Azerbaycan’ın kurucu lideri Haydar Aliyev’in 10 yıl daha uzun yaşaması durumunda Azerbaycan ve Türk dünyasının geleceğinin daha farklı olacağını belirten Türk polisinin Osman Ağabeyi Osman Gezeker, PUSULA Gazetesi’nden Ufuk İnce ve Cengiz Durular’a verdiği röportajda, Haydar Aliyev ve Azerbaycan ile Türk dünyasını anlattı.
Azerbaycan - Türkiye ilişkilerinde siyaset üstü dostluk köprüsü kuran Osman Gezeker, İnce ve Durular’a verdiği röportajda şunları kaydetti.
Görev yaptığım dönemde Gürcistan, Ermenistan, Rusya, Nahcıvan ve İran’daki yetkililerle birlikte sürekli görüştüm. Kurduğumuz ilişkilerin ardından bölgeyi daha yakından tanıma imkanı buldum. 1990’lı yıllarda Nahcıvan gündeme gelmeye başladı. 20 Yanvar Olayları başladığında Nahçivan’ı ve onun bağlı olduğu Azerbaycan’ı daha iyi tanımaya başladık. Ben de oraya gidince sadece bir sınır bölgesinde bizim gibi insanların yaşadığı bir bölge olarak biliyordum. Ne zaman ki bu 20 Yanvar Olayları ile birlikte Rusya’nın desteğindeki Ermeniler, Bakü’de, Azerbaycan’da bir takım olaylar gerçekleştirerek kardeşlerimizi katlettiklerinde o toplumu tanımaya başladım. Bu olaylarla birlikte Nahçivan’ın Türkiye ile olan ilişkileri gündeme gelmeye başladı. Rahmetli Haydar Aliyev, uzun yıllar Rusya’da başbakan 1. yardımcısı olarak görev yaptı. O’nun orada gelişmesi ve söz sahibi olması ve en sonunda Polit Büro’ da ki söz sahibi 3 önemli kişiden biri olması, Haydar Aliyev’in Azerbaycan toplumu üzerindeki gücünü ortaya çıkarttı. Gorbaçov’un bölgede aldığı tavır Haydar Aliyev’in Rusya’da barınamayacağını, orayı bırakarak kendi ülkesine, topraklarına dönüp hizmet yapması gerektiğini ortaya koydu.
O’da oradan ayrıldı ve Azerbaycan’a geldi. Azerbaycan üzerinden Nahçivan’a gitti. Nahçivan’da Ali Meclis Serdi oldu. Nahçivan 380.000 nüfuslu olan özerk bir cumhuriyettir. Aliyev, Nahçivan’da Ali Meclis Serdi olarak görev yapmaya başlayınca, Ermenilerin bölgedeki baskısı daha artmaya başladı. Bu süreç dostluk köprüsünün ne denli önemli olduğu ve biran önce Türkiye-Azerbaycan arasında kurulması gerektiğini ön plana çıkardı. Böylelikle ümit diğer adıyla hasret köprüsünün temelleri atıldı. Köprü yapıldı. Köprüyle birlikte Azerbaycan ile olan ilişkilerimiz gelişti. Türkiye ile Nahçivan arasında oluşturulan bu köprünün açılmasında Aliyev’in ve Türkiye tarafının çok büyük gayretleri olmuştu.”
PUSULA-TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’DAKİ ETKİSİNİ NASIL TANIMLIYORSUNUZ?
Osman Gezerek- Bizim tek şansımız Türkiye’nin vereceği desteğe bağlı. Nahçivan ne kadar da özerk bir Cumhuriyet olsa da Türkiye’de oranın bir garantör anlayışı hakim. Yani tek taraflı olarak Rusya Nahçivan’a müdahale ederse Türkiye’nin müdahale etme hakkı var. Haydar Aliyev, “Biz bir millet iki devletiz” demekle bizim birlik ve beraberliğimizin çok önemli olduğunu dünyaya anlattı. Türkiye’nin Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkelerin birleşerek bir güç birliği oluşturacağını biliyordu. Türkiye bugün Kafkaslarda, Afrika’da ve Ortadoğu’da güçlü bir devlettir. Bu özellik Türkiye’ye haklı bir güç sağlamaktadır. Dünya Türkiye’yi bir İslam alemi lideri olsun istemiyor. Türk dünyasının lideri olmasını da istemiyor. Onlar istese de istemese de Türkiye bugün Rusya, Amerika ve Çin gibi süper bir güçtür. Avrupa topluluğundaki sancılar Türkiye’nin büyümesinden kaynaklanıyor. Ülkemizin bu gücünü budamak istiyorlar.
PUSULA-HAYDAR ALİYEV İLE NASIL TANIŞTINIZ?
Osman Gezerek- Ben kendime göre Haydar Aliyev ile tanışmamı bir şans olarak kabul ediyorum. Haydar Aliyev büyük bir liderdi. Onun fikirlerini öğrenmek çok önemliydi. Hatta bir gün kendisiyle doğum gününde konuştuğumuzda şöyle bir şey söyledim merhuma Allah benim ömrümden 10 yılı kessin size versin, siz daha çok yaşayın kendisi 10 Mayıs 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edildiği yılda dünyaya gelmişti. Bunun üzerine merhum Haydar Aliyev bana sen daha gençsin, sen yaşamalısın. Türk dünyasında biz gördük ki büyük liderler yüz yılda bir geliyor haydar Aliyev de öyle bir liderdi. Her şeyi yorumlayabilen bir insandı. Böyle lider insanlar çok uzun yaşamıyor. Haydara Aliyev 10 yıl daha uzun yaşasaydı Azerbaycan ve Türk dünyasının geleceği daha farklı olurdu. Biz biriz. Bir oluruz. Böyle yapmazsak yok oluruz. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Kuvvet birlikten doğar diyerek Türk insanı ve Türk milleti olarak kendi birlik ve beraberliğimizi oluşturmak zorundayız. Yoksa bizi parçalarlar. Ben onun güvenlik konularındaki danışmanlık hizmetlerini Türk ve Azerbaycan polisi arasındaki gelişmeleri sağlamaya çalıştım. 1994 yılında Bakü’ye gittiğimde gördüm ki Azerbaycan ve Türk polisi arasında bir güvenlik işbirliği anlaşması yapılmamıştı. Yaptığımız girişimler ile 1994 yılında güvenlik işbirliği anlaşması imzalandı. Bunların faydası iki toplumun yakınlaşmasında harç olmaktı. Azerbaycan’a hizmet Türkiye’ye hizmet demektir. Türkiye’ye hizmette dünya ve insanlığa hizmettir. Azerbaycan’a ne kadar hizmet edersem Türkiye’ye de o kadar hizmet etmiş oluruz.”