Başkonsolos Guliyev, mesajında şunları kaydetti: “1828 yılının Şubat ayının 26`dan başlayarak ermenilerin göç ettirilme operasyonları sonucunda İran`dan Kuzey Azerbaycan`nın İrevan, Nahçıvan ve Karabağ hanlıklarının arazisine 8249 hırıstiyan ailesi göç ettirildi. Bunlardan sadece 100`e kadarı fayso, geri kalanları ise ermeni aileleriydi. Bu Kafkasyada geniş ölçekli ermeni göçünün başlangıcıydı. Göç ettirilenler Azerbaycan`ın en zengin, en kullanılabilir hatta en sefalı topraklarına yerleştirilmekteydi.
19. yüz yılın başlarından başlayarak Kafkaslara toplu halde yerleşen ermeniler kısa bir süre sonra bu bölgeyitam anlamıyla “kan çanağı”na dönüşdürdüler. 1915 yılında Türkiye`nin köy ve şehirlerini viran koyan, 100 binlerce kişinin kanlarını akıtan ermeniler Güney Kafkasya`dan da ellerini çekmek istemiyor ve bunun için adete fırsat kolluyorlardı. Çar Rusya`sının sona ermesinden ve bolşeviklerin hakimiyyeti ele geçirmeleri bu fırsatı doğurdu. Ermenilerin “Büyük Ermenistan” kurmak gibi sersem düşüncelerinin gerçekleşmesi yolunda attıkları adımlar Azerbaycanlı`lara yönelik toplu kıyamların ve soykırım aktlarının gerçekleştirilmesiyle sonuçlandı. Bu kanlı tarih kısa aralıklarla bütün 20. Yüz yıl boyunca defalarca tekrarlandı. Şöyle ki, ermeniler öten yüzyılın 1905, 1907, 1918, 1920, 1948, 1953, 1988 ve 1993 yıllarında katl etmek ve terörden istifade etmekle Azerbaycanlılara karşı etnik temizleme siyaseti gerçekleştirmişlerdir. Sadece 1905 ve 1907 yıllarında gerçekleştirilen soykırım sonucunda 300`e yakın Azerbaycan köyü yok edilmiş ve 100.000`den fazla Azerbaycanlı öldürülmüşdür.
1918 yılında ermeni devrimci federasyonunun gerçekleştirdiği bu soykırım sonucunda binlerce Azerbaycan türkü öldürüldü. Cami, okul, ve çeşitli mimarlık abideler yağmalanarak mahv edildi. Bakü`den sonra Guba, Şamahı, Gence, Nahçıvan ve diğer bölgelerde akıl almaz facialar gerçekleştirildi. Milli Lider Haydar Aliyev 1998 yılının Mart ayının 26`da imzaladığı kararnameyle 31 Mart tarihi Azerbaycanlıların Soykırım günü olarak ilan edildi. Bugün tarihin sayfalarına kanlı harflerle yazılmış soykırımdan 101 yıl geçmektedir.
Ermenilerin Kafkaslarda gerçekleştirdikleri kıyamlar ve soykırım aktlarının bir gerçekliğe dayanılması tarih tarafından kanıtlanmakdır. Onlar neyin pahasına olursa olsun Azerbaycan topraklarına yerleşmek ve oborigen bir halk olduklarını kanıtlamaya çalışmaktaydılar. Bu menfur niyetıerini gerçekleştirmenin yolları ise Azerbaycanlılara karşı soykırım gerçekleştirilmesinden, toplu halde katl etmelerinden, sınır dışı etme siyasetinden geçmekteydi. 1918 yılının Mart ayında Bakü`de ve Azerbaycan`ın diğer bölgelerinde gerçekleştirilen dehşetli soykırım aktı ermenilerin Kafkaslarda yerleşmesi için anahtar rolünü oynadı. Bu vahşi soykırım sonucunda Baküde 12 bin kişi, Şamahıda 7 bin kişi, Qubada 2 bin kişi, Şamaxı, Göyçay ve Ereşde 8 bin kişi, Şerur ve Nahçıvanda 3 bin kişi, Zengezurda 7700 kişi menfur ermeniler tarafında katledildi. Bunun yanı sıra Şamahıda 58 köyü, Qubada 122 köyü, Karabağın Dağlık bölgesinde 150 köyü, zengezurda 115 köyü, İrevan Guberniyasında 211 köyü, Kars eyaletinde 92 köyü tamamen mahv ettiler. Onlar bu vahşi eylemleri ile bir şekilde bu bölgede yaşamak ve Azerbaycan türklerinin tarihi vatanı olan şimdiki ermenistan arazisinde devlet kurmak niyetlerini gerçekleştirdiler. Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev: “Bizim dede-baba toprağımız olan İrevan hanlığı, Zengezur mahalı, diğer topraklar şimdi Ermenistan için toprak olmaktadır. Bunlar bizim tarihi topraklarımızdır, ancak biz Ermenistana karşı iddiasında bulunmuyoruz. Halbuki, ede biliriz. Çünkü şuanki Ermenistanın yerleşdiyi arazi kadim Türk, Azerbaycan topraklarıdır.
Azerbaycan bağımsızlğını yeniden kazandıktan sonra halkımızn tarihi geçmişinin objektif manzarasını yaratmak fırsatı elde edildi. Uzun yıllar gizli saklanılan, üzerine yasaklar getirilen gerçekler açıldı, tarif edilen hadiseler asıl değerini aldı. Milli Lider Haydar Aliyev 1998 yılının Mart ayının 26`da imzaladığı kararnameyle 31 Mart Azerbaycanlıların Soykırım günü olarak ilan edildi. Bununla da Azerbaycan tarihinde ermeni meselesine ilgide yeni stratejibelirlendi. Bu, aynı zamanda Azerbaycan halkının asrlar boyunca yüzleştiği mahrumiyetlere yönetici Haydar Aliyev olan devletin verdiği asıl tarihi bir değerdi. Bu sürecin sonraki aşamada Azerbaycan Cumhuriyetinin dış politikasının yönlerinden birisi olarak belirlenmesi hiç de tesadüf değil. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının yürüttüğü başarılı dış politika sonucunda şuan dünya ve uluslararası teşkilatlar Ermenistanı işgalci devlet olarak tanımaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanının bu konudaki tek anlamlı tutumu onaylandı ki, Dağlık Karabağın Azerbaycandan ayrılma mekanizmi yoktur ve hiç bir zaman olmayacaktır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev :Ermenistandakiler anlamalıdrlar ki, biz artık orta çağlarda değil, 21. Yüz yılda yaşamaktayız ve 21. Yüz yılın alametleri her iki ülke için bir esas olmalıdır. Biz bölgede barış olsun istiyoruz. Biz uluslararası hukuk normlarının temin edilmesini istiyoruz. Her bir işgalci bilmelidir ki, bu işgalin sonu olmayacak. Bu işgalin sonu ya sulh veya kaçınılmaz mağlubiyyetdir”. Azerbaycan ekonomik ve askeri potansiyelini hızla artırmakta, regionun en güçlü devletine çevrilmektedir. Eğer Azerbaycan tarafı ateşkes ile ilgili razılık elde olunan kırılgan bir devirde milli menfaatine zarar getirecek her hangi ödün vermemişse şimdi bizim her hangi yanlış adım atacağımızı beklemek sadece ahmaklıktır. Şimdi Ermenistan faktıki olarak dış devletin for-postudur ve bağımsız karar vere bilme iktidarında değildir. Diğer yandan da bölgedeki dev enerji ve altyapı projelerinden kenarda kalan Ermenistan şimdi de dünya maliye krizinin ağır sonuçlarını aradan kaldıramamaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev: “Eğer haritaya bakarsanız göreceksiniz ki, karbo hidrogen rezervlerinin batıya çıkarılmasının en kısa yolu Ermenistan arazisinden geçmektedir. Lakin bu, yalnız haritada böyledir. Ama, toprağın üzerinde durduğunuzda görüyorsunuz ki, aslında, bu, uzun yolla gitmektedir. bizim topraklarımız işgal altında kaldığı sürece bu işbirliği mümkün değildir.
Tarih boyunca Azerbaycan halkına yönelik soykırım siyaseti gerçekleştiren ermeni milletcileri kendi vahşi simalarına sonraları bir daha bütün dünyaya göstererek Hocalıyı yerle yeksan eylediler. 1992 yılının Şubat ayının 25`ni 26`na bağlayan ölüm doğan o gecede hala kesin olmayan rakamlara göre 613 kişi Ermeniler tarafından katledilerek öldürüldü. Ölenlerden sadece 335 kişinin cesedini defn etmek mümkün oldu.
Azerbaycan halkının maneviyatına, milli gururuna ve benliğine iftiralar atan, siyasi ve askeri tecavüz gerçekleştiren ermenilerin bu vahşiliklerinin dünya kamu oyunun dikkatine sunulması yönünde son yıllarda bir sıra önlemler alınmaktadır. Haydar Aliyev Fonunun desteği ile gerçekleştirilen kampaniya dünyanın bir çok şehirlerini kapsamakla Azerbaycanın yabancı ülkelerdeki diplomatik temsilcilikleri ve diaspor teşkilatlarını bu işe cezb etmektedir. Fonun hazırladığı ve bastırdığı kitap ve bukletler, Hocalı Soykırımını barındıran fotoğraflar muteber teşkilatlarda düzenlenen merasimlerde bir daha yabancı ülke vatandaşlarının dikkatini Azerbaycan halkının faciasına, ermenilerin ise barbarlığına yöneltmektedir.
Tarih hiç bir zaman unutulmaz ve aynı zamanda yazılmaktadır. Ermeni vahşilikleri Azerbaycan tarihinin kanla yazılmış sayfası olsa da, güçlü Azerbaycan yerleştiği bölgede söz ve nufus sahibi olmakla bütün sorunların üstesinden her zaman başarıyla gelmek iktidarındadır."