Ordu - millet, Erdoğan'ın liderliğinde darbeye müsaade etmez
Mahmut Esat Güven, Genelkurmay eski başkanlarından İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmalarını başlatmasının ardından, şimdi de ‘yeni bir darbe teşebbüsü olabilir mi?’ tartışmalarının sürdüğünü hatırlatarak, değerlendirmede bulundu.
23. dönem Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven, Genelkurmay eski başkanlarından İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmalarını başlatmasının ardından, şimdi de ‘yeni bir darbe teşebbüsü olabilir mi?’ tartışmalarının sürdüğünü hatırlatarak, değerlendirmede bulundu.
Güven, günümüz Türkiye'sinde AK Parti’nin, askeri vesayeti kırarak, ülkenin demokratikleşmesi konusunda önemli bir adım atmış olduğunu belirterek, Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin 18 yıllık iktidarına rağmen halen en sevilen lider ve en güçlü parti olma özelliğini devam ettirdiğini ifade etti.
Özellikle ülkenin iç ve dış sorunlarının bu döneminde halkın, çareyi yine Tayyip Erdoğan da gördüğünü de ileri süren Güven, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi ordu ve milletin el ele vererek Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde başka bir darbeye müsaade etmeyeceğini söyledi.
Askeri darbelerin gelişmemiş veya Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin baş belası olmaya devam ettiğini de belirten 23. dönem Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven, “Yaklaşık her 10 yılda bir darbeyle karşılaşan ülkemizde darbeciler, darbe nedenlerini aynı gerekçeler üzerinden açıklamışlardır. Siyasi istikrarsızlık, bozulmuş bir ekonomi, sağ- sol ülkedeki kardeş kavgaları, bölücülük, şeriat tehlikesi, Kıbrıs elden gidiyor gibi sebeplerden dolayı darbelerin haklılığını anlatmaya çalışmışlardır.
Darbelerin gerekçelerine bu tür kılıflar geçirilerek açıklamalar yapılsa da, darbelerin asıl amaçları farklıdır. Halka açıklanmaz. 12 Eylül Askeri Darbesinin asıl gerekçesi, Özal'ın Başbakanlık müsteşarı olduğu döneminde açıkladığı 24 Ocak ekonomik kararları ile ilgilidir. Bu kararlar Türkiye'yi piyasa ekonomisine geçirecek kararlardı. Darbenin asıl sebebi de bu kararların kazasız, belasız hayata geçirilebilmesi içindi…
Darbeci iç ve dış güçler, darbe şartlarının oluşumunu ve olgunlaşmasını yaratmak maksadıyla çok önceden faaliyetlere başlamış oldular. 1977 1 Mayıs olayları, Ecevit'e suikast, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas, Elazığ olayları, sokaklarına kadar sağcı ve solcular arasında paylaşılmış yerleşim merkezleri, hayat pahalılığı, suikastlar, grevler, Cumhurbaşkanını dahi seçemeyen bir parlamento, şeriat tehlikesi gibi meselelerle halkı canından bezdirdiler. Bütün bu olayları derinleştirip, yayanlar iç ve dış istihbarat örgütleriydi. Bu çaresizlik karşısında halk çaresizleşti. Başladı, "ne olacak halimiz, ülke nereye gidiyor" diye sormaya.
Bu durumdan darbeciler büyük memnuniyet duyarlar. Halk, parlamentodan veya idare edildiği sistemden umudunu kesmeye başlamıştır. Derinleşerek devam eden kriz, halkı bir kurtarıcı aramaya iter, " Yok mu bu memleketi kurtaracak, ordu ne duruyor, müdahale niçin yapmıyor?" Cuntacıların en çok sevindiği dönem bu dönemdir. Bir Cuma gecesi sabaha doğru işe koyulurlar ve önceki cuntacıların teranelerini tekrarlarlar. Ülkedeki burjuvaziyi ve emperyalistleri memnun ettikten sonra da kışlaya döner, demokrasiyi ülkeye yeniden getirmiş olurlar. Elbette bu demokrasi Genelkurmay vesayetinde bir demokrasidir. Adı demokrasidir ama asker ne derse o olur.” Şeklinde ifadelerle değerlendirmede bulundu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.