Kars'ta Hayat Var!
Reha Erdem, 'Kosmos'la ilgili verdiği söyleşilerde, yeni filminin kahramanı Kosmos'u basit, sarih, 'özü sözü bir' gördüğünü söylüyor.
Biraz da buradan yola çıkıyor olsa gerek, 'Kosmos'un 'dolambaçsız' oluşundan söz ederken... Bir bakıma haklı. Filmin kilidi, önceki Reha Erdem kahramanları gibi yine olgunlaşma sıkıntıları çeken bu genç adamın elinde. Anahtar ise ona yükleyeceğiniz mana ve yorumlarla bu ilginç sinemasal çabayı 'aşkın' bir deneyime dönüştürebilecek olan sizlerin elinde.
Meçhulden gelerek Kars'a ayak basan Kosmos, ayağının tozuyla, dereye kapılmış giden küçük bir çocuğu kurtarır. Derenin başında dövünen çocuğun ablası Neptün'le de böyle tanışır. Kosmos'un çocuğu hayata döndürme hikâyesi kısa sürede kentte yayılır. Adam önce bir modern zaman dervişi sanılır; biçarelere çare, dermansızlara ilaç olur. Ancak ne zaman ki kentin çeşitli yerlerindeki ufak tefek hırsızlıklardan sorumlu olduğu ortaya çıkar, aynı hızla alaşağı edilir.
Yalnızca bir şehir için yazılan kimi filmlerin o coğrafyanın dokusuna ve yöre insanının tenine nüfuz edişine şaşar kalırsınız bazen. Temsil bazen gerçeğinden de büyüleyici görünür. Geçen hafta gösterime giren 'Bal' da buna yerinde bir örnekti. Ya da biraz daha farklı bir üslup arıyorsanız, Woody Allen'ın 'Barselona, Barselona'sı zikredilebilir. Öykünün kalbi o şehirdir bazen. 'Kosmos'un kalbi de Kars. Sınırda konuşlanmış bu serhat kentine hakim kasvetli aidiyet sıkıntısı öykünün merkezinde. Kosmos'un öyküsünü Doğu'ya sürgün edilmiş öğretmenden tutun da dillere destan peynirine dek Kars'a ilmek ilmek dokuyan Reha Erdem, bunları düşsel bir atmosferle birleştiriyor.
Filmde ses kuşağı, 'Hayat Var'daki gibi işlevsel ve kritik bir önem arz ediyor. Yıllarca askerî istibdadın gölgesinde yaşamış, ne zamandır kapalı olan sınır yüzünden ticarî damarları akmaz olmuş şehri parçalarına ayırıp yeniden birleştiriyor Erdem. Ona bir çeşit 'zamansızlık' veya 'zaman ötesi' bir kimlik kazandırıyor. Ses kuşağı burada devreye giriyor. Kosmos'un hikâyesini izlerken, silah, tank, top sesleri kulakları tırmalıyor. Ne mana ifade ettiğini ancak filmin sonlarına doğru anladığımız 'uydusal' elektronik sesler de hep peşimizde. Tüm bunların ortasında ise Kosmos'un etrafında şekillenen, küçük insan öyküleri: Babalarının ölümü üstündeki muammalı tülü kaldırmaya çalışan bir grup erkek kardeş, oralara sürüldüğünü düşünen bir öğretmen, yüzbaşının sakat baldızı, Kosmos'un parasını çalan fakir çocuk... Bu 'mikro' düzeydeki hayatları 'makro' seviyede sarmalayan bir diğer konu ise sınırın açılıp açılmaması gerektiği tartışması...
Kuşkusuz Kosmos, bildiğimiz anlamda bir insan değil. Yalnızca çay ve kesmeşekerle beslenen, yatmayan, uyumayan, düz ağaçlara kolayca tırmanan, kuş sesleri çıkaran, durup durup çığlıklar atan ve sosyal baskıdan bîhaber, bu yüzden dilinden düşmeyen mesellerle dobralıktan şaşmayan bu genç adam, belki de yanlış zamanda doğru yerde. Erdem, kentin 'zaman üstü' duruşundan işte bu noktada faydalanıyor. Esprili bir dille söylersek, Kars, Kosmos için 'doğru söyleyenin kovulduğu bir köy'e dönüşüyor. Sonunda ahali de, jandarma da, ne düşünüyorsa onu söyleyen bu adamın 'foyasını' ortaya çıkartıyor.
Reha Erdem, müthiş bir hikâye anlatıcısı. Kars'ın o düzenli dilimlenmiş sokaklarına uygun biçimde yapılandırdığı öyküsünü görselleştirirken görüntü yönetmeni Florent Herry'den de yoğun bir destek alıyor. Açılış karesinden o unutulmaz kapanış karesine dek neredeyse tek bir falsolu kadraja rastlamak mümkün değil. Kars'ın karlı, sert, buyurgan iklimi ve yöre insanının misafirperver, cömert ve yılgın yapısı Erdem'in imgelemindeki çarpıcı dünyada kendisine özel bir yer buluyor.
Oyunculara, özellikle de Kosmos rolündeki Sermet Yeşil'e değinmeden geçmek olmaz. Ayarı birazcık bile kaçsa karikatürleşecek bu olağandışı karakterde Yeşil, kendisini paralıyor. Ama çabalarının karşılığını da ziyadesiyle alıyor. Kadronun geri kalanında hatta figüranlık yapan Kars halkında da aksayan bir yan bulmak zor. "Kosmos" bir masal. Hani bir kasaba veya kente bir yabancının geldiği ve oraların hayatını değiştirmeye çalıştığı masallar olur, o türden... Yalnız bu kez kahramanımız Kars'a tosluyor. Kosmos'un yumuşak yapısı mı Kars'a, Kars'ın sert karakteri mi Kosmos'a daha çok tesir ediyor, işte onu söylemek zor.
Burçin S. Yalçın / Zaman Gazetesi