1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Sarıkamış algısının sonuç değerlendirmesi
Sarıkamış algısının sonuç değerlendirmesi

Sarıkamış algısının sonuç değerlendirmesi

Türk Halkının Sarıkamış algısının sonuç değerlendirmesi...

A+A-

Pollmark Araştırma Şirketi ve Serhat Kalkınma Ajansı’nın işbirliğiyle 12 ilde 2 bin 47 kişiyle gerçekleştirilen “Türk Halkının Sarıkamış Algısı Araştırması” Türk toplumunda tarih bilincinin güçlü fakat resmi tarih tezlerinin beklentileri karışlamaktan uzak olduğu ve devlet yöneticileri ile tarihçiler ve medyanın da Sarıkamış Harekâtı’na ve şehitlerine ilgisiz kaldıklarını ortaya koydu.

Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars’ta faaliyet gösteren Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından Türkiye’de ilk kez PollMark’a yaptırılan “Türk Halkının Sarıkamış Algısı Araştırması” 1-7 Ekim 2011 tarihleri arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Kayseri, Samsun, Trabzon, Gaziantep, Malatya, Tekirdağ ve Erzurum olmak üzere 12 ilde gerçekleştirildi. Yüz yüze yöntemle 18 yaş üstü 2047 kişiye örneklem yoluyla uygulanan anket, “Bilgi bazlı bölgesel kalkınma amaçlı politikalara temel teşkil etmek ve daha rasyonel politikaların oluşturulmasında kullanılmak üzere, ortalama Türk halkının Çanakkale ile karşılaştırıldığında Sarıkamış’ı nasıl algıladığını, ne kadar bildiğini/tanıdığını ortaya çıkarmak” amacıyla yapıldı.

SARIKAMIŞ DENİNCE AKLA İLK GELEN: DONARAK ŞEHİT DÜŞEN 90 BİN ASKER

“Sarıkamış’ı duydunuz mu” sorusuna ankete katılanların yüzde 92’si “evet” yanıtını verdi. “Sarıkamış denince aklınıza ilk ne geliyor” sorusuna ise, deneklerin yüzde 31,1’i “Donarak şehit düşen askerlerimiz”, yüzde 30,9’u da “Şehitler / 90 Bin Şehit” yanıtını verdi. Yani Sarıkamış denince akla iki şey geliyor: Askerlerimizin orada donarak şehit düşmesi ve şehit düşenlerin sayısının 90 bin gibi yüksek bir sayıya ulaşmış olması. Harekâtı “yenilgi/hezimet” olarak görenler sadece yüzde 1,2 gibi düşük bir oranda kaldı. Sarıkamış Harekatı hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 35,9 iken, yüzde 40,5’i yeterli bilgiye sahip olmadığını ifade etti. yüzde 23,6’lık ciddi bir oranın kararsız olması Sarıkamış Harekatı konusunda ciddi bilgi eksikliğinin olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaya katılanların yüzde 47,7’si Enver Paşa’yı hezimetin sorumlusu olarak gördüğünü belirtirken, yüzde 8,9 gibi küçük bir kesim sorumlu olmadığını beyan etti, yüzde 43,3’ü de kararsız kaldı. Deneklerin yüzde 49,7’lik önemli bir kesimi Osmanlı Ordusu’nun Sarıkamış Harekâtı’nda Ruslara karşı savaştığından haberdar değil. Emin olmamakla birlikte bu görüşü paylaşanların oranı yüzde 32,3, emin olanların oranı ise sadece yüzde 18. Deneklerin yüzde 81,4’ü de, tarih şuuruna sahip bir neslin yetişmesi için Sarıkamış Harekâtı’nın yeni yetişen nesillere anlatılması gerektiği görüşünde.

DEVLET YÖNETİCİLERİ, TARİHÇİLER VE MEDYA SARIKAMIŞ’A İLGİSİZ

Sarıkamış Harekâtı ve Sarıkamış şehitlerine devlet yöneticileri, tarihçiler ve medya tarafından gösterilen ilginin düzeyini ölçen soruya verilen yanıtlar ilginç sonuçlar ortaya çıkardı. Verilen cevaplar, son yıllarda devlet yöneticilerince Sarıkamış şehitlerine gösterilen ve giderek artan ilginin toplumun önemli bir kesimi tarafından hala yetersiz görüldüğünü ortaya koydu. Araştırmaya katılanların yüzde 57,6’sı yöneticilerin ilgisizliğinden yakındı. yüzde 27’si kararsız kalırken, yüzde 15,5’i de yeterli ilginin gösterildiği kanaatinde. Deneklerin yüzde 68,8 gibi önemli bir kesimi de yılda bir kez yapılan resmi törenlerin yeterli olmadığını ifade etti. Sarıkamış Harekatı’yla ilgili medyanın yaptığı yayınlar da, kamuoyu tarafından yeterli görülmedi. Verilen cevaplarda medyanın ilgisini yeterli bulmayanların oranı yüzde 68,4 çıktı. Ankette deneklere, tarihçilerin Sarıkamış Harekatı’nın detaylarını yeterince tartışıp tartışmadıkları sorusu yöneltildi. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 1,8’i yeterince tartıştıklarını savunurken, yüzde 65,8 gibi yüksek bir oranı tarihçilerin harekatın detaylarını yeterince tartışmadığını düşünüyor.

RESMİ TARİH TEZLERİ, BEKLENTİLERİ KARŞILAMAKTAN UZAK

‘Türk Halkının Sarıkamış Algısı Araştırması’nda, ankete katılanlara “Eğitim kurumlarında okutulan tarih derslerinin ne ölçüde güvenilir bulunduğunu” ölçmek amacıyla yöneltilen soruya verilen yanıtlar dikkat çekti. Soruya cevap verenlerin yüzde 8,6’sı tarih derslerini hiç güvenilir bulmadığını, yüzde 12,8’i biraz güvendiğini, yüzde 31,2’si ise kısmen güvendiğini ifade etti. Bu durum Türkiye’de okutulan tarih derslerinin toplumun yarısından fazlasını, yüzde 52,6’lık önemli bir kesimini tatmin etmediğini ortaya koydu. Buna karşılık tarih derslerini çok fazla güvenilir bulduğunu ifade edenlerin oranı ise, sadece yüzde 9,8 çıktı. Araştırmada ortaya çıkan bir başka önemli nokta ise, geçmişi araştırma ve öğrenmeye yönelik ilgisizlik oldu. Anketteki verilere göre, geçmişe dair okuma ve özellikle araştırma alışkanlığının oldukça düşük olması nedeniyle okullarda verilen eğitimin yanı sıra televizyon programları, belgeseller ve filmler gibi görsel medya araçlarıyla tarihsel mekânlara yapılan gezilerin tarih bilincinin oluşmasında önemli bir paya sahip olduğu ortaya çıktı. Fakat araştırmaya katılanların, ebeveynleri ve akrabalarının anlattığı tarihi, televizyon programları, belgesel ve filmlerden daha güvenilir bulması dikkat çekti. Ankete katılanların yüzde 11,5’i ebeveyn ve akrabalarının tarihsel anlatılarına çok fazla güvendiklerini, yüzde 33,8 gibi oldukça önemli bir bölümü de çok güvendiklerini beyan etti.

SARIKAMIŞ’A SAHİP ÇIKILMALI

Araştırmaya katılanlar Sarıkamış Harekâtı’nın askeri açıdan tam bir başarısızlık ve ender rastlanır türden bir trajedi olduğunun farkında oldukları halde Sarıkamış’a Çanakkale Zaferi kadar sahip çıkılması gerektiği konusunda hemfikir. Önemli bir kesimin algısı, Sarıkamış Harekâtı’nın tıpkı Çanakkale Savaşı gibi tüm İslam coğrafyasından askerlerin birlikte savaşarak şehit düştükleri kutsal bir mücadele olduğu yönünde. Nitekim araştırmaya katılanların yüzde 81,4 gibi büyük bir kesimi tarih şuuruna sahip bir neslin yetişmesi için Sarıkamış Harekâtı’nın yeni yetişen nesillere anlatılması gerektiği görüşünde.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Bu çalışmaya temel teşkil eden veriler, Türkiye halkının görüşlerini en iyi şekilde yansıtabilmek düşüncesiyle ülkenin tüm bölgelerinden seçilen on iki örnek ilden toplandı. Söz konusu veriler, toplumun farklı cinsiyet, yaş, meslek, eğitim ve aile yapılarına mensup olan toplam 2 bin 47 kişiye anket uygulamak suretiyle elde edildi. Bu bakımdan ortaya çıkan çalışmanın büyük ölçüde halkın ortak kanaatlerini yansıttığı düşünülmekte.

Yapılan çalışma Türk toplumunda tarih bilincinin oldukça güçlü olduğunu ortaya koydu. Elde edilen veriler, tarih ilminin toplumun önemli bir kesimi tarafından geçmişten ders almak ve geleceğe yönelik daha sağlam öngörülerde bulunabilmek için bir vasıta olarak algılandığını göstermekte. Geleceğin sağlam temeller üzerine bina edilebilmesi için de tarihin her durumda gerçekleri yansıtması ve eleştirel bir niteliğe sahip olması arzu edilmekte. Halkın arzusu, sadece büyük zaferlerle ya da başarılarla değil, aynı zamanda ağır yenilgilerle ve büyük hatalarla da yüzleşerek gelecek için daha isabetli kararlar alabilmek. Ancak bu konuda daha çok Türk-İslâm tarihinin referans alındığı, Avrupa tarihi gibi toplumun inanç ve kültür kodlarına yabancı olan alanlara pek önem verilmediği dikkat çekmekte.

Araştırmanın ortaya çıkardığı başka bir sonuç, Türkiye’deki resmi tarih tezlerinin ve bu tezler ekseninde okutulan tarih derslerinin halkın beklentilerini karşılamaktan bir hayli uzak olduğu. Böyle bir algının oluşmasındaki temel neden, tarih eğitiminin katı bir ideolojik tahakküm altında görülmesidir. Bu yüzden, tarih derslerinin evrensel tarih gerçeğinden oldukça uzak olduğuna dair genel bir kanaatin bulunduğu dikkat çekmekte.

Bununla birlikte resmi tarihe alternatif olma iddiasıyla ortaya atılan tezlerin de fazla kabul görmediği anlaşılmakta. Bu bakımdan resmi tarih, hakkındaki tüm eleştirilere rağmen hâlâ en fazla güven duyulan ekol durumunda. Araştırmaya katılanların, birinci sırada üniversitelerin tarih araştırmalarına, ikinci sırada okullarda öğretilen tarih derslerine güvendiklerini ifade ederken, güven sıralamasında alternatif tarih anlayışına son sırada yer vermeleri bu gerçeğe işaret etmekte. Toplumsal hayatta geçmişe ve tarihsel olaylara önemli roller biçildiği halde, geçmişi araştırmak ve öğrenmek noktasında büyük bir ilgisizliğin görülmesi çalışmanın dikkat çeken bir başka yönü. Elde edilen veriler, geçmişe dair okuma ve özellikle araştırma alışkanlığının oldukça düşük olması nedeniyle, okullarda verilen eğitimin yanı sıra televizyon programları, belgeseller ve filmler gibi görsel medya araçlarıyla tarihsel mekânlara yapılan gezilerin tarih bilincinin oluşmasında önemli bir paya sahip olduğu anlaşılmakta.

Araştırmaya katılanların Çanakkale Savaşı ile ilgili algıları, bu savaşın askerî açıdan tam bir başarı ve dünya tarihinde ender rastlanır türden bir kahramanlık örneği olduğu noktasında. Bu algı tarihsel realiteyle de örtüşmekte. Uzun zamandan beri galibiyet yüzü görmemiş Osmanlı kuvvetlerinin dönemin en güçlü ordularına karşı Çanakkale’de elde ettikleri bu zafer kuşkusuz sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de dönüm noktalarından birisidir. O nedenle ülkemizde yıllardan beri Çanakkale Savaşı’nın genç nesillere aktarılmasına özel bir önem atfedilmekte. Tarih ders müfredatlarında bu konuya oldukça geniş yer ayrılmış bulunmakta, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Çanakkale şehitleri her yıl resmi devlet törenleriyle anılmakta. Elde edilen veriler, bu yaklaşımın da etkisiyle, Çanakkale Savaşı konusunda hem devlet, hem de toplum katında büyük bir ilgi ve duyarlılığın bulunduğunu ortaya koymakta. Araştırmaya katılanların yüzde 31,8 gibi önemli bir kesiminin bu savaşlarının cereyan ettiği mekânları ziyaret etmiş olması gösterilen ilginin memnuniyet verici düzeyde olduğunu kanıtlamakta. Çanakkale ruhunu genç nesillere aktarmak amacıyla devlet yöneticileri, medya organları ve sivil toplum kuruluşları öncülüğünde günümüzde de sürdürülmekte olan çalışmalar, halkın önemli bir kesimi tarafından takdirle karşılanmakta.

Sarıkamış Harekâtı söz konusu olduğunda ise Çanakkale Savaşı hakkındaki takdir ve ilgiden maalesef eser dahi olmadığı görülmekte. Bu bakımdan yapılan araştırma, Çanakkale Savaşı ile Sarıkamış Harekâtı arasında tanınırlık/bilinirlik açısından büyük farklılıklar bulunduğunu ortaya çıkarmakta. Sarıkamış Harekât’ına sahne olan mekânların araştırmaya katılanların sadece yüzde 5,4’i tarafından ziyaret edilmiş olması bile bu farkın ne kadar büyük olduğunu göstermeye yetmekte. Yapılan araştırma harekât hakkındaki çok genel konuların bile halkın önemli bir kesimi tarafından bilinmediğini göstermekte. Örneğin harekâtın hangi tarihte ve kime karşı yapıldığı hususunda araştırmaya katılanların yaklaşık yarısının bilgi sahibi olmadığı tespit edildi.

Sarıkamış’ın bu derece az bilinip, yeterince tanınmamasında devlet yöneticilerince bilinçli olarak takip edilen ve yıllarca süren unutma/unutturma politikalarının etkili olduğu anlaşılmakta. 1. Dünya Savaşı’nın daha ilk aylarında gerçekleşen Sarıkamış yenilgisi, toplumda moral bozukluğuna neden olabilir düşüncesiyle dönemin Osmanlı yönetimince kamuoyundan itina ile saklanmıştı. Savaş yılları için normal görülebilecek bu durum, üzülerek söylemek gerekir ki geçtiğimiz birkaç yıl öncesine kadar devam etti.

Yapılan bu araştırma, son yıllarda Sarıkamış şehitlerine gösterilen ilginin giderek artması ve bunun sonucu olarak harekâtın yıl dönümlerinde devlet töreniyle anılmaya başlamalarının bile yılların ihmal edilmişliğini ortadan kaldırmaya yetmediğini göstermekte. Araştırmaya katılanların yüzde 64,2’sinin Sarıkamış Harekâtı’nın yeterince hatırlanmadığını ifade etmiş olmaları bu açıdan üzerinde durulması gereken önemli bir husus. Elde edilen veriler araştırmaya katılanların önemli bir kısmının (yüzde 60’ından fazlası) devlet yöneticilerinin, medya organlarının ve tarihçilerin Sarıkamış Harekâtı’na ve şehitlerine yeterince ilgi göstermediği kanaatini taşıdıklarını ortaya koymakta.

Araştırmaya katılanlar, Sarıkamış Harekâtı’nın askerî açıdan tam bir başarısızlık ve ender rastlanır türden bir trajedi olduğunu bilmelerine rağmen Sarıkamış’a Çanakkale Zaferi kadar sahip çıkılması hususunda güçlü bir arzuya sahipler. Önemli bir kesimin algısına göre; Sarıkamış Harekâtı da tıpkı Çanakkale Savaşı gibi tüm İslâm coğrafyasından askerlerin birlikte savaşarak şehit düştükleri kutsal bir mücadeledir. Bu nedenle yüzde 81,4 gibi büyük bir oran tarih şuuruna sahip bir neslin yetişmesi için Sarıkamış Harekâtı’nın yeni yetişen nesillere anlatılması gerektiğine inanmakta.

Sonuç olarak bu araştırma Sarıkamış Harekâtı’nın halk arasındaki tanınırlık düzeyinin oldukça düşük olduğunu ortaya koymuş bulunmakta. Çanakkale ile karşılaştırıldığında durum daha açık bir şekilde ortaya çıkmakta. Mevcut durum; Sarıkamış’ın tanıtımı konusunda toplumun beklentilerini karşılayabilmek için hem devlet kuruluşlarına ve hem de toplumun tüm kesimlerine önemli görevler düştüğünü göstermekte.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.