Anma töreninde konuşan Kafkas Üniversitesi Kafkasya ve Orta Asya Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hacali Necefoğlu, Ruslar ve Ermenler tarafından Azeri Türklerine uygulanan bu faciasının tarihi, coğrafi ve siyasi anlamda dini, milli ve bölgesel olmak üzere üç nedeninin olduğunu ileri sürdü.
20 Ocak 1990’da acımasız Sovyet rejiminin Azerbaycan halkına karşı önceden düşünülmüş ve planlanmış gaddarca bir kıyım yaptığını da belirten Necefoğlu konuşmasında, “Bu tarihte eli boş ve silahsız insanlara karşı tarihte eşi görülmemiş cinayetler işlendi. Sovyetler Birliği, vatandaşlarına yani çocuklara, kadınlara, ihtiyarlara ağır silahlarla ve tanklarla saldırdı. Kutsal vatanları Karabağ’ın zorla ellerinden alınmasını sivil yolla protesto eden vatandaşları acımasıca cezalandırdı. Totaliter Bolşevik rejiminin halkımıza karşı hayata geçirdiği bu insanlık suçunun tarihi, içtimai ve siyasi kökenlerinin bütün yönleriyle araştırılması son derece önemlidir.” Dedi.
DEMOKRASİ HAVARİSİ MİHAİL GORBAÇOV
80’li yılların sonlarında Sovyet rejiminin yaşam gücünü tamamen kaybetmeye başladığını da dile getiren Necefoğlu o dönem Sovyet Lideri olan Demokrasi havarisi Mihail Gorbaçov ı rejiminin ömrünü uzatmak için yollar aradığını da belirtti.
Necefoğlu, o dönem Gorbaçov tarafından hayata geçirilen ve yeniden yapılanma anlamına gelen “Glasnost” ve “Perestroyka” siyasetinin de Sovyetler Birliği sınırlarını korumak için sosyo-politik ve ekonomik sistemini Batı için daha cazip hale getirme siyasetinin, değişim ve dönüşüm siyasetin iflas ettiğini de dile getirdi.
20 Ocak faciasının sebeplerini anlatan Necefoğlu; “Aslında bu facianın tarihin derinliklerine uzana birçok çok sebepleri var. “Perestroyka” onun gelişimini sadece hızlandırdı ve kaçınılmaz bir sonuca ulaştırdı. Genel olarak bu sebepleri sıralanabiliniyor: Moskova’nın Sovyet imparatorluğunu, komünist sistemini ne pahasına olursa olsun korumak istedi. Rusya Federasyonu dışındaki cumhuriyetlerde merkezi hakimiyeti ve marionet rejimleri kendince sağlamlaştırmak çabası; Sovyet yönetiminin Azerbaycan halkına karşı önyargılı siyaseti, demokrasi sloganlarıyla Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne kastedilmesi; Merkezin her türlü yardımına esaslanan Ermeni ayrılıkçı harekatı ve Ermenistan’ın saldırganlığı ve O zamanki Azerbaycan yönetiminin gayri-milli siyaseti ve halkla bütünleşememesi sıralanabilir.” diye konuştu.
20 OCAK FACİASININ NEDENLERİ DİNİ, MİLLİ VE BÖLGESELDİR
Yaşanan 20 Ocak faciasının tarihi, coğrafi ve siyasi anlamda dini, milli ve bölgesel olmak üzere üç nedeni olduğunu anlatan Necefoğlu konuşmasında daha sonra şu ifadeleri kullandı.
“Din etkenini yabana atamayız. Gorbaçov’un, toprak iddialarında Ermenileri desteklemesindeki esas sebeplerden biri de Azerbaycanlıların Müslüman olmalarıdır. Olaylar öncesi Gorbaçov Azerbaycanlıların İslam devleti kurmak istediklerini fitne bir şekilde beyan etmişti. Her ne kadar Sovyet sistemi ateist ideolojiye dayansa da, Sovyet yönetiminin milli siyaseti, İslama itikat eden ahaliye karşı ayrımcılık üzerinde kurulmuştu. Müslümanların yaşadıkları cumhuriyetlerin temsilcilerini merkezi yönetimden uzak tutmaya çalışılıyordu. Mesela, Politbüro’nun tarihinde üç Müslüman üye olmuştur: Nurittin Muhittinov (1957-1961), Dinmuhammed Kunayev (1971-1987) ve Haydar Aliyev (1982-1987). Nurittin Muhittinov’u Khruşşov 1961’de karşı geldiği için görevden almıştı. 1987’de ise Gorbaçov önce Dinmuhammed Kunayev’i, sonra da kendine rakip gördüğü Haydar Aliyev’i istifaya zorlamıştı.
20 OCAK FACİASININ İKİNCİ ETKENİ BÖLGESELDİR
Kafkas amilidir. Yani Rusya’nın bölgede tarihi çıkarları ile ilgilidir. Bu facianın tarihi XIX. Yüzyılın başlangıcına gidiyor. 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay mukaveleleri ile yüzyıllar boyunca Türklerin yaşadıkları topraklara, Nahçıvan’a, İrevan’a ve Karabağ’a çar Rusyası tarafından Ermenilerin kitlelerle göçürülmesi ile başlıyor bu facia. 1905 ve 1918’de Rusların himayesinde Ermenilerin yaptıkları Müslüman katliamları ile, Sovyet döneminde de Müslümanların Sovyet Ermenistan’ı topraklarından, kendi ata-baba yurtlarında çıkarılması ile devam ediyordu. Nihayetinde XX. yüzyılın sonunda Gorbaçov yakın çevresi ile birlikte, hem Ermenilerin toprak taleplerinin temini, hem de Azerbaycan Türklerinin seslerinin boğulması amacıyla onların yaşadıkları toprakların azaltılması siyasetini yürüttüğü için Ermenilerin Anayasaya aykırı olarak Dağlık Karabağ Muhtar Vilayetini Ermenistan’a birleştirmek kararına müdahale etmedi.
20 OCAK FACİASININ ESAS ETKENLERİNDEN BİRİ DE MİLLİ ETKENDİR
Sovyet yöneticilerinin siyasetleri ve düşünce sistemleri Türklere nefret üzerinde kurulduğunu görüyoruz. Bu onlara mirasçısı oldukları Rusya imparatorluğundan geçmiştir. Sovyet rejimi her zaman Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türklerinin etnik yakınlığına kuşku ile yanaşmışlar. Bunda dolayıdır ki, XX. yüzyılın 20’li, 30’lu yıllarında Azerbaycan’ın birçok önemli bilim adamları, sanatçıları, yazarları, siyasi hadimleri Pantürkizmle suçlanılmış ve mahvedilmişler. Azerbaycan ile Türkiye arasında her türlü ünsiyet ve ilişkileri kesmek için yapabildikleri her şeyi yapıyorlardı. Hatta Azerbaycan’dan sonra Türkiye de Latin alfabesine geçtiği için iki yıl geçmeden Azerbaycan’da alfabeyi Kirile değiştiler.
20 Ocak Bakü olayları Sovyetler Birliği yönetiminin Türk cumhuriyetlerine yönelik siyasetinin saklı olan taraflarını da açığa çıkardı. İkinci Dünya savaşı yıllarında Stalin Karaçay, Kırım, Ahıska Türklerini tümüyle göç ettirmişti. “Perestroyka” yıllarında fitnekarlıkla Orta Asya’da Ahıska Türklerine karşı saldırılar organize edildi, Kazaklar milliyetçe Rus’u yönetici olarak kabul etmek istemediklerinde onlara karşı gaddarcasına baskı uygulandı. Gorbaçov’un “yolsuzluk operasyonu” adı altında Ermeni milletinden olan savcıyı Gdılyan’ı Özbekistan’a göndererek Özbek halkını karalama kampanyası unutulmamıştır. Gorbaçov’un amacı Türk cumhuriyetlerinde nüfuzlu ve saygın yöneticileri değiştirerek, onları halklarını başsız koymaktı. 90 öncesi Haydar Aliyev’e karşı başlattığı karalama kampanyasının ve soruşturma için Bakü’ye savcılar göndermesinin altında da bu amaç yatıyordu. Ama o, İlahi takdirle, amacına ulaşmadı. 20 Ocak 1990’da Azerbaycan halkı yüzyıllar boyu kalbinde yaşattığı özgürlük ve istiklal isteğinden vazgeçmeyeceğini, bu kutsal hedef uğrunda canından bele geçmeğe hazır olduğunu bütün dünyaya nümayiş ettirdi.
Haydar Aliyev 20 Ocak olaylarına siyasi kıymet verirken demiştir: “XX. yüzyıl tarihinde totalitarizmin türettiği en kanlı terör eylemlerinden biri olan 20 Ocak Faciası’nda Azerbaycan halkına karşı gerçekleştirilmiş cinayet aslında beşeriyete, hümanizme, insanlığa karşı hayata geçirilmiş dehşetli bir ameldir. Bu cinayeti işleyenler şimdiye kadar cezalarını almamışlar. Halkımız emindir ki, suçlular tarih, beşeriyet, öylece Azerbaycan halkı karşısında cevap vermeli olacaklar”.