Bir Eleştirinin Ardından

Araştırmacı Yazar Yıldırım Öztürkkan, Serhat Kültür Dergisi’nde hakkında çıkan bir eleştireye öyle bir yanıt verdi ki...

Bakın Yıldırım Öztürkkan neler yazdı...

Yıl 1855 ve bugün ; yani 2013… Tam 158 sene geçmiş, dile kolay. Geçen bu kısa (!) zaman içerisinde,  Kars Tabyaları’nı  ciddi olarak anlatan derli toplu bir kitabı ne Kars’ta ne de başka bir yerde  bulamazsınız. Bu eksikliği tespit etmek bir meziyet, bu eksiklik üzerine bir çalışma yapmak ise benim gibi cahil (!) biri için deli bir cesarettir. Eeee etrafımız o kadar akıllı dolu iken, bunu yıllarını bu coğrafyanın hizmetine vermiş, bütün karelerini, kare kare gezmiş, gezerken fotoğraflamış birisinin yapması kadar anormal bir şey olamaz tabi ki.

Bu eksikliği görerek, uzun zaman üzerinde çalışarak Kars Tabyaları’nı kaleme aldım. Çalışmam henüz basılmadı. Oysa buradan kalkıp, Çanakkale Tabyaları’nı, Erzurum Tabyaları’nı ve Ardahan Tabyaları’nı, Kars Tabyaları ile karşılaştırmak üzere arkadaşım Vedat Akçayöz ile birlikte oralara kadar gittik. General Williams’ın torunu  ve Williams’ın yaveri Binbaşı Teesdale’nin Kuzeni Antony .j Rundell ve eşi Mary Teasdale torunları ile irtibata geçtik ;  350 sayfa, 5000 kare fotoğraf çektik.vs.,vs.,vs... Kıt imkanlarla, zor şartlarda eldeki bilgiler ışığında  hazırlandı.  Bazen kısa kısa notlarla isteyenlere, bilgi parçacıkları verdik.  Arkadaşım Vedat Akçayöz’ün ısrarı ile 2-3 ay önce  Ankara’da yayımlanan Kars’a Dergisi’nde kısa bölümler halinde, Kars Tabyaları’nın milli  ve manevi değerlerimiz içerisindeki yerini anlatmaya çalıştım. Ama ne hikmetse birileri rahatsız olmuş. Her nedense, ben ne zaman bu konulara girsem birileri(!) rahatsız oluyor zaten.

Oysa ben, yaklaşık 30 yıl gözlemleyip, 10 yılda yazılan bu emeğimin karşılığının değerlendirmesini, ne yaptığımdan bile haberi olmayan bu insandan talep etmedim. Ona göre bu emeğin hiçbir değeri yok. Her çalışmanın eksiği olur elbette. Atalarımız ” Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenlerle tartışma” ve “Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üzerine sıçrar.” der.

Bu işgüzar insanlar, kendilerini şöyle savunuyor:”…açtım, vakıf başkanına telefonla sordum. Bu uzun bir metin mi, bunu siz mi kısalttınız?”  Oysa beni yakından tanımasına rağmen bana sormuyor da, Vakfa soruyor .

Yine atalarımız derki ; “Bir kimseyi eleştirmeden önce, o işin aslını anlamalısın”, “Görünüşe göre karar verme”…

Şunu hiç unutmamak gerekir. Kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise “eğitim” gerektirir. Tenkit kolay, sanat güçtür. Eleştirmek kolay, yapmak zordur. Çünkü, Kars Tabyaları’nı yazmak başlı başına bir iştir. Kars’a 2-3 günlüğüne gelip Kars Tabyaları’nı yazan insanlar var. Bilenler bilir, günlerce, aylarca  metre ile ölçüm yapıp planlar çıkartmak için yıllarımı verdim.

Bu açıdan bakıldığında fazla söze gerek kalmıyor. Öyleyse şöyle demek daha doğru olur: “Unutma gereksiz eleştiri, sadece gizli hayranlıktır.” “Vazgeçilmez sanma kendini, toprağın altı; kendini vazgeçilmez sananlarla dolu.!"