İnsanlık anıtındaki insan kim?
Esfender KORKMAZ
Kars’ın girişinde “Doğunun Uygar Kenti Kars” diye yazar. Bu yazıyı AKP’nin Belediye Başkanı iken, Naif Alibeyoğlu yazdırmış.
Kars’ta yaşayanlar bu yazının anlamını iyi bilir. Kars, Kuzeybatı Kafkas bölgesindedir. 44 yıl Rus işgali altında kalmıştır. Avrupa medeniyetini Moskova üstünden almıştır .
1960 öncesi yıllarda Kars, çoğu alanda batıdan daha medeni idi.
Rusya’ya hayvan ihracatı nedeniyle, hayvancılık ileri düzeyde idi ve Karslının gelir düzeyi Türkiye ortalamasının üstünde idi.
1960’lı yıllarda Rusya ile olan sınır ticareti kesilince ve sonraki yıllarda hükümetler hayvancılığa verdikleri destekleri kısınca, Karslı için zor günler başladı. Bu nedenle 1970’ten sonra yoğun göç verdi.
Kars’la ilgili aşırı spekülasyon yapıldı. Birisi Orhan Pamuk’un Kar romanı...
Romanda olay örgüsü İslâmcı-milliyetçi-solcu ve radikal Kürtçü ideolojiler çerçevesinde yapılmıştır.
Oysaki Kars’ta İslamcı ideoloji hiç olmamıştır. Örneğin o yıllarda Erzurum’da kara çarşaf giyenler vardı; Kars’ta hiç yoktu...
Son 20 senedir, büyük şehirlerde yaşayan Karslıların da sahip çıkması sonucu, Kars yeniden eski gelir düzeyine ulaşmıştır. Ne var ki bu defa da inatla Kars’la uğraşanlar ortaya çıkmıştır.
İnsanlık heykelinin yapılması ve yıkılmasını, birçok yazar- çizer masa başından ön yargılı olarak değerlendirmiştir. İşi magazine dönüştürmüştür. Kimileri Ajda Pekkan’ın heykeli dikilsin demiştir.
İnsanlık anıtını, eski belediye başkanı iyi niyetle yaptırmıştır. Ancak yanlış olmuştur. Naif Alibeyoğlu, “Dışarıda soykırım var deniyor, soykırım anıtları yapıyorlar, biz de buna karşılık bir insanlık anıtı yaptık” diyor.
Bu heykel neden yanlış olmuştur: Ermenistan-Türkiye ilişkilerini, Türkiye’nin ulusal dış politikası içinde değerlendirmek gerekir.
Bu iş hükümetin işidir. Belediyeler, Türkiye’nin milli politikalarına aykırı uygulama yapamaz veya bu politikayı kendi kafalarına göre yorumlayamaz. Aksi halde devlet içinde anarşi ortaya çıkar.
Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde, Türkiye taraftır. Ekonomik ve sosyal ilişkilerimiz açısından taraf olmak zorundayız. Üç nedenle taraf olmak zorundayız.
Birincisi, Azerbaycan’la derin tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik bağlarımız var. Azerbaycan’da ve Türkiye’de halk Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini istiyor.
İkincisi, Karabağ Ermeni işgalindedir. Geçen aylarda, Ermenistan’ın Azerbaycan sınırında, Ağdam şehri Orta Gervend köyünde dayısının evine gitmekte olan 10 yaşındaki Fariz isimli bir çocuk, bir Ermeni askeri tarafından başından vuruldu.
Ermeniler, işgal ettiği bölgeden çekilmedikçe, Türkiye- Ermenistan ilişkileri gelişmez.
Kars, işgal altında kaldığı 44 yıl boyunca, Ruslardan hiç zarar görmemiştir.
Buna karşılık Ermeni çeteleri, atalarımıza her zulmü yapmışlardır. Bunun için her Karslı da Ermeni politikasında devletin yanındadır.
Üçüncüsü, sen ne yaparsan yap Ermenistan için geçerli değil...
Çünkü, Ermenistan Anayasası, Türkiye’den toprak talep ediyor... Türkiye’den gelen barış girişimlerine karşı “önce soykırımı kabul et” diyor. Bu şartlarda, Kars’ta Ermenilere hitap eden bir heykel yaptırmak, Ermenistan’a taviz vermek anlamına gelir. Dış politikada taviz vermek, sorunun çözümünü engeller.
Mamafih, Kars’ta Ermenilere hitap eden heykel, ne Ermenistan’ın soykırım iddiasından vazgeçmesini, ne Türkiye’den toprak talebini bırakmasını, ne işgal ettiği Karabağ’ı boşaltmasını, ne de çocukları öldürmeye son vermesini sağlamıştır.
Kaz, kaşar peyniri veya grevyer peyniri heykelleri, Kars’ın ekonomik değerlerini tanıtacak ve halkın karnının doymasına hizmet edecektir. Karnı tok olanların olaylara bu açıdan bakmalarını öneririm.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.