Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’ın, Türkçeye de çevrilerek Doğan Kitap tarafından yayımlanan çok önemli bir çalışması var. Tüm dünyada ilgiyle karşılanan kitabın adı; Ulusların Düşüşü: Güç, Zenginlik ve Yoksulluğun Kökenleri. Çalışma okura “dünyaya bakışınızı ve kavrayışınızı değiştirecek” sloganıyla sunuluyor. Gerçekten de okunduğunda insan zihnine çok şey katacak türden… Kitap, Amerika’da bir çitle ikiye ayrılmış Nogales kentine ilişkin çarpıcı bir karşılaştırmayla başlıyor. Verilen bilgilerden çitin kuzeyinde Santa Cruz County’nin milli gelirinin 30 bin dolar kadar olduğunu öğreniyoruz. Burada, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, elektrik, telefon, kanalizasyon sistemleri çok gelişmiştir. Ama birkaç adım uzaklıktaki çitin güney tarafında yani Nogales Sonora sakinlerinin hayatları epey farklıdır. Meksika’nın görece müreffeh bir kesiminde yaşasalar da hane başına ortalama gelirleri kuzeydekilerin üçte biri düzeyindedir. Eğitimleri daha geri, halk sağlığı koşulları yetersiz, bebek ölümleri daha fazla, yollar daha kötüdür.
Yazarlar kitapta, coğrafi ya da iklimsel bir farklılık olmamasına karşın, bir kentin, bir bölgenin iki yarısının neden bu kadar ayrı olduğu sorusuna verilecek yanıta geçmeden önce, okuru daha da meraklandırarak; “Neden Birleşik Devletler’deki ekonomik başarı, Meksika’dan, Latin Amerika’nın diğer ülkelerinden daha elverişlidir” diye soruyorlar. Ardından da bu sorunun yanıtının “erken sömürgecilik döneminde” farklı toplumların oluşma biçimlerinde yattığını yazarak derin tarihsel bir arka planı irdelemeyle başlıyorlar.
Hiç kuşkusuz biz burada, kitabın, ulaştığı sonuçları konu edinmeyeceğiz. Ama belki benzer sorularla, son yıllarda kimi temel hizmetlerin gündelik yaşamın konforuna olumsuz etkisi bağlamında gereksiz bir kötüleşme eğilimi içerisine girildiğini, daha önce ilerisinde olduğu illere karşı şimdilerde görece bir gerileme içerisine giren Kars algısının pratik ipuçlarını vermeye çalışacağız.
Çok küçük bir örnekle başlayayım: İki yıla yakın bir süreden beri Kafkas Üniversitesi yerleşkesinden kent merkezine gelirken, ilköğretim okulunun altından sola yönlendirilerek, İnönü caddesini dikine kesip ana yola çıkmak zorunda bırakılan sürücünün yaşadığı sorunlar günümüz modern kentlerin hiçbirinin merkezinde görülmeyecek türdendir. Burası kamu gücünün sıfırlandığı, “kent aklı”nın seçeneksiz kaldığı yerdir. Peki, bu durum çözüm üretme temelinde neden hiçbir yetkilinin dikkatini çekmez? Varsayalım ki İnönü caddesinin köprüye varmadan önceki bir noktasında, salt iki yöne geçiş verecek geçici bir sinyalizasyon teknik açıdan sakıncalı görülüyor. Peki, o aradaki 150-200 metrelik kısacık yolun uygun yönlendirmelerle neden standarda kavuşturulmasına gerek duyulmayıp araçların, yol kenarındaki inşaat artıklarından, kasislerden geçmek zorunda kalarak olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet verilir? Doğrusu anlaşılabilir gibi değildir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Amerika’dan Kars’a gelen bir gruba rehberlik eden Tepav’daki arkadaşımız, bu gülünç durumu konuklara anlatmak için kan ter içinde kaldı. Sahi şimdi aklıma geldi, bakan, başbakan ya da cumhurbaşkanının Kars gezileri sırasında ve olası bir Kafkas Üniversitesi ziyaretleri sonrasında o yoldan geçilip mevcut güzergâh mı kullanılıyor, yoksa aşağıdan yol kesilerek İnönü caddesine üsten mi giriliyor?
Bir başka örnek vereyim. Elektrifikasyonda yıllar önce kurulmuş ve süreç içerisinde modernize edilerek geliştirilmeye çalışılmış iyi kötü alt-yapı günümüzde gereksinimlere yanıt vermekten uzaklaştı mı? Yoksa gündelik yaşamı etkileyen elektrik kesintileri özelleştirme sonrası bir işletme sorunu olarak mı ortaya çıktı? Bırakın Erzurum’u, Kars’tan ayrılan ve kısa sürede beklenmedik gelişme gösteren Iğdır’da ya da daha “mütevazı beklentiler kenti” konumundaki Ardahan’da elektrik kesintileri Kars’taki kadar mı? Ya arızalara müdahale süreleri… Böyle bir karşılaştırma yaparsanız sorular kaçınılmaz olarak uzayıp gidecek, sıra istenmeyen tabloyu ortaya çıkaracak farklılıkları alt alta yazmanıza gelecektir.
Yaklaşık bir aydan beri artarak süren belli-belirsiz süreli elektrik kesintileri vatandaşı bıktırmıştır. Ama özellikle son 3 gündür şehir merkezinin tam göbeğinde sıradan yurttaşı çileden çıkaran; komşularının yardımıyla geçimini sağlayan yaşlı kadının bozulduğu için gözyaşları içerisinde buzdolabındaki bir aylık iaşesini çöpe döktüren; esnafı dükkânını kapatacak noktaya getiren 20 saatlik elektrik kesintilerinin somut nedenine ilişkin (Tabi ki kamuoyunu bilgilendirme amaçlı basın aracılığıyla yapılmış biçimsel duyuruları kast etmiyoruz.) doyurucu olmak bir yana tek satırlık bir açıklama yapılmamıştır. Yoksa fiili bir keyfi durum mu yaşanıyor? Bu kesintilere ilişkin Sayın Vali kapsamlı bir bilgi sunulmuş mudur?
Oysa Aras Edaş’ın resmi internet sitesinde “Tüketici odaklıyız” denilmiş ve eklenmiş: “Yasal gerekliliklerimizin dışında, kendi inisiyatiflerimizle aldığımız bütün kararlar ve yaptığımız uygulamalar, hayata geçirdiğimiz bütün projeler ve gerçekleşmeyi bekleyen projeler, tüketicilerimize kesintisiz ve kaliteli enerji sağlamaya yönelik çabalardır.” Yani şirketin temel stratejisi kesintisiz bir enerji vaadiyle oluşturulmuş. Oysa Kars’ta görülen bunun tam tersidir. Neden?
Yetkililerden henüz resmi bir açıklama yapılmış vatandaştan özür dilenmiş değildir. Ama edinilen bilgilere göre Belediye binasının yan tarafında konuşlu trafo merkezine giren 6.300 Voltluk enerji, bir tevsii çalışmasıyla 31.500 Voltluk orta gerilim düzeyine çıkarılmış. Bu arada mevcut kabloların daha önce hasar görmüş yerlerinde öngörülmeyen çok sayıda patlamalar oluşmuş ve kablolar arızalanmıştır. Tabi Aras Edaş’ın özelleştirme sonrası ekiplerinin budanan olanak ve kapasiteleri nedeniyle birinci büyük arızanın giderilmesi yaklaşık 20 saat gibi oldukça uzun bir süre almıştır. Elektrikler önceki gün 14:30 sularında yeniden verilmiş ardından, ertesi gün saat 06:00 sularına kadar süren en az 8 kesinti daha yaşanmıştır.
Evet haricen edindiğimiz bilgilere göre önceki günlerde Kars’ta yaşanan elektrik kesintisinin boyutları kısaca böyledir.
Bu kesintinin ardından pek çok hanenin ve işyerinin önemli maddi kayıpları olmuştur. Ama çok ilginçtir. Sorunun biçimsel olarak dile getirildiği küçük bir haberin dışında hiç bir tepki oluşmamıştır. Oysa kesintinin olduğu zaman dilimi içerisinde Kars’ın tüm toplumsal-ekonomik yaşamın bundan daha öncelikli hiçbir sorunu yoktur.
Zira elektrik kesintisi kent merkezi ağırlıklı yaşandığı için yiyecek-içecek yerleri etkilenmiş, grup rezervasyonları iptal edilmek durumunda kalmış, dışardan gelenlerin olumsuz algısına yol açacak spekülasyonlar yapılmıştır. Kars için yaşamsal önem taşıyan birkaç aylık turizm döneminde böylesi kesintilerin istisnai olmaktan çıkıp “mutat” hale gelmesi düşündürücüdür. Tevsii çalışmasının planlanması sırasında bu türden bir sorunla karşılaşılacağının öngörülmemesi tek kelimeyle vahimdir.
Tabi ki bizi tanıyanlar gayet iyi bilir; niyetimiz sorunu kişiler ya da çalışanlar üzerinden dile getirerek sorumluları şikâyet etmek değildir. Özelleştirme sonrası ortaya çıkan bu tabloyu irdeleyerek aksayan yönlerin şirket tarafından belirlenip giderilmesine yönelik katkıda bulunmaktır. Zira gerekli önlemler alınmazsa kışın benzer kesintilerle daha vahim sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Kars Aras Edaş’ın arızalarda mobilize olma yeteneği artırılmalı, arızaya müdahale kapasitesi geliştirilmelidir. Kesinti süresi içerisinde yaptığımız gözlemlerde şirketin donanımsal yetersizlikleri dikkat çekici boyuttadır.
Eğer bu kesintilerin önüne geçilmezse Kars’ın imajı olumsuz yönde etkilenecek, yaşam kalitesi düşecek, borsacıların Jargonuyla söylersek “negatif ayrışma” başlayacaktır.
Aras Edaş’ta özelleştirmesinin ardından önce iletişim sorunu yaşandı. Eski telefonlar iptal edildi. Aboneler bir süre şirketle bağlantısını kaybetti. Daha sonra Erzurum’da sonlandırılan 0850 2002 20 20 nolu hat devreye verildi. Bu hattan arama yaparak Kars Aras Edaş’daki ilgili birime bağlanmayı başaranlar kendini şanslı sayıyor. Zira Erzurum’daki çağrı merkezine aralarında Kars’ın bulunduğu 7 il bağlı. Müşteri temsilcileri illerdeki dahili numaraları bilmiyorlar. Bu görevi yerine getirecek şirketin halkla ilişkileri işlevsiz ve yeterince etkin değil. Dolayısıyla tüketicinin aradığı birimle bağlantısı süratle kurulamıyor. Bu durum halen abonelerin şirketle sağlıklı bir iletişim kurmasını engelliyor. Sistemin aksayan yönlerinin giderilip sorunların süratle çözümünü sağlayacak ivedilikte bir mekanizma kurulmalıdır.
Erzurum’da sonlandırılan 186 nolu Elektrik Arıza telefonuna ulaşmak zaman alıyor. Bu yüzden hat; etkin, verimli ve işlevsel değil. Sesli yanıt sistemindeki programlı kesintilere ilişkin bilgilerin güncellenmesi zaman alıyor. Aboneye arıza bildiriminin ardından çağrı merkezinden geri dönüş yapılmadığı gibi abonenin kısa süre içerisinde yeniden araması halinde bile kapsamlı bilgiye ulaşması olanaksız. Bu nedenle hizmet şeffaf, hızlı ve verimli değil.
Aras Edaş’ın özelleştirme sonrası aksayan bu yönlerinin kapsamlı bir incelemeyle belirlenip düzeltilmesi, özellikle merkezi ve yüklü trafolar için uzun sürecek arızalar sırasında devreye girecek alternatif besleme hatları çekilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Aksi takdirde enerji alanındaki sorunlar yeni boyutlar kazanacak, Kars’ın imajı olumsuz yönde etkilenmeye devam edecektir.