Büyükbaş hayvan sayısı bakımından önde bulunan Doğu Anadolu Bölgesi, süt verimi ve karkas et verimi açısından gerilerde kaldığı görüldü. Ayrıca, sağılan hayvan başına süt ve kesilen hayvan başına karkas et miktarlarının bölge genelinde Türkiye ortalamalarından düşük olduğu belirlendi.
Doğu Anadolu Bölgesi hayvancılık denilince Türkiye’de akla gelen ilk bölgedir. Bölgenin hayvancılığa elverişli olan, kaliteli ve geniş meralara sahip olması, hayvancılığı ön plana çıkarmaktadır. Bölgede hayvancılık ileri tekniklerle yapılmamakla birlikte, halkın geçiminde önemli yer tutmaktadır. Bu nedenle hayvancılık sektörünün mevcut durumunun, bölgenin güncel sorunlarının, ihtiyaçlarının, potansiyelinin analizler ile ele alınması, bölgede en fazla istihdamı sağlayan sektörün anlaşılması açısından önem taşımaktadır.
BÖLGEDE BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIĞIN GENEL DURUMU: COĞRAFİ YAPI, İKLİM VE ARAZİ KULLANIMI:
Bölge coğrafi yapısı ve sahip olduğu geniş çayır ve mera varlığı nedeniyle hayvancılığa elverişli durumdadır. İkliminin yem bitkisi üretimine uygun olması hayvancılığın bölgede gelişmesine katkıda bulunurken, kışların uzun ve sert geçmesi olumsuz bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Mera ve çayırların uzun süre karla kaplı olması hayvanların ahırda kalma süresini artırmaktadır.
Ülkemizde ve bölgede tarım arazilerinin kullanımı ile ilgili çeşitli sorunlar mevcuttur. Tarım arazilerinin parçalı ve ekonomik işletmeye yetmeyen büyüklükte olması, yeterli tapulaştırma çalışmalarının yapılamaması, arazi amenajmanının yapılmamış olması ve bilinçsiz otlatma bu sorunlardan bazılarıdır. Bu doğrultuda tarım arazilerinin parçalanmasının önlenmesi, parçalı arazilerin toplulaştırılması, az topraklı ve topraksız çiftçilerin yeterli gelir elde edebilecekleri tarımsal aile işletmeleri kurabilecek şekilde topraklandırılmaları gerekmektedir. Bunlara ek olarak, arazinin hâlihazır kuru tarım, sulu tarım, mera, yerleşim yeri terk ve diğer kullanım şekillerine göre değerlendirilme şeklinin belirlenmesi, tarım arazilerinin korunarak verimli kullanımı, ıslah ve toprağa yönelik tüm ekonomik girdilerin etkinliğini artırmak amacıyla yapılacak arazi toplulaştırması gibi konularda çalışmaların yoğunlaştırılması ve ilgili hukuki düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
BÖLGEDE BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI
Son yirmi yıla bakıldığında ülkemizdeki hayvan varlığında, Dünya’daki ilerlemenin aksine önemli bir gerileme söz konusudur. Türkiye büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı açısından, Avrupa’da ikinci ve dünyada altıncı sırada olmasına rağmen (2003), hayvan sayısı gittikçe azalmaktadır.
1991 yılı baz alındığında TRA2 Bölgesinin (Ağrı, Ardahan, Iğdır, Kars) büyükbaş hayvan varlığı %17,83’lük bir artış gösterirken, TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) ve TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) Bölgelerinin hayvan varlığı ise sırasıyla %8,3 ve %19,25 oranında bir gerileme göstermiştir. Üç Düzey 2 Bölgesi bütün olarak ele alındığında son yirmi yılda ülkede hayvan varlığı bakımından % 10’luk bir gerileme görülürken, bölgede hayvan mevcudiyeti korunmuştur.
Türkiye genelinde son birkaç yılda hayvan varlığında bir artış ivmesi görülürken, Bölgede büyükbaş hayvan varlığı 2005 yılından itibaren azalmaya başlamıştır. 2009 yılı verileri incelendiğinde bölge, Türkiye’de var olan hayvan sayısının yaklaşık beşte birine karşılık gelen %19,32’lik kısmını barındırmaktadır. TRA1 Bölgesinde ağırlık melez ırk hayvanlarda iken, TRA2 ve TRB2 bölgelerinde yerli ırkın daha fazla olması bu bölgelerde ırk ıslahı ve suni tohumlama çalışmalarına daha fazla önem verilmesi gerekliliğini göstermektedir. Bu verilerden yola çıkarak söz konusu iki Düzey 2 Bölgesinde et ve süt veriminin düşük olduğu sonucun ulaşmak mümkündür.
BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIĞIN BÖLGE EKONOMİSİ VE İSTİHDAMINDAKİ YERİ
Bölgeye genel olarak bakıldığında hayvancılığın en önemli geçim kaynaklarından biri olarak ortaya çıkmaktadır. Büyükbaş hayvancılık ve buna dayalı üretim ve ticaret (et, süt, kaşar peyniri üretimi vb.) bölgenin ekonomik faaliyetleri arasında önemli yer tutarken özellikle TRA2 Bölgesinde başat geçim kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. Bölgede tarım adına yürütülen faaliyetlerin büyük bir kısmının hayvancılık faaliyetleri olduğu da göz önüne alındığında, hayvancılığın bölge ekonomisi ve istihdam adına önemi çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Bölgedeki büyükbaş hayvan varlığı genetik değer açısından istenilen düzeyde değildir. 1928 yılında yasal düzenlemesi yapılarak başlatılan ıslah çalışmaları halen devam etmektedir. Batı ülkelerinde 40-50 yılda tamamlanan bu çalışmalar, ülkemizde 80 yılı aşkın bir sürede yüzde 50 seviyesine dahi gelememiştir. Hem ülke genelinde hem de bölge düzeyinde tohumlama çalışmalarından istenen düzeyde başarı sağlanamamıştır.
Örneğin, Avrupa Birliği ülkelerinde yaklaşık 300 kg olan kişi başına düşen yıllık süt üretimi, Türkiye’de yaklaşık 158 kg’dır. Bölgede genel olarak büyükbaş hayvan varlığı azalırken, birim başına elde edilen verimin artışına bağlı olarak toplam hayvansal gıda üretimimizde ilerlemeler olmuştur. Son 10 yılın hayvansal ürün değerlerine bakıldığında buna paralel olarak bir ilerlemenin yaşandığı görülmektedir. (Tablo 7). Ülke büyükbaş hayvan varlığının yüzde 20’sini barındıran Bölge, hayvansal ürün değerleri söz konusu olduğunda yüzde 8’lik paya sahiptir.
Büyükbaş hayvan sayısı bakımından önde bulunan Bölge, süt verimi ve karkas et verimi açısından gerilerde kalmaktadır. Sağılan hayvan başına süt ve kesilen hayvan başına karkas et miktarları bölge genelinde Türkiye ortalamalarından düşüktür.