Kars-Ardahan-Iğdır Veteriner Hekimler Odası (VHO) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Öztürkler, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Bedensel-ruhsal gelişim ve sağlıklı büyüme, sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için yeterli ve dengeli beslenmenin şart olduğunun su götürmez bir gerçek olduğunu belirterek, “Ancak, dünyada insan nüfusu arttıkça, sanayileşme ve teknolojik gelişmeler de artmakta, kirlenen çevre, yer altı suları ve yorgun düşen doğa nedeniyle sağlıklı gıda kaynakları tükenmektedir.” dedi.
Öztürkler, çok önemli bir konuma sahip olmasına rağmen ülkemizin de dünyanın kötü gidişatından nasibini aldığını söyleyerek, “20-30 yıl öncesine kadar ülkemiz kendi kendini doyurabilen 7 ülke arasında yer almasına rağmen bugün o unvanını yitirmiş ve otoritelerce olası gıda krizi yaşayacak ülkeler listesine girmiştir.” diye konuştu.
Öztürkler, şöyle konuştu: “2007-2008 yılı dünya ve Türkiye açısından gıda krizinin tetiklendiği önemli yıllar olarak belirtilmektedir. Küresel iklim değişikliği, sıcaklık artışı bu yıllarda gıda açığının artmasına neden olmuş ve dünyada açlıktan hastalanma ve ölümlerin sayısını artırmıştır. 2002-2008 yılları verilerine göre doğrudan veya dolaylı göre dünyada her 5 saniyede bir çocuk, yılda 6 milyon çocuk ölmekte, tüm çocuk ölümlerinin %60’ı açlık nedeniyle olmaktadır. Dünya’da gıda açığından ötürü kötü beslenme ve açlık ortaya çıkmakta, bu olumsuz durumdan gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler daha fazla etkilenmektedir. Ülkemiz, hayvansal ürün dış ticaretinde 80’li yılların ilk yarısına kadar ihracatçı bir ülke iken, izleyen yıllardan günümüze kadar ne yazık ki net ithalatçı konuma gelmiştir. En büyük ithalat dalgası 1995 yılında başlamıştır. Ülkemizde 1980’li yıllardan itibaren günümüze kadar büyük baş ve özellikle de küçük baş hayvan sayısında ve veriminde önemli bir azalma ile karşı karşıya kalınmıştır. Sanayileşme ve teknoloji kuşkusuz önemlidir. Ancak son yeşil yaprak,son çimlenmiş tohum ve son su damlası tükendiğinde çılgınca konfor sağlayan teknoloji ve sanayi ürünleri makineler bizi 3 gün yaşatamaz. Nihayetinde bizleri yaşatacak olan bir bardak su ve bir lokma ekmektir. Rahatlık uğruna çılgınca sanayi ve teknoloji ürünleri üretiminin doğal kaynaklarımızı tüketmesine izin vermemeliyiz.”
Öztürkler, daha sonra şunları söyledi: “Ülkemizin hayvansal gıda üretme potansiyeli yeterli olmasına rağmen, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, hayvansal ürün üretimi ve tüketimi bakımından çok gerilerdedir. Bu yüzden et ithalatı yakamızı bir türlü bırakmamaktadır. Hayvansal üretiminin artırılması için teşvik olanaklarının bölgelerin kendine özgün özelliklerine, coğrafi ve gelişmişlik durumlarına göre artırılması gerekmektedir. Bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla ve özellikle şapla yapılan mücadele etkinliğinin artırılması için yeni yöntemlerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Hayvan hastalıklarıyla mücadelenin etkili yapılabilmesi ve toplumun yeterli ve sağlıklı hayvansal gıda tüketebilmesi için Veteriner Hekimlik mesleğine verilen önem daha da artırılmalıdır. Tüm karamsar verilere rağmen, doğal kaynaklar israf edilmeden, acımasızca yok edilmeden adil ve doğru stratejilerle dünyada herkese fazlasıyla yetecek kadar gıda üretilebilir. Yeterli ve sağlıklı gıda üretimi için sadece doğru,bilimsel ve stratejik yaklaşımlara gereksinim vardır. Sonuç olarak dünyada ve ülkemizde su ve besin kaynaklarının gittikçe azalacağı, gıda fiyatlarının özellikle de et fiyatlarının gittikçe artacağı göz önünde bulundurularak, sürekli ve kalıcı tarım ve hayvancılık politikaları geliştirilmeli şimdiden etkili ve kalıcı tedbirler alınmalıdır. Gelecek nesillerin daha sağlıklı ve mutlu yaşayacağı dileğiyle 16 Ekim Dünya Gıda Gününü kutluyor, saygılarımı sunuyorum.”