Kader Değil Cinayet...
Büro Emekçileri Sendikası Kars İl Temsilcisi İnan Ercan : "Maden ölümleri kader değil, cinayettir!" dedi.
Zonguldak’ta yaşanan grizu patlamasına ve yaşamlarını yitiren 30 işçinin ardından yaşananlara dair Büro Emekçileri Sendikası (BES) Kars İl Temsilcisi İnan Ercan bir açıklama yaptı.
Ercan, “Özelleştirmeler sonucu kuralsız çalışma ve artan işsizlik, kapitalizmin kar hırsı işçileri canından etmeye devam ediyor. Daha birkaç ay önce Bursa, Mustafakemalpaşa’da 19 işçinin ölümü, ardından Balıkesir Dursunbey’deki 14 maden işçisini yitirdiğimiz işçi cinayetinin acıları dinmeden, bu defa da Zonguldak’ta yaşanan patlamayla tanık olduk. Tersanelerdeki ölümlerin, Davutpaşa’da yaşanan patlamanın yaralarını sarmayan, sorumlularını cezalandırmayan AKP hükümeti, cinayetleri izlemeye devam ediyor. Sadece madenlerde değil, her alanda can güvenliğinin hiçe sayıldığı, sendikasız ve dayatılan kölelik koşullarında çalışan işçiler adeta ölüme mahkum ediliyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları hiçe sayılıyor. Denetimin yapılmadığı, ya da yapıldı gibi gösterildiği maden ocakları işçilere mezar olmaya devam ediyor. Maden ocaklarının, atölye ve tersanelerin denetimini ve işverenlerin takibini yapmayan hükümet patlamalar olduktan sonra açıklamalar yapmaktadır. Hükümet birkaç bakanını iş cinayetlerinin yaşandığı bölgeye göndererek, ölen işçilere Fatiha okuyarak, ailelerine baş sağlığı dileyerek, sağ kurtulanlara ise geçmiş olsun diyerek görevini savdığını düşünmektedir.” dedi.
Ercan, Zonguldak’ta yaşanan grizu patlamasındaki mantığın da farklı olmadığını belirterek, “Maden ocaklarının ve tüm işyerlerinin denetimlerini sendikalar, mühendis odaları ve işyeri çalışanları ile birlikte yapmak yerine, patronlarla anlaşarak “her şey yolunda” raporu veren Hükümet ve Çalışma Bakanlığı bu kazaların ve ölümlerin sorumlusudur. Bu yaşananları kaza olarak, ya da takdiri ilahi diyerek gösterenler; gerçeği gizlemek, sorumluluktan kaçmak istemektedirler. Bu yaşananlar işçilere köle muamelesi yapan zihniyetin eliyle işlenmiş birer cinayetlerdir. Patlamalardan, göçük ve ‘kazalardan’ sonra bir mühendisi günah keçisi olarak gösterip tutuklamak, ya da göstermelik bir iki soruşturma sürdürmek bu cinayetleri engellemediği gibi, yenilerine davetiye çıkarmaktadır. AKP Hükümetinin dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in yine bir maden cinayetinden sonra “Bunlar maalesef madencilikte ola gelen kazalar. Maalesef, bu madenciliğin tabiatı icabı olabiliyor” dediği akıllardadır.” şeklinde konuştu.
Ercan daha sonra şunları söyledi:
“Patronların her istediğini itiraz etmeden yerine getiren AKP Hükümeti, işçileri kölelik koşullarında çalışmaya mecbur kılarak patronlara arka çıkmaktadır. Cinayet gibi kazaları, kölece çalışmayı ve ölümleri olağan görmeye ve göstermeye çalışıyor. İşçilerin iş güvenliğini, sigorta ve sendikalı çalışma haklarını gasp eden, madenleri özelleştirerek yandaşlarına peşkeş çeken hükümet, madenlerin, atölyelerin, Tersanelerin cinayet alanlarına dönüşmesinin esas sorumlusudur. TEKEL işçilerini kölelik dayatması olan 4-C’ye mahkum eden, işçilerin iş güvenliği ve insanca çalışma koşullarını hiçe sayan AKP Hükümetinin, yaşanan iş cinayetlerinden sonra yaptığı açıklamaların hiçbir inandırıcılığı da bulunmamaktadır. Tüm işçi ve emekçileri maden işçileri ile dayanışmaya çağırıyoruz. İş cinayetlerine karşı sesimizi yükseltelim. Herkese iş, insanca çalışma koşulları için mücadele edelim. AKP hükümeti bilmelidir ki, işçi ve emekçilerin gözü onların üzerindedir. Hükümet tüm olanaklarını seferber ederek göçük altındaki işçilere 4 gün sonra anca ulaşabiliriz dediğinin ertesi günü işçilerin cansız bedenlerine ulaşılıyor. Kaybettiğimiz 30 işçinin sorumluluğu taşeronlaştırma sonucu yaşanan daha çok kar ve iş güvenliğinin hiçe sayıldığı acımasız sömürü sistemi ve onun yürütücüleridir. 78 gün süren şanlı TEKEL direnişinde olduğu gibi birleşirsek ancak kazanırız!”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.