AĞAÇ DİKİMİ VE BAKIMI
Doğal yaşam ortamında yetişen ağaçların budanmaya ihtiyaçları yoktur. İlk oluşan dal ve uzantılar zaten biyolojik ömrünü tamamladığında kendiliğinden kırılır, dökülür, kurur ve biyolojik döngüye katılarak yapısındaki organik ve inorganik maddeleri toprağa verir, böylece doğal denge korunmuş olur.
Doğal dengeden bahsetmişken bu konuyu biraz açmakta fayda var. Yaşlı dünyamızın insanlara sunmuş olduğu doğal kaynakların ihtiyaçtan fazla kullanıldığından bazı elementler tükenme noktasına gelmiştir. Tarım alanlarında bir sezonda çoklu ekim yapılması, anız yangınları, orman yangınları ve insanların ısınma için kullandığı odun, erozyon ve diğer nedenlerden dolayı doğal kaynakları aşırı derece tükettik ve bazı doğal kaynaklar artık yok ya da yok denecek kadar azaldı.
Tüm canlıların yaşamında atıklarını ve öldüklerinde de yapılarındaki tüm organik ve inorganik maddelerin toprağa kazandırılması basitçe doğal denge olarak adlandırılabilir. Doğal yaşam alanlarında bu döngü kısmen normal olarak işlemeye devam etmektedir. Özellikle ormanlık alanlarda doğal denge daha iyi işlemekte olup orman toprağının daha verimli ve besleyici organik maddelerce zengin olmasının nedeni de budur. Ormanlar hiçbir zaman budanmazlar, ancak biyolojik ömrü tamamlanan bazı ağaçlar belirlenerek onların ormandan çıkarılması ve ekonomiye kazandırılması ormancılık esaslarındandır. Ormanlık alanlarda ağaçların üzerleri ve hemen tabanları, korunaklı alanlar oluşturduğu için birçok hayvana barınak görevi yapar. Yani biyoçeşitliliğin devamı için orman ekosistemleri oldukça önemlidir.
İnsanlar tarafından oluşturulan kültür ormanları veya kurumların, sivil vatandaşların yaşam alanlarını yeşillendirmek ve güzelleştirmek amacıyla ağaçlar dikmektedirler. Gerek kamu eliyle gerekse özel kişi ya da kuruluşlar eliyle belli yerlerde ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Yapılan bu ağaçlandırma çalışmaları sonucu oluşturulan ormanlık alanlar ya da ağaçlandırılan alanların varlığı hiç de küçümsenemez durumdadır. Ancak tamamen iyi niyetli olarak yapıldığı düşünülen bu ağaçlandırma çalışmalarından sonra yetişen ağaçların bakımlarında bir takım yanlışlıkların olduğu görülmektedir. Yaklaşık 20 yıldır kamu kurum ve kuruluşlar ile diğer kurumlarda yapılan bu yanlışlıkların giderilmesi amacıyla çoğu kez müdahale etmemize rağmen maalesef yanlışlıklara devam edilmektedir. Bu yanlışlıkların neler olduğunu örnekleriyle kısaca açıklamak istiyorum:
- Fidan dikiminde yöreye uygun ve bölge iklimine adapte olmuş ağaçların fidanlarının tercih edilmemesi nedeniyle birçok kamu ve özel kaynaklar heba edilmekte ve emekler boşa gitmektedir. Şehrimizde bu duruma çok sayıda örnek vermek mümkündür.
- Fidanların dikimi kadar da bakımları önemlidir. Özellikle yaz ayların da dikilen fidanların bakım ve sulamalarının ya yapılmadığı ya da gelişigüzel yapıldığı için dikilen fidanların çok kısa bir süre sonra kuruduğu görülmektedir. Yine bu duruma şehrimizde çok sayıda örnek vermek mümkündür.
- Ağaçların budanması hususu tam bir cehalet örneğidir. Özellikle iğne yapraklı ağaçların budanmayacağı bilgisi hemen her yerde mevcuttur. Ancak çok özel durumlarda belki alttaki birkaç dal sırası kesilebilir, bununda özel şartları vardır. İğne yapraklı ağaçlar yaz kış yapraklarını dökmedikleri için gövdenin etrafında dizilen dallar ve yapraklar adeta soğuk, sıcak gibi çevresel faktörlerden gövdeyi korumaktadır. Tabandan itibaren yan dalların varlığı ve sıklığı çevre sıcaklığının ve soğuğun daha az hissedilmesini sağlar. Yani sıcak havalarda yan dalların uzunluğu, büyüklüğü ve sıklığı sıcaklığın gövde tarafından daha düşük hissedilmesini sağlarken, soğuğun da aynı şekilde daha düşük hissedilmesini sağlar.
Bu nedenle özellikle iğne yapraklı bitkilerin budanması bitkinin gövdesinin olumsuz çevre şartlarına karşı dayanıklılığın azaltır. Bu nedenle iğne yapraklı bitkiler budanmaz. Budandığı takdirde şekil-1’de görüldüğü gibi bitki budanan yerden tekrar sürgün vererek insanlar tarafından oluşturulan bu açıklığı kapatmaya çalışır. Bu örneği birçok kamu kurum kampüslerindeki iğne yapraklı bitkilerde görmek mümkündür.
Şekil 1. Budanan gövdede yeni sürgün oluşumu
İğne yapraklı bitkiler yaz kış yapraklarını dökmedikleri için azda olsa büyüme ve gelişmelerini devam ettirirler. Ayrıca yaz kış yapraklarını dökmedikleri için bütün yıl hava kirliliğini önlemeye ve atmosfere oksijen vermeye devam ederler. Her ne kadar bitki kışa kendisini hazırlasa da biyolojik faaliyetlerine yapraklarını dökmediği için devam ederler. Ağır kış şartlarına ve donmaya karşı antifriz proteinleri sayesinde kendilerini korurlar. İğne yapraklı bitkiler budandığından bitki kısmen savunması zayıflar ve hayatta kalma ihtimali azalır.
Fidan dikimi ve ağaç budama
- Fidan dikimi: yöreye uygun fidanlar tespit edildikten sonra fidanların her ne kadar yılda iki kere dikilebilirliğinden söz edilse de, yöremizde ağır kış şartları olduğu için fidanların yaz döneminde vejetasyon uyanmadan dikim yapılması en makul olanındır. Fidanlıktan alınarak yer değiştirilen bitki yeni yerine adapte olmakta zorlanacaktır çünkü bölgede kış şartları ağır seyretmektedir. Birde fidan başka coğrafyalardan getirilmiş ise tutma ihtimali oldukça düşük olacaktır. Bu nedenle fidanları güz aylarında dikme yerine yaz aylarında dikmek daha avantajlı olacak ve fidanların tutma ihtimalleri artacaktır.
- Ağaç budama: Fidan dikiminde olduğu gibi yılda iki kere ağaç budama yapılabilir. Ancak coğrafik şartları göz önünde bulundurulması esastır. Özellikle yapraklarını döken ağaçların güz aylarında büyüme ve gelişmeleri durur. Dal ve gövdedeki su miktarı donma tehlikesine karşı köklere doğru yönlendirilir ve böylece soğuk iklim şartlarına karşı bitki kendisini korumuş olur. Kısmen kış ayları çok soğuk geçmeyen zamanlarda güz aylarında ve yazın gövdeye su yürümeye başlamadan önce budama yapılabilir. Ancak yöremizde kış şartlarının ağır geçmesi nedeniyle ağaç budamanın güz ayları yerine yaz aylarında yapılması daha uygun olacaktır. Budama ile kesilen yerlerde gövde kendisini yaralanmış olarak kabul edecektir. Ayrıca bitki ağır kış şartlarına ile birlikte birde gövdedeki kesilmiş yerler bağışıklık sistemini zayıflatacaktır. Bu sebeplerden dolayı bitkinin hayatta kalabilme ihtimali zayıflayacaktır.
Prof. Dr. Mehmet Ali KIRPIK
Kafkas Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi
Biyoloji Bölümü öğretim üyesi
Ekosistem Ekologu