Karagöz: “Beylerbeyi sarayı bu kentin belleğidir, otel yapılamaz!”
Beylerbeyi Sarayı’nın Kars’ın belleği olduğunu ve otel yapılamayacağını savunan Karagöz, Vali Türker Öksüz’e, diğer yetkili ve ilgililer ile kültür insanlarına çağrıda bulundu.
Tacettin DURMUŞ
Araştırmacı Yazar Erkan Karagöz, Kars’ın tarihinde önemli bir yeri olan ve 1828, 1855 ve 1877 savaşlarında mücadelenin merkezinde olan ve Beylerbeyi Sarayı olarak bilinen kadim askeri yapının butik otel olarak yapılarak birilerine verilmesi fikrine tepki gösterdi.
Beylerbeyi Sarayı’nın Kars’ın belleği olduğunu ve otel yapılamayacağını savunan Karagöz, Vali Türker Öksüz’e, diğer yetkili ve ilgililer ile kültür insanlarına çağrıda bulundu.
Karagöz yaptığı çağrıda; “Bu kentin belleği olan acılı ve kanlı geçmişinin izlerini taşıyan ve adeta yüzlerce yıla rağmen bir direniş anıtı gibi ayakta duran bu askeri yapıyı butik otel yapmak isteyenlere, dur deyin. “dedi.
Kars’ın bilinen ve bilinmeyen, sisler arkasında kalan tarihiyle önemli bir merkez olduğunu hatırlatan Erkan Karagöz açıklamasında: “Urartu’dan Bizans’a, Selçuklu ‘ya, Moğol’a, Osmanlı’ya, İranlı’ya Gürcülere, Ruslara kadar bir dolu topluluğa ev sahipliği yapmış bir kent. Genellikle de bütün gelen konuklar çok kötü davranmışlar, hoyrat atlarının nalları altında çiğnenip durmuş. El değiştirmiş sürekli olarak. Ciddi bedeller ödemiş, bu ödediği bedellerin çok küçük bir kısmı karşılığında da bir şeyler kalmış Kars’a.
Bu gün baktığınızda gelmiş geçmiş her uygarlıktan bir şeyler kaldığını görürsünüz. Hanlar, hamamlar, dinsel yapılar, askeri -sivil mimari örnekleri… Bu yapılar Kars’ın bu günkü tarihsel kimliğinin bir parçasıdır artık.
Hacim olarak çok küçük bir alanda yer alan ve bu denli farklı mimari yapıyı barındıran başka bir yer yoktur. Yoktur da, son on- yirmi yılda birileri, bu tarihi yapıları restoran, otel olarak kullanmak üzere denetimsiz bir biçimde birilerine vermeye, alanlar da çevreye, ortama dikkat etmeksizin, imar değişiklikleri ile eklentiler yapmaya, deyim yerindeyse kırıp dökmeye başladılar.
Onlarca örnek var böyle.
Anımsarsınız, bir dönem tarihi Vali Konağı restoran olarak ihaleye konulmuştu. İhaleye karşı çıkan, az da olsa ses, etkili oldu, ihale durduruldu. İhaleye verilmeye kalkışılan bu yapı, Rus Askeri Valisinin (Gubernator) konağı iken, 1919 da Güneybatı Kafkas Demokratik Kars Cumhuriyetinin parlamentosu olarak hizmet vermiş ve son olarak da Kars antlaşmasının imzalandığı bir yapı olarak oldukça önemliydi.
Derken birileri, 12 Havariler Kilisesinin altını oyup, oraya tuvalet kondurmayı başardı. Bu ayıba imza atmış olan mülki amir gitmeden kimse bir şey yapamamış, neyse ki sonra gelen mülki amir hemen olaya el koyarak bu ayıbı ortadan kaldırmış, bir kaç milyona mal olan tuvalet-abdesthaneler yıktırılmıştır.
Bu faslı bitirmeden sormak istiyorum: devlet hazinesine milyonlarca liraya mal olan bu yapı nedeniyle devlete verilen zarar nedeniyle müsebbipleri hakkında bir soruşturma, bir inceleme başlatılmış mıdır? Sanmıyorum. Sanmıyorum, çünkü daha benim yaptığım şikâyet başvurusu üzerine başlatılan, Kars C. Savcılığı’nın 2016/1520 sor. Numaralı soruşturma dosyasında hiçbir ilerleme yok ve hala daha açık.
“Hah, tamam, duyarlı bir yöneticiye kavuştuk “derken, yeni gelen mülki amir de, “Osmanlı mahallesi yaptıracağım,” diyerek, kadim dönemde dış kale surlarının içerisinde yer alan, halkın yaşadığı, mimari özeliği olmayan; daha doğrusu anıt -yapı niteliğinde olmayan basit, tek katlı taştan yapıların tümüne, gecekondu muamelesi yaptırarak dağı-taşı yerle bir etmiş, ortaya çıkan boş alana bisiklet yolları yaptırılarak tarihsel dokuyu bozmuştur. Bununla da yetinilmemiş; sayın yönetici, haftanın bir günü şerbet akıtan çeşme fantezisini hayata geçirmiş, tarihin tam göbeğine, hem de tarihle hiç bir ilişkisi olmamasına rağmen, sözde “Lala Mustafa Paşa Çeşmesi’ni yaptırmıştır. Çeşmenin üzerine yapıştırılmış mermer plakalar üzerine, lazerle oyularak yaptırılmış olan, sözüm ona tarihsel görünümlü çirkin motifler çizdirilmiştir. Bu ucube yapı, elli sene sonra, tarihi eser, diye tescil edilirse şaşırmayalım. Bu zevksizlik örneği çeşmenin deposu, hijyenden uzak bir anlayışla, haftanın bir günü şerbetle doldurulmuş; musluklardan şerbet akıtılmıştır!
Bu ucube yapının da derhal ortadan kaldırılması ve bunu yaparak devleti maddi anlamda zarara sokan kişi ya da kişiler hakkında gerekli incelemelerin başlatılması gerekmektedir.
Asıl konuya geliyorum. Bugün Serhat TV’nin sitesinde önemli bir haber okudum. Önemli ve vahim bir haber.
Habere göre sıra Beylerbeyi Sarayı’na gelmiş. Beylerbeyi Sarayı’nın butik otel olarak hizmete sokulmak üzere başlatılan restorasyonu tamamlanmak üzereymiş.
Bakın beyler; dinsel ve tarihsel işlevleri olan yapıları otel yapamazsınız. Tarihe biraz saygı duyuluyorsa bu sevdadan vaz geçilmelidir. Bu gidişle birileri, para kazanmak için, Bizans’ın kadim Beşik kilise’ sinin içine ranzalar koyup, pansiyon olarak çalıştırmaya kadar vardıracaklar işi.
Önce Opera binasını otel yaptınız, arkasından, Rus Kafkas ordularının, daha sonra Yakup Şevki Paşa’nın yani Osmanlı ordusunun ana karargâh binası olan Dere –içi’ndeki yapıyı otel olarak verdiniz. Anlaşılan sıra Beylerbeyi Sarayı’na geldi. Ancak bu yapı sıradan bir yapı değildir. Kars’ın Osmanlı dönemi içinde çok özel bir anlamı vardır. Kars’ın tarihinde önemli bir yeri olan ve 1828, 1855 ve 1877 savaşında mücadelenin merkezinde olan ve Beylerbeyi Sarayı olarak bilinen kadim askeri yapıyı butik otel olarak birilerine vermek, kimin fikridir acep?
Buradan Sayın Kars valisine, askeri yetkililere ve kültür insanlarına çağrıda bulunuyorum. Bu kentin belleği olan, acılı ve kanlı geçmişinin izlerini taşıyan ve geçen yüzlerce yıla rağmen, bir direniş anıtı gibi ayakta duran bu askeri yapıyı butik otel yapmak isteyenlere, dur deyin.
Osmanlı tarihi ve özelde de Kars tarihi içinde önemli bir askeri yapı olarak hizmet etmiş olan bu yapının otel olarak kullanıma açılmasını kabul etmek mümkün değildir. İlle de bir şey yapılacaksa, neden her tarafından tarih fışkıran bu kentin en acil ihtiyacı olan bir müzeye; kent müzesi, arkeoloji ve etnografya müzelerinin tümünün içerisinde yer aldığı bir müzeye dönüştürülmüyor?
Açık söylüyorum; burayı birileri para kazansın diye bu tarihsel yapıyı otel yapmaya kalkmak, tarihe ihanet etmekten başka bir şey değildir. Kars’ı bu kadar örselemeye, Disneyland’a çevirmeye kimsenin hakkı yoktur. “dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.