YAZACAKLARIMIZ aslında Anadolu’dan büyük şehirlere göç veren şehirlerin öyküsüdür.
Trabzon’dan Şanlıurfa’ya, Kars’tan Edirne’ye... Türkiye’nin öyküsüdür bu...
Bu hikaye özellikle seçim zamanı gündeme gelir. Kars’ta ise biraz daha şiddetli yaşanır.
“Bu ilde oturmuyor, niye aday oldu?” diye..
Kars’ta şehir dışından gelen, aday adaylarına, ‘çantacı’ ismi takılmasına üzülen turizmci Erdem Ekinci de almış kalemi eline... Ama sesini Kars’ta duyuracak yayın organı bulamamış. Bizden de ‘göç eden’lerin anısına köşemize konuk olmak istedi. Bu değerlendirmenin siyaset bilimcileri ve sosyologlar için öğretici bir yönü var:
“Kars’ta siyaset için Ankara’dan gelenlere takılan bir lakap var: ‘Çantacı’. Lakap takmayı seven insanlarız ya... Ben de Kars’ta siyaset yapıp fakir fukaranın sırtından ‘cebini doldurup’ Ankara’ya, İstanbul’a ‘demir atanlara’ bir lakap taktım:
‘Bavulcular’
Allah Kars’ı, ‘çantacılardan’ değil, ‘bavulu alıp gidenlerden’ korusun...
Amin!..
Çantacı ne demek?
İsterseniz 30-40 yıl geri gidelim. Anadolu’dan başlayan yoğun göçlerden doğal olarak Kars da nasibini aldı... Biraz gözü açık olanlar kapağı Almanya başta olmak üzere yurtdışına, ‘işçi olarak’ attı. Daha garibanlarımız da İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya...
En ağır koşullarda yaşadılar. Onurları ve aileleri için.
Gittikleri yerde ‘Karslı’ diye zaman zaman horlandılar; ittirildiler.
Yetmedi; amcaoğlu-dayıoğlu hastalandı, geldi hastane kapılarında günlerce nöbet tuttular, deniz görmek isteyen akrabalarına gönüllü ‘pansiyoner’ oldular, onların kızları-oğulları yüksekokul kazandı, evlerini öğrenci yurdu gibi kullandırttılar. Yıllardır tablo bu.
Ne için; akraba ve Karslı
oldukları için...
Şimdi o insanların binbir eziyetle yetiştirdikleri göz nuru evlatlarından ola ki Kars’a ‘siyaset için yolu düşenlere’ takılan lakap hazır: ‘Çantacı’.
Bu haksızlık değil mi?
Toprak ve ağalık Kars’ta kaldı; güç de... Garibanların çocukları 30-40 yılda bu noktaya geldi de Kars niye bu kadar ihmal edildi?
EYE NİYE SORALIM Kİ
Gürcistan ve Ermenistan; ABD’den Cumhurbaşkanı ithal etti de, biz kendi çocuklarımızı mı hazmedemeyeceğiz?
Kars’a hizmet edecek olan insanların her alanda vizyon sahibi olması gerekiyor. Bunun için de büyük şehir hatta yurtdışı yaşamını bilmeleri... En önemlisi de karşılıklı ‘sevgi ve saygı’ gerekmiyor mu? Hem de içten, eskiden olduğu gibi...
Ha, bir de her ne sebeple gelirse gelsin ‘Eye ne işti?’ diye yarı şaka-yarı ciddi, ‘Ne işin var?’ diye örtülü sorguya çekmemek gerekiyor.
Eye ne iş olacak? Özledik geldik. Ticaret yapmaya geldik. Siyaset yapmaya geldik. Sıla-ı rahim yapmaya geldik. Mezarlıklarımızı ziyarete geldik. Memleketimize geldik. Giderken ‘Bu yoksulluk içindesiniz. Nereye gidiyorsunuz?’ diye soran oldu mu?
Hatta kısır siyasetle zorlanarak yollananlar da oldu. Gelirken kime soracağız.
Niye soralım!”
Bu anlatımda çok dersler var.
Kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/17472000.asp?yazarid=42