22 Aralık 1914 - 8 Ocak 1915 tarihleri arasında Osmanlı-Rus savaşında Allah-u Ekber Dağlarında şehit olan Kemal Mutlu’nun torunları Saim ve Mustafa Mutlu, Gazi Kars’ın Şehitler Diyarı Sarıkamış İlçesindeki şehitlikleri ziyaret ederek dua ettiler.

Saim ve Mustafa Mutlu’ya Sarıkamış Kaymakamı Erdoğan Turan Ermiş ve Belediye Başkan İlhan Özbilen eşlik ettiler. Saim ve Mustafa Mutlu, 1957 yılında zamanın Sarıkamış Tümen Komutanı Canik İskiripli Paşa tarafından yaptırılan “Yukarı Sarıkamış Şehitliği”, 1950 yılında Necati Topçuoğlu tarafından yaptırılan “Dikenlitabya Şehitliği”, 1915-1917 yılları arasında Ruslar tarafından esir kampı olarak kullanılan ve 7 bin şehidimizin yattığı “Hamamlı Şehitliği” ve Birinci Dünya Savaşı’nda Sarıkamış Kuşatma Harekatı sırasında hastalık ve soğuktan donarak şehit olan 60 bin askerin anısına Kültür Bakanlığı tarafından Sarıkamış-Kars çevre yolu üzerinde yaptırılan ve 10 Ekim 1996 tarihinde ziyarete açılan “Sarıkamış Allah-u Ekber Dağları Şehitliği”ni ziyaret ederek, dedeleri Kemal Mutlu ve bütün şehitleri okudukları Fatihalarla yad ettiler.

Kaymakam Ermiş ve Başkan Özbilen, Saim ve Mustafa Mutlu’yu 2013 yılının Ocak ayında yapılması planlanan Sarıkamış Şehitleri’ni Anma etkinliklerinin 98’inci yıldönümüne davet ettiler. Sarıkamış Şehitleri Anma Etkinliklerine aileleri ve torunlarıyla birlikte gelmek istediklerini ifade eden Saim ve Mustafa Mutlu’da, “Sarıkamış’ta yaşanmış büyük dramları ve kahramanlıkları yerinde görmeleri için anma etkinliklerine çocuklarımızı ve torunlarımızı getirmek istiyoruz. O yüce ruhlu insanları daha iyi anlamak ve bu toprakların nasıl vatan olduğunu unutmamız gerekir. Yurt ve Türk milleti için yapılan fedakarlığı ve bunun önemini iyi kavramak lazım. Tüm şehitlerimizin aziz ruhları önünde bir kere daha eğiliyor ve onların torunu olmaktan gurur duyuyoruz” diye konuştular.

Başkan Özbilen ise, Çanakkale ve Sarıkamış ruhunun aynı olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

“Bu dünyada bizim için en kıymetli varlık vatandır. Bu duygu tarih boyunca böyle olmuş, bundan sonra da böyle olacaktır. Bizler Ağustos ayının sıcağında Allah-u Ekber ve Soğanlı Dağlarının zirvesine kışlık giysilerimizle çıkıyoruz. Ancak 22 Aralık 1914 ve 8 Ocak 1915 tarihleri arasında, en kısa günler ve en uzun gecelerde Ordumuz, sadece düşmana karşı değil 3 bin rakımlı Allah-u Ekber dağlarını aşmak için sırtındaki cephaneyle; fırtına, don ve ayazla mücadele etmiş ve doğanın bu acımasız şartlarına boyun eğmeyerek, şehit oluncaya kadar savaşmaya devam etmiştir. Üzerinde hür olarak yaşadığımız bu toprakları dedelerimizin nasıl bir bedel ödeyerek kazandığını ve bizlere miras bıraktığını, aklımızdan çıkarmamalıyız.”