AK Parti’nin kuruluşunun temel dinamikleri, Kars’ta AK Parti’nin kuruluşu, 1 Mart Teskeresi, Vesayet tartışmaları ve OHAL’in kaldırılması, Çözüm Süreci, 40 yıllık ihanet FETÖ ve son Arap Baharı” gibi bölümlerden oluşuyor.