Yöremizin yetiştirmiş olduğu büyük âşıklardan merhum Aşık Şenlik ve Murat Çobanoğlu, Arpaçay Kaymakamlığı’nca düzenlenen programda anıldı. İlçe Halk Eğitim Merkezi Toplantı Salonundaki anma programına Kaymakam Faruk Erdem, daire amirleri, hakim ve savcıların yanı sıra öğretmen, öğrenci ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Aşık olmanın ötesinde milli ve manevi duyguların güçlülüğünü eserlerine ustalıkla yansıtan bu iki büyük şahsiyeti anma töreni Saygı Duruşu’nda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programın açılış konuşmasını Kaymakam Faruk Erdem yaptı. Erdem, Aşık Şenlik baba ve Aşık Sümmani Babanın tanışmasını anlatarak sözlerine başladı. Kaymakam Erdem, her iki ustadan beyitler okuyarak şöyle konuştu:
“Aşıklar yeri geldiğinde bir şair, yeri geldiğinde bir kahraman, yeri geldiğinde nasihatkarane bir bilge olmuşlardır. Biz bu irfan deryasının bir damlasını alabilmek umudu ile onların eserlerini okumak, anlamak ve anlatılanı yaşamak için buradayız. Bizim burada saatlerce belki günlerce anlatmaya çalışacağımız birçok şeyi, onlar bir mısrada anlatarak adeta gönüllerin tercümanı olmuşlardır. Şan şöhret peşinden koşmadıkları gibi şan ve şöhreti peşlerinden koşturmuşlardır. Sözleri hep haktan ve daima halktan yana olmuştur.” Erdem ayrıca, her mısrada bir öğüt her kıtada yaşanmış bir hayat bulunduran Aşıkların bu coğrafyanın bereketli topraklarını, adeta şiirlerinde ektiklerini ifade etti ve konuşmasına Aşık Murat Çobanoğlu’nun dizeleriyle son verdi.
Akabinde Aşık Şenlik’in 93 Koçaklaması ve eserlerindeki tasavvufi boyutu ile ilgili konuşmayı Müftülük görevlisi Muhammed Emin Hınıslıoğlu yaptı. Konuyu değişik bir boyutuyla ele alan Hınıslıoğlu’nun konuşması izleyiciler tarafından büyük beğeni topladı. Sonrasında Aşık Murat Çobanoğlu ve Aşık Şenlik’in hayatı hazırlanan slayt gösterisi ile katılımcılara sunuldu.
Yapılan konuşmalar ve slayt gösterilerinin ardından İlçe Aşıkları; Aşık Murat Çobanoğlu ve Aşık Şenlik’in eserlerini yorumladılar. Programın bu kısmında da yöre aşıklarından Aşık İrfan Kurak ve Aşık Ömer Dumanoğlu divan dalında; Aşık Ercan Şimşekoğlu ve Aşık Gökmen Dursunoğlu güzelleme dalında, Aşık Ayhan Şimşekoğlu ve Aşık Gültekin Bulut atışma ve Leb (Dudak) değmez dalında örnekler sundular. Aşıkların eserleri sunmalarına müteakip Koçköy Eski Belediye Başkanı Esat Aydın aşıklarla ve aşıklık kültürü ile ilgili konuşmalarını yaptılar. Programın son bölümünde Kaymakam Faruk Erdem, programa katılımlarından dolayı yöre âşıklarına katılım belgesi vererek kendilerine teşekkür etti.
Kendilerinden sonraki birçok sanatçıya da örnek olan bu sanatçılarımızın eserlerinin unutulmaması için sorumluluğumuzun bilincinde olup; yörenin yetiştirdiği büyük sanat adamları Aşık Şenlik ile Murat Çobanoğlu’nu bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz.
AŞIK ŞENLİK (1850) HAKKINDA
Asıl adı Hasan olup 1850’de Çıldır’ın Suhara (Yakınsu) köyünde doğmuştur. Aşık Şenlik Terekeme (Karapapak) boyundandır. Karapapak ağzını en yetkin biçimde kullanan Şenlik, 14 yaşında kuş avcılığı yaparken dere boyunda uyuya kalmış, düşünde aşk badesini içmiş. Kalkınca şiir söylemeye başlamış. 19 yaşında iken Ahılkelek’in Lebis köyünden Aşık Nuri’den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis, Gürü ve Revan’ı , dolaşmış, çağının birçok aşığıyla karşılaşmalar yapmıştır.
Şenlik vefadan yakınır. Toplumdan şikayetçi değildir. Toplum içerisinde bir insan düşmüşse bu toplumun değil kişinin suçudur. Kişi, Sakınarak gezmeli ve konuşmalıdır.
Manasız mantıksız sözü bilmenin faydası ne?
Az anlayıp çok söyleyip gülmenin faydası ne?
İtibar dediğin elde bir muhalif şişedir
Boş yere kaldırıp taşa çalmanın faydası ne?
Şenlik çağı, halk ozanları bakımından geniş ve güçlü bir çağdır. Ozanımız bu ozanlardan Feryadi, Mazlumi, Sümmani, Aşık Abbas ve İzani ile karşılaşmıştır. Sümmani, ile bütün hayatları boyunca bir kardeş gibi yaşamışlardır. Söylentiye göre bir karşılaşmalarında uzun boylu çaba sarf edip, yorulunca Şenlik’in annesi içeri girerek her ikisine de kardeşsiniz anlamına gelmesi için göğüslerini göstermiş ve ozanları ayırmıştır.
Dil olarak ağdalı bir dil kullandığı görülse de, çağının ozanlarında genel olarak görülen bu durum, salt Şenlik için eleştiri konusu edilebilecek bir özellik değildir.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının olduğu dönemde Şenlik kahramanlık destanlarıyla, koçaklamalarıyla yöredeki milis kuvvetlerin direnç kaynağı olmuştur.
Kars’ın Ermenilerle dolu olduğu günlerde, Çıldır’dan Kars’a gelen Aşık Şenlik, durumun kötü olmasından, geri döner. Dönerken yolda arkasında süvarileriyle, bir Rus Generali rastlar. Kendisinden vaziyet hakkında ve Rus Çarlığını mı, yoksa Osmanlıların yanında mı yer alacağını soran Rus generaline şu yanıtı verir:
Al’osmanı isterem
Hulusi gabilden bilsen fikrimi
Men Allah’tan Al’osmanı isterem.
Merhamet sahibi ol rahmi gani
Nesli mürsel hökmü hanı isterem.
***
Süleyman mülkünde bergarar duran
Muhammet vekili makamı nuran
Hıfsının ezberi ayeti Kur’an
Selavatl, o Sulfanım isterem.
***
Al’osman şahım var şahlar serveri
Dilinde salavat zikri ezberi
Kaftan kafa zirü zeminden beri
Hükmetmağa bir tek onu isterem.
***
Emri Hak yedinden çekilip kalem
Var imiş ettiğim yetişti belam
Mülkünde saltanat hükmünde alem
Divanında Şevket Şam isterem.
***
Gam günlü Şenlik’in gönlünün şadı
Çıkmaz hatırımdan Al’osman adı,
Gidipti dünyanın lezzeti tadı
Mahşer günü bir mekanı isterem.
Bunu dinleyen Çarlık Rusyası nın generali bu büyük ozanımızı kutlayarak “Eğer Çarlık Rusyasını istiyorum deseydin, hemen boynunu vurduracaktım. Tam dinine sadıkmışsın.” diyerek, yirmi beş lira da mükafat verir. Zamanın tanınmış bir çok aşıklarıyla karşılaşmalarda bulunan Şenlik, istilacılarla mücadele veren en güçlü aşık olarak bilinir.
1913 yılında, Revan’da hanlar arasında yapılan bir düğünde, toy babası seçimi için bilinmedik bir hikaye yarışı başlar. “Latif Şah” hikayesi Revan’lı Bala Mehmet tarafından, okununca, aldığı birincilikle, başını belaya sokar. Toy babası seçimini kazanan Bala Mehmet, bazı hanlar tarafından sıkıştırılarak, hikayenin ustasının gelmemesi halinde başının vurulacağını belirtirler. Hanların baskısı üzerine Şenlik’e gelen aşık, onu da alıp, Revan’a giderler. Oradaki aşıklar Şenlik’in atışmalarda yendiği, bağladığı kişiler olup, Aşık Şenlik’e kin besleyenlerdir. Revan’da yapılan atışmalarda da yenilirler. Zaten kinli olana bu aşıklar, Şenlik’e bir tuzak kurarak, yemeğine zehir katarlar. Hastalanan Aşık Şenlik, trenle Arpaçay’a kadar gelir, Dilaver köyünde iyice hastalanır ve ölür. Cenazesi Akbaba’nın Hozu köyüne ve oradan Çıldır’ın Suhara köyüne getirilir. Mezarı buradadır.
Ehl-i islam olan işitsin bilsin,
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
İsterse Uruset ne ki var gelsin
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
***
Guşanın kılıcı geyinin donu
Gavga bulutları sardı her yanı
Dağda goç yiğidin şan alma günü
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
***
Gavga günü namert sapa yer arar
Er olan göğsünü düşmana gerer
Cemi ervah bizden meydana girer
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
***
Asker olan bölük bölük bölünür
Sandınız mı Kars kalası galınır
Boz atlar üstünde gılıç çalınır
Can sağ iken yurt vermeniz
***
Hele Alosrnan’ın görmemiş zorun
Din gayreti olan tedarik görün
Al tepip baş kesin Kazak’ı kırın
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
***
Benesferdir bilin Urus’un aslı
Orman yabanisi balıkçı nesli
Nınzır sürüsüne dalıp kurt misli
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
***
Şenlik durursuz atlara minin
Sıyra gılıç düşman üstüne sürün
Artacaktır şanı bu Al’osmanın
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
AŞIK MURAT ÇOBANOĞLU HAKKINDA:
Murat Çobanoğlu (d. 1940, Arpaçay, Kars - ö. 26 Mart 2005, Ankara) Türk halk ozanı.
1940 yılında Kars’ın Arpaçay ilçesinin Koçköyü beldesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Karapapak (Azeri) Türkleri’nden ve asıl soyadı Çobanlar olan Çobanoğlu’nun annesi Lala (La’li) hanımdır ve babası, Aşık Şenlik’in çıraklarından Aşık Gülistan’dır. Babası Arpaçay’ın Koçköyünden olup 1920’de Kars’a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. İlkokul mezunu olan âşık evli ve dört çocuk babasıdır.
AŞIKLIK VE OZANLIĞA GEÇİŞİ
Saz çalmaya ve şiir söylemeye 1951 ‘de gördüğü bir bir rüyada bade içtikten sonra başlamıştır. Murat Çobanoğlu 1966 yılından başlayarak sürekli olarak Konya Aşıklar Bayramına katıldı. Artvin, Konya, Erzurum ve Mut’ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı.
Aşıklık geleneğinin bir parçası olan türkülü hikâyeler anlatma konusunda da başarılı örnekler veren Çobanoğlu, kendi türkülerinin yanı sıra usta malı türküleri de genç kuşaklara aktarmaktadır.
Türkiye’nin her yerinde bilinen, tanınan Çobanoğlu yıllarca radyo programları yaptı. Halk edebiyatı ve aşıklık geleneği üzerine çeşitli seminerler verdi. Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Türkiye dışında, Avrupa’dan İran’a dek birçok ülkede konserler verdi, yarışmalara katıldı.
1971 yılında Kars’ta açtığı, özellikle usta-çırak ilişkinden her alanda aşıklık geleneğinin sürdürülmesinde katkısı anlamında bir okul niteliğinde olan Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi yörenin aşıklar merkezine dönüştü.
Murat Çobanoğlu, saz çalmaya ve şiir söylemeye başlamasını şöyle anlatıyor:
“Göç mevsimi yaylaya göçerken susadım. Yol kenarında bulunan çeşmeye su içmeye gittim. Ben oyalanınca göçlerimiz dağı aştı. Akşamın alacakaranlığında uyuyakaldım. İşte o zaman nasibim olan aşıklık ilhamı bana verildi. Sabah, yaylada beni bulamayan babam düşer yollara, beni aramaya. Beni çeşmenin başında uyurken bulunca, aşık olacağımı söyledi. Saz aldı. Saz tutmasını öğretti. O zamandan bu yana saz çalmaya, şiir ve türküler söylemeye başladım.”
1965’e kadar Devrani, 1967’ye kadar Yanani, ondan sonra da Çobanoğlu takma adını kullandı. 1968-1987 yılları arasında çıkardığı yirmiye yakın plak ve kaseti vardır. 2 tane de altın plağı bulunmaktadır. Kiziroğlu türküsünü tüm Türkiye’ye tanıtmıştır. Son yıllarında televizyon proglamlarında Karapapak ağzıyla söylediği türküleriyle herkesin beğenisini kazandı.
Çobanoğlu’na ilişkin Ali Kafkasyalı’nın hazırladığı Aşık Murat Çobanoğlu, Hayatı-Sanatı-Eserleri (1998) adlı bir kitap bulunmaktadır.
26 Mart 2005 tarihinde Ankara’da vefat etti ve memleketi Kars’ta toprağa verildi.