1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. İsmail Ağabey'e Mektup
İsmail Ağabeye Mektup

İsmail Ağabey'e Mektup

Neşe Doster’in kaleminden…

A+A-

Çalışkan ve duyarlı hemşerimiz Mehmet Ali Karadağ arayıp, “Hocam! İsmail ağabeyi için bir yazı yazar mısınız?” dediğinde her zaman olduğu gibi “baş göz üsde” diye yanıt verdim.

İyi de neresinden başlayacaktım ben bu yazıya, acaba bir mektup mu yazsam diye düşündüm ve ortaya bu açık mektup çıktı.

Aslında tüm hemşerilerimiz gibi kendisini iyi tanıyor, yaptıklarını hep takdirle karşılıyordum. Onunla yolları paylaşmış, tüm açılışlarında nazik davetlerine koşarak gitmiş, aynı masalarda konuşmalar yapmıştık. Kardeşi Hüseyin Aytemiz okul arkadaşım, İsmail ağabeyi rahmetli babamın ve ağabeylerimin yakın dostu idi. Yani çok yönlü bir tanışıklık vardı aramızda, hem kendisiyle hem de ailesiyle. Ayrıca bugüne dek İsmail ağabeyi için birçok yazı yazmıştım, onu memleketimize yaptıkları için kutlamıştım, ona Kars’ı ve Karslıları çok gönendiren adımları ve atılımları için teşekkür etmiştim, ondan her yerde övgüyle ve saygıyla söz etmiştim. Şimdi ne yazmalıyım diye düşünürken İsmail ağabeyiyle ilgili üç anı aklıma geldi paylaşmak istedim.

İlki yıllar öncesine ait bir anım.

Uluslararası bir festival için yine hepimiz Kars’tayız.

Kafkas Üniversitesi’nin konferans salonunda konuşmamız var. Önce İsmail ağabeyi konuşacak, sonra da ben. İsmail ağabeyi her zaman ki nezaketi, centilmenliği ve vefasıyla kürsüye çıkar çıkmaz “Ben konuşmamı erken bitirip, artan dakikalarımı Neşe’ye vereceğim” demez mi? Bu jesti o kadar alkışlandı ki anlatamam! Aslında son derece başarılı bir hatip olan ve katıldığı her toplantının, bulunduğu her masanın, konuştuğu her kürsünün hakkını veren biri olarak bu zarafetinin altında, bir hemşeri duyarlılığının yattığını hepimiz anlamıştık. Sıra bana geldiğinde kürsüye çıkıp, önce ona teşekkür etmiş, sonra da bu borcumu bir gün ödeyeceğime dair ona söz vermiştim! Ben sözümde durmak istiyorum.

İkincisi yine Kars’ ta tanık olduğum ve bugüne kadar açıklamadığım bir sır!

İsmail ağabeyinin Kars’ta yaptırdığı Konservatuarın açılışı için yine memleketimizdeyiz. Değerli hemşerimiz rahmetli Tuncer Güvensoy’un otelindeyiz. Sabah kahvaltıya indiğimde İsmail ağabeyiyi bir grup hemşerimizle birlikte kahvaltı ederken gördüm. Yanlarına gittiğimde biraz mahcup, biraz çekingen, biraz ürkek, daha doğrusu kabahat işlemiş bir çocuk gibi bir şeyleri saklamak istediğini hissettim. Anlamazlıktan gelip, masalarına oturdum, bir baktım ki erkenden kalkıp, Kars’ın çok ünlü olan “Kelle- paça” çorbasından yemiyor mu? Meğer saklamak istediği bu çorba imiş. Çünkü doktoru da, beslenmesine çok özen gösteren eşi Aynur abla da bu çorbayı ona yasaklamışmış. Hani ne derler “körün istediği bir göz, Allah verdi bir çift lens!” misali ben sazı elime almam mı? Ben bunu her yerde anlatacağım demem mi? İsmail ağabeyi bana “Aman Neşe! Aynur yengen duymasın da kim duyarsa duysun” demez mi! Ona o gün söz vermiştim, eşine söylemeyecektim. O gün bugün ben sözümde durdum!

Üçüncüsü İsmail ağabeyiyi çok seven ve yaptıklarını çok takdir eden 9. Cumhurbaşkanımız Sn. Süleyman Demirel’e ait.

Ben ne zaman Ankara’ya gitsem, bir yolunu bulup Demirel’i ziyaret ederim. Hem Kars’a, hem Karslılara özel bir sempatisi olan Demirel’le sohbet eder, günü ve geçmişi değerlendirmeye çalışırım. Bu konuşmalar sırasında söz mutlaka İsmail Aytemiz’e gelir, Demirel onu övdükçe, ben de kendime hemşerilik kontenjanından pay ve payeler çıkarırım. En son gidişimde yine konu İsmail ağabeyiye gelince Sn. Demirel bana, bir gün birlikte gelin uzun uzun konuşalım dedi. Ben de İsmail ağabeyiye bu nazik daveti iletince, o da “mutlaka gidelim” diye söz verdi. Sözünü yerine getirmesini bekliyorum.

Şimdi gelelim borçlarımı ödemeye ve sözlerini hatırlatmaya!

Sevgili İsmail Ağabeyi,

Siz memleketimin soylu ve zarif başına bir taç gibi yakışan eserlerinizle “küçük yerlerden de” “büyük yüreklerin” çıkacağını kanıtladınız.

Yaptıklarınızı müthiş bir memleket sevdası, sınırları zorlayan bir hemşerilik bilinci ve az bulunur bir vefa olarak açıklamamıza olanak sağladınız.

Siz hep size yakışanı yaptınız, hep örnek ve öncü oldunuz.

Bu hastalık size yakışmadı! Çabuk iyileşin, sevdiklerinizin, sevenlerinizin ve işinizin başına dönün.

Ayrıca bana sözünüz var. Birlikte Sn. Demirel’i ziyarete gideceğiz bir!

Size on dakika konuşma borcum var, onu bir toplantıda ödeyeceğim iki!

Son olarak Kars’ta gizli gizli yediğiniz kelle- paça çorbasını Aynur yengeye söylememi istemiyorsanız, çabuk ayağa kalkın. Yoksa ben gelir, söylerim…

Sevgili İsmail ağabeyi,

Demem o ki memleketimin has evladı size göz mü değdi ne!

Başta memleketimiz olan Kars, tüm hemşerilerimiz, biz dostlarınız, yaptırdığınız okullar, spor salonları, konservatuar kollarını açmış sizi bekliyor.

Gözümüzü yollarda koymayın lütfen ve hemen aramıza katılın.

Söz veriyorum, paça çorbası yeseniz de eşinize söylemeyeceğim!

Saygıyla, dostlukla…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.