Müdahil olmak için dilekçe verdi...
Darbecilerin yargılanacağı davaya müdahil olmak için dilekçe verdi...
Kars'ta 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde Sıkıyönetim Askeri Cezaevi Müdürlüğü yapan Bektaş Tufan Güneş, darbecilerin yargılanacağı davaya müdahil olmak için dilekçe verdi. Topçu Kıdemli Yüzbaşı ve Kıbrıs gazisi olan Güneş, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği dilekçesinde, "Aradan 32 yıl geçmiş olmasına rağmen kalıcı izleriyle bugün de devam etmekte olan mağduriyetim nedeniyle sayın mahkemenizde 4 Nisan 2012 tarihinde yargılanmasına başlanacağı açıklanan 12 Eylül 1980 dönemine ilişkin davaya müdahil olarak katılmak arzusundayım." dedi.
"Devlet memurlarının görevlerinden ayrılmalarında belirli usullere uyulmaması sebebiyle kişinin istifa etmiş sayılması" anlamına gelen müstafi olan Güneş, 12 Eylül 1980 döneminde Erzurum-Ağrı-Kars ve Artvin illeri Sıkıyönetim 2 Nolu Askeri Cezaevi Tutukevi ve Gözetimevi Müdürüydü. Burada 1 yıl görev yapan Güneş, Diyarbakır'a 'kıta subayı' olarak tayin edildi. Daha sonra ise Güneş, cezaevi müdürlüğü döneminde karşılaştığı olaylar nedeniyle istifa etti. İngiltere'de kardeşinin yanında olduğu için askeri ateşeye istifa dilekçesi gönderdi. Dışişleri Bakanlığı talimatıyla Londra Başkonsolosluğu'na bir mesaj emri gönderildi ve pasaportuma el konuldu. Türkiye'ye seyahat belgesiyle gelmesi sağlanan Güneş, Türk vatandaşı olup olmadığı konusunda sorgulandı ve işkence yapıldı.
DARBE DÖNEMİNDEN AKLANMAK İÇİN SAVCILIĞA KENDİNİ İHBAR ETTİ
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumun ardından Güneş, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına darbe döneminden aklanmak amacıyla dilekçe verdi.
Güneş, dilekçesinde "12 Eylül 1980 döneminin en çok yakınılan, tartışılan ve hafızalarda iz bırakan yanlarından biri de Yaygın ve sistematik bir şekilde cezaevlerinde işkencelere ve insanlık dışı muamelelere maruz kalındığıdır. Verilen kararlar ve emirler gereğince ben de 12 Eylül 1980 döneminde, Topçu Kıdemli Yüzbaşı rütbesinde iken Erzurum-Ağrı-Kars ve Artvin illeri Sıkıyönetim 2 Nolu Askeri Cezaevi Tutukevi ve Gözetimevi Müdürü olarak görev yaptım ve bir uygulayıcı olarak çeşitli tasarruflarda bulundum. 1982 Anayasası'nın kaldırılan geçici 15'inci maddesinin 2. fıkrası kapsamında bulunmam nedeniyle, yüzde 58 evet oyuyla yansıyan halk iradesine ve yaratılan beklentiye duyarlı olarak, kendi özgür irademle yargı huzuruna çıkmak ve hesap vermek istiyorum." dedi.
Güneş, darbecilerin yargılanması amacıyla "12 Eylül 1980 döneminin yargılanması sürecindeki gelişmeler üzerine aynı dönemin bir mağduru sıfatıyla maruz bırakıldığını, nitelikli eziyet, işkence ve insanlık dışı muamelelerin sorumluları hakkında yasal işlem yapılması ve gazilik mertebesiyle tutsak edilen itibarının iade edilmesini" isteyerek Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı'nın aracılığıyla 16.01.2012 tarih ve 2012/260 sayılı yazısıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Darbeciler hakkında açılan davayla birlikte Güneş, "Zor günlerde tavır almayı göze alamayarak darbe dönemine alkış tutmayı yeğleyenlerin tam aksine, ilkeleri ve idealleri uğruna ikbalini de hiçe sayarak hukuk ve insan hakları ihlallerine direnç göstermenin bedelini mağduriyetlerle Ödemiş biri olarak ve kuşkusuz müsebbiplerinin de sayın mahkemenizde yargılanacaklar ile darbe döneminin hukuk tanımayan diğer uygulayıcılarının olduğu göz önünde bulundurularak 4 Nisan 2012'de başlanacağı açıklanan davaya müdahil olarak katılmayı" istedi.
TÜRK VATANDAŞI OLUP OLMADIĞINI SORGULAYIP İŞKENCE YAPTILAR
Güneş, sıkıyönetimde hem cezaevi müdürlüğü yapmış hem de mağduriyete uğramış biri olarak müdahil olma hakkı bulunduğunu söyledi.
Ankara, İstanbul'a tayin olması gerekirken Diyarbakır'a sürgün edildiğini dile getiren Güneş, 12 Eylül döneminde cezaevlerinin işkencelerle anıldığını ve bunun gerçek olduğunu vurguladı. Güneş, referandumdan bir hafta sonra aklanmak amacıyla savcılığa müracaat ettiğini belirtti.
Gelişmelerin bu seyirde izleyeceğini de tahmin etmediğini dile getiren Güneş, 12 Eylül'ün hesabını vermeyi göze aldığını ve savcılığa yaptığı müracaatın ise hangi aşamada olduğunu bilmediğini kaydetti. O dönem hakkında soruşturmalar açıldığını ve çok mağdur olduğunu, sıkıntılar yaşadığını anlatan Güneş, suçlamalardan da beraat ettiğini ifade etti.
Güneş, o dönemi şöyle anlattı: "Cezaevi müdürlüğü döneminde karşılaştığım çeşitli olaylar, bunu Milli Güvenlik Konseyi'ne kadar o dönem benim intikal ettirmiş olmam, akabinde Milli Güvenlik Konseyi'nin gerçek suçluları bir bakıma koruyarak... Dilekçe yazıyorsunuz üst makamlara, suç olan hususları belirtiyorsunuz. O tutuyor, dönüyor, soruyor, suçlanan kişilere soruyor: 'Bak falanca yüzbaşından bu tarz suçlamaları ihtiva eden bir dilekçe aldık, ne diyorsunuz, doğru mudur değil midir?' Suçlanan kişiler de diyor ki: 'Hayır böyle bir şey yoktur. Madem öyle diyor, siz de hakkında gereğini yapın.' Onun üzerine benim hakkımda soruşturmalar açıldı. Soruşturmalardan ben çok mağdur oldum, sıkıntılar yaşadım ve sonunda beraat ettim. Ondan sonrada biz, herhalde mimlendik sakıncalı bir subay olarak demek ki ve mecburi hizmet sürem de tamamlanmıştı. Bu dönemde onurlu bir istifa ile buna karşılık vermeliyiz. Madem ilkesel hareket ediyoruz. Bu ilkeli tavrı göstererek istifa etmemiz gerekir dedik ve istifa ettik. Ama istifada da çok ciddi sorunlar yaşadık. Bu sırada ben İngiltere'de kardeşimin yanında bulunuyordum. 'Mecburi hizmet süremi bitirdim, istifa etmeyi düşünüyorum' diye askeri ateşeye bir dilekçe verdik. Böyle bir dilekçe vermek Anayasal hak. Bunun bir aylık sürede cevabının verilmesi gerekir devlet tarafından. Devlet bize bunu yapmadı. İstifa dilekçesi verdik diye Dışişleri Bakanlığı talimatıyla Londra Başkonsolosluğu'na bir mesaj emri gönderdi. Pasaportuma el koydu, Türkiye'ye seyahat belgesiyle gelmem sağlandı. Türkiye'ye gelince işkence odasında benim Türk vatandaşı olup olmadığım sorgulandı, gazi bir subay olarak. Dehşet verici durumlar yaşadım."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.