2010 yılından bu yana giderek artan sigara kaçakçılığı hem sınır şehirlerimizi hem diğer illerimizi olumuz yönde etkilemeye devam ediyor.  Türkiye geneline bakıldığında, her beş paket sigaradan birisi kaçak olarak ülkemizde girmiş durumda. Sınır şehirlerinde bu oran daha da yükseliyor. Kaçakçılığın bu derece yüksek oranlara çıkması en çok da esnafımızı olumsuz yönde etkiliyor. Tablalarda, ruhsatsız bayilerde çok ucuza satılan bu sigaralar dürüst esnaf için haksız rekabete neden oluyor; böyle birçok esnaf işini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.

Nerede, hangi şartlarla üretildiği ve yurda nasıl sokulduğu bilinmeyen kaçak sigaraların zararları bu kadarla da bitmiyor: Kaçak sigara tacirlerinin tablalarda ya da ruhsatız yerlerde 18 yaşının altındakilere satması da maalesef işin belki de en vahim yanı.

Bu nedenle, hem esnafımızın hem de gençlerin korunması için bizlere önemli görevler düşüyor.  Bunun için bir yandan denetimlerin sıklaştırılması bir yandan da kaçakçılığı artıracak uygulamalardan kaçınılması çok önemli. Örneğin, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı Alo 136 hattına yapılan ihbarlar titizlikle değerlendiriliyor ve kaçakçılara göz açtırılmıyor. Ayrıca, yakalanan kaçak sigara miktarına bağlı olarak da ihbarcıya ve kolluk kuvvetlerine para ödülü veriliyor.

Tüm bu olumlu gelişmelere karşın, yeni yasaklara ilişkin olarak basında çıkan haberler esnaf açısından kaygı verici: Eğitim kurumlarına 100 metreden yakın yerlerin ruhsatlarının iptal edilmesi ve hatta sigara paketlerinin aynılaştırılarak “Kara Paket” uygulamasının başlaması söz konusu… Bu durumda kaçağın artmasından ve 18 yaşının altındaki kişilere de satış yapılmasından ciddi endişe ediliyor.  Bu nedenle, kaçakçılıkla mücadele açısından, hem denetimlerin sıklaştırılarak mevcut mevzuatın uygulanmasına ve hem kaçakçılığın artmasında neden olacak yeni düzenlemelerden kaçınılmasına önem vermek gerekiyor.