“ber_A_ber” filmleri 2. kez gösterildi

Filmlerin gösterimlerinin ardından yapılan söyleşide “Ermenistan’da en aşağılayıcı kelime ‘Türk’, Türkiye’de ise ‘Ermeni’” gerçeği bir kez daha vurgulandı.

 Tacettin DURMUŞ

Kars ve Gümrü’lü gençlerin 2 ülkede karşılıklı olarak çektikleri ‘ber_A_ber’ filmleri Bolero” Cafe Bar’da yeniden gösterildi.

Milliyetçilik, sınır, kişisel tarih ve kültürel benzerlik gibi konuların ele alındığı ve iki toplumun doğrudan diyalog yollarını araştıran ‘ber_A_ber’ filmlerinin gösterimi, Türkçe ve Ermenice altyazılı olarak gösterildi.

Gösterim sırasında “Buluşma Noktası" (deneysel10), Alessandro Bo "Atalar", (belgesel, 17), Armine Avetisyan, Hülya Kesemen "Ayna" (belgesel 12), Anna Martirosyan, Buluş Oygur

"Hay’al" (belgesel, 24), Oktay İnce, Armen Vardanyan, Gohar Sargsyan,Taron Baloyan

"Kavga" (animasyon), Ashot Vardanyan, "Sınırın Ötesinde Doğmak" (kurmaca), Gohar Sargsyan, Taron Baloyan, Yılmaz Akaya "Engellenmiş Diyalog" (video-mektup), Ashot Mirzoyan, Hasan Basri Çiçek’e ait filmler seyircilerin beğenisine sunuldu.

AMACIMIZ, TÜRKLERLE ERMENİLERİN BİRLİKTE BİR ŞEYLER YAPABİLECEKLERİNİ GÖSTERMEKTİR.

Gösterim öncesi ber_A_ber  Film Projesi hakkında bilgi veren Proje Uzmanı Armen Vardanyan, amaçlarının Türklerle Ermenilerin birlikte bir şeyler yapabileceğini göstermek olduğunu belirterek,  “Bu proje için geçtiğimiz yıl Kars’a geldik. Karşılıklı olarak Kars ve Gümrü’de amatör sinemacılar ile birlikte kısa metrajlı filmler çektik. Bu nedenle Ermeniler Kars’ta, Karslılar ise Gümrü’de bulundu. Bizler Kars’ı ve insanları çok sevdik. Ama özellikle Kars’ta genç insanlar beni daha da etkiledi. Tek amacımız Türklerle Ermenilerin birlikte bir şeyler yapabileceğini göstermekti. Karslılar çok iyi bilsin ki Ermenistan’da dostları var. Her zaman sizleri Ermenistan’da görmek isteriz. Bu nedenle sizi Ermenistan’da görmekten çok mutlu olacağımızdan emin olun.’dedi.

Gösterimlerin ardından proje ekibi ile soru - cevap şeklinde söyleşi yapıldı. Bir öğretmen filmler ile ilgili olarak görüşlerini dile getirerek. “Filmleri izleyen ve görüşlerini dile getiren bir öğretmen, “Halklar arasında ki savaşları bireylerin çıkardığını düşünmüyorum. Çünkü filler tepişiyor ama çimenler eziliyor. Filmlerinizde çimenleri gösteriyorsunuz ama filleri göstermiyorsunuz. Aslında savaşları körükleyen arkada ki filleri göstermeniz gerekirdi. Örneğin Kars’ta ki İnsanlık Anıtı AKP döneminde yapıldı. Daha sonra da AKP’nin politikaları değiştiği için şimdide yıkılması gündeme geldi. Çünkü bu ülkede milliyetçilik ve ırkçılık Devlet eliyle güçlendirildi. Aslında halklar arasında böyle düşmanlıklar yoktur. Çünkü hep yanlış tahliller yapılıyor.  Savaşları her zaman emperyalistler çıkartıyor. Siz bir Ermeni olarak ne düşünüyorsunuz?” diye sordu.   

ERMENİSTAN’DA EN AŞAĞILAYICI KELİME ‘TÜRK’, TÜRKİYE’DE İSE ‘ERMENİ’

Bunun üzerine söz alan Proje Uzmanı Armen Vardanyan, seyircinin sorusunu “Dediğiniz çok doğru. Dünyanın her yerinde savaşları Emperyalistler çıkartır. Ermenistan’da en kötü ve hakaret içeren kavramlardan birisi ‘Türk’, Türkiye’de ise ‘Ermeni’ kelimeleridir. Bunun nedeni halklar birbirini tanımadığı ve aralarına mesafe konulduğu için birbirlerini tanımıyor ve kötü biliyorlar. Tabii ki iki ülke insanı arasında bazı faklılıklar vardır.”diye cevaplandırdı.  

“BİR TÜRK’ÜN SALATA YEDİĞİ YEMEK MASASINDA OTURMAM”

Vardanyan, diyalog eksikliğinden dolayı iki ülke gençlerinin birbirlerini ‘Öcü’ gibi gördüklerine dikkat çekerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü. “filmlerden birisinin çekimleri sırasında Ermeni genç arkadaşımız, bir yemek sırasında projenin Türk ortağı Buluş Oygur’u salata yerken gördü ve ‘ben bu salatadan ben yemem’ dedi. Fakat tanışıp kaynaştıktan sonra ertesi gün ‘ben Buluş ile birlikte çekime gideceğim’ dedi. Bu çocuğun bakış açısını değiştiren ise Aşot ile Buluş’un dostluğundan kaynaklanan ve karşılıklı diyalogların gelişmesinden kaynaklanan bir durumdur.”dedi.

Söyleşinin devamında ise Gazeteci Salih Şahin filmlerin bazı bölümlerinde Karsın harabe bölgelerini, Gümrü’nün ise daha modern yapılarının gösterildiği yönünde eleştirilerini dile getirdi. Şahin’in bu eleştirisine ise Vardanyan şu cevabı verdi. “Aslında Gümrü’de 1988 Erivan depreminden sonra pek fazlasıyla yeni ve modern binalar yapılmadı. Bu projede bizim amacımız Gümrü’yü bu şekilde göstermek değildi. Biz aslında ‘birbirimize ne kadar benziyoruz ve ortak yanlarımız nelerdir’ bunu yansıtmaya çalıştık. Eskiden Gümrü’de birçok Müslüman, Kürt ve Azeri yaşamış. Fakat bugün Müslüman kültürden herhangidir iz kalmamıştır. Fakat Kars’ta Ermenilerden, Ruslardan ve Azerlerden geriye kalmış hiçbir eserin kalmaması bizi çok üzmektedir. Burada önemli olan birbirimize benzeyen ortak kültürümüzün yok olmamasıdır.”