Sayın Genel Başkanım Türkiye Cumhriyeti’nin temelini oluşturan Türk Milleti, Türk Ülküsü ve Ülkesi bugün birçok tehlikeyle karşı karşıyadır. Bunların başında Bölücü- Ayrılıkçı Hareket ve Araplaştırılan, mankurtlaştırılan gençliğimiz gelmektedir. Tarihsel süreç içerisinde var olagelmiş her iki tehdit dün de bugün de hep karşımızdadır. Türk Düşmanlığı ve Türk Milleti karşıtlığı hem içimizde ki işbirlikçilere; hem de batılı toplumlarının genlerine işlemiş bulunmaktadır. Bu aşağılık düşüncede olanların Türk milleti hakkında ki nefret dolu sözlerine örnek olması açısından yıllar önce İngiliz Başbakanı William Edwart Gladstone’un şu sözleri manidardır:
“Türkler İnsanlığın insan olmayan numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya onları Anadolu’da yok etmeliyiz…
Sayın Genel Başkanım tarih tekerrürden ibarettir. Tarihte Türk Milletiyle hesapları olan emperyalist devletler ve yerli işbirlikçiler bugün de geçmişten gelen hesaplarını görmeye devam etmektedirler. Savaş alanlarında yenemedikleri Türk devletini ve milletini, şimdi ki siyasi iktidarın teslimiyetçi politikaları yardımıyla istedikleri noktaya taşıdıkları aşikardır.
Siyasi iktidar küresel projelere teslim olmuş gösterebileceği hiç bir direnç kalmamıştır. Bu acizliği ve çaresizliği de Türk Milleti görmüş ve tek umudu Milliyetçi Hareket Partisine umut bağlamış durumdadır. Milliyetçi Ülkücü Hareket Türk Milleti’nin umudu ve direnci konumundaki tek düşüncedir. Milliyetçi Ülkücü Hareket zihinlerdeki, dirençli ve mücadeleci gücünü her zaman heyecanlı ve canlı tutmak zorundadır.
Sayın Genel Başkanım bugün Türkiye’nin bu gerçeğinde MHP’nin siyaseti son derece etkisiz ve yetersizdir. Bunu mutlaka sizlerde görüyorsunuz. Milliyetçi Hareket Türk Milleti ve Devleti’nin bölünmez bütünlüğü adına siyaset yapmaktadır. Bugün Genel Merkez tarafından ortaya konulan siyasete baktığımızda ne görüyorsunuz diye soracak olursanız ; görebildiğimiz Türkiye gerçeğinden uzak, koltuğunu koruyan, milliyetçi siyasetten uzaklaşılmış, Türkiye’nin gerçeklerini görmeyen, etkisiz ve yetkisiz tepki vermekten çok uzak bir tavır!
Sayın Genel Başkanım bu aşağıdaki olaylar gerçekleşirken MHP hangi tepkiyi vermiştir;
1. Tüm Türkiyede “Ne Mutlu Türküm Diyene” tabelaları indirildiğinde hangi tepkiyi verdiniz?
2. Okullarda “Andımız” kaldırıldığı zaman cılız birkaç söylemden başka ne yaptınız?
3. Milli bayramlar kaldırıldı hangi tepkiyi verdiniz?
4. Cumhuriyetin getirdiği Türk Milleti gerçeğini iktidar her seferinde yok saydı, bu değerlerimiz yok sayıldığı halde neden hep sessiz kaldınız ?
5. İktidar 17 tane Ege denizindeki Türk adasını Yunanistan’a verirken, neden toplumsal tepki oluşturacak mitingler yapmadınız?
6. Irak’taki ve Suriye’de ki Türkmen coğrafyası yok edilirken neden sesiniz çıkmadı. Neden bununla ilgili Türkiye’nin her yerinde mitingler, toplantılar yapmadınız?
7. Uygulanan yanlış siyasetin sonucu olarak sınırlarımız herkese açılırken sadece Suriye ve Irak Türkmenlerine kapalı tutulmuştur. Türkmenler Türkiye’ye kabul edilmesi için neden iktidara karşı kamuoyu baskısı oluşturmadınız.
Sayın Genel başkanım yukarıda verdiğim örnekler Türk Milliyetçilerinin mücadele etmesi gereken temel ideolojik politikası değil midir? Bu gerçekler milliyetçi hareketin dik durması gereken ve devamlı canlı tutulması gereken milli konulardır. Nedense bu haklı konularda hep sessiz; mücadeleden yoksun, tepkisiz bir politika uyguladınız.
Sayın Genel Başkanım insanlar parti içerisindeki gördükleri yanlışları açıklarken bu açıklamaları partimizin kurumsal kimliğini daha ileri seviyelere taşıma düşüncesi ile dile getirildiği değerlendirilmelidir. Düşüncelerinizi benimsemeyenleri ya da karşı görüşte olanları tehdit etmek, susturma veya partiden ihraç etmeye zorlamak geçmişten bu yana hep acımasızca uygulanmaktadır. Ne var ki insanımızın, milliyetçi ülkücü iradenin doğasında var olan gerçeğe ulaşma içgüdüsü, çoğu zaman bu tehditlere kulak asmadı. Bu yolda mücadele verenler; düşüncelerini her şart altında korkusuzca söylüyorlar. Söylemeye de devam edeceklerdir.
Bu mücadele milliyetçi ülkücü ideolojinin, milliyetçi hareketin, Türkiye’nin ve Türk milletinin aydınlık geleceği için, gerçekleri söylemekten ve yazmaktan çekinmeyenlerin bildiği bir hak yoludur. Bu hak yolda milliyetçi ülkücü tabanın haklı sesine kulak vererek olağanüstü kongrenin toplanmasını sağlamalısınız milliyetçi Hareketin bir an evvel ülkemizin gerçeklerine dönmesi gerekmektedir. Toplanacak kongre ve çıkacak bir değişim tüm küresel projelerin ve onların yerli işbirlikçilerinin planlarını bozacak ve milli düşünceyi kuvvetlendirecek güç olacaktır.
Milliyetçi ve ülkücü tabana layık olmayanlar, kutlu davamızın sorumluluklarını bilmeyenler ve ülkücü sorumluluk içerisinde yürütemeyenler, kurultay gibi istişare gelenek ve kültürümüzden kopmamıza sebep olan kimler varsa Milliyetçi Hareketten acilen ayıklanmalıdır.
Sayın Genel Başkanım bugün Türkiye her alanda kuşatılmış durumdadır. Ülkemiz birçok sorunla uğraşıyor. Terör belası bu sorunların başında geliyor. Her gün onlarca şehit haberiyle yüreğimiz kan ağlıyor. Terör belasının amacı Türkiye’yi bölmektir. Bunun bir aşaması olarak bir küresel proje olan; Suriye’den gelen 3 milyonu aşan göçmenin barındırılması ve o bölgemizin demografik yapısını değiştirmesi bu planının bir parçasıdır. Türkiye’nin ekonomisinin çökertilmesi yine bu planının önemli bir aşamasıdır. Ülkemizin bu kadar ağır sorunu varken MHP’nin iç sorunlarıyla uğraşma hakkı olamaz. MHP devlet ebed müddet diyen ideolojik düşünceyi savunan bir partidir. Yine zati aliniz önce ülkem diyen bir devlet adamısınız. Sayın Genel başkanım bir an evvel genel başkan adayları olan Sayın M. Akşener, Sayın Ü. Özdağ, Sayın S. Oğan, Sayın K. Aydın, Sayın S.S.Sazak beylerle görüşerek bir orta noktada birleşme sağlamalısınız. Birleşerek güçlenmenin önünü açmalısınız. Hem ülkemizin hem de milliyetçi ülkücü hareketin önünü açmalıınız.
Sayın Genel Başkanım MHP de yöneticilik yapanların kişisel hırsları hiçbir zaman davamız ve mantığın önüne geçmemelidir. Akılcı planlama ve Türk milleti adına her zaman Milliyetçi Harekete hizmet etmekten başka bir niyeti olmamalıdır. Bu fikirleri hayatına rehber edinmiş bir ülkücü olarak bu mektuptaki niyetimi ve düşüncelerimi Zatıalinize ve Dava arkadaşlarıma dile getirmeyi kendime bir borç bildim. Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.”