Çobanoğlu mezarı başında anıldı

Kars’ın yetiştirdiği büyük âşıklardan merhum Murat Çobanoğlu, ölümünün 7. yılında halk ozanları tarafından mezarı başında anıldı.

Murat Çobanoğlu Aşıkları Koruma Derneği Başkanı Mahmut Karakaş, Âşık Şenlik’in torunlarından Yılmaz Şenlikoğlu ve derneğe üye halk ozanları, Çobanoğlu’nu mezarı başında andı.

Okunan Fatiha ve duaların ardından bir konuşma yapan Âşık Şenlik’in torunlarından Yılmaz Şenlikoğlu, Çobanoğlu ile geçirdiği yılları ve yaşadıkları anılardan kısaca söz etti. Duygularını ifade etmekte zorlanan Şenlikoğlu, konuşmasını güçlükle tamamladı.

Murat Çobanoğlu Aşıkları Koruma Derneği Başkanı Mahmut Karakaş da, “Şu anda Murat Çobanoğlu’nun derneği olanak bugün mezarı başındayız. Aşıklarımız Sabri Yokuş, Arif Tellioğlu, Arif Gülcani, Zafer Karabay, Ayhan Şimşekoğlu, Bahattin Yıldızoğlu, Yüksel Öztürkoğlu ve Yılmaz Şenlikoğlu aramızda. Merhum Çobanoğlu’na Allah’tan rahmet diliyoruz. Tüm ölen üstadları rahmetle anıyoruz. Aşıklar fazla hatırlanmazlar bu böyledir nedense. Aşıklar hep kendi kendilerini hatırlar. İşte gördüğünüz gibi yine biz aşıklar olarak buradayız. Diyecek başka bir kelime dahi bulamıyoruz. Bizlerde son kuşaklarız. Bizlerden sonra da bu sanata gönül verecek, bu sanata hevesle gelip çırak olacak talep bile yoktur. Bizlerde elimizden geldiği, dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar yaşatmaya çalışıyoruz. Allah’tan rahmet diliyoruz” dedi.

Arif Tellioğlu da, Çobanoğlu için yazdığı, “Kars’ımızın sembollüdür/ Halde Çobanoğlu güzel/ çıraklara verir kursu/ Telde Çobanoğlu güzel. Gönüllerin hoş kınası/ Muhabbetin hoş binası / gönlümüzün güzel sesi/ Halde Çobanoğlu güzel.” dörtlüklerini okudu.

Aşık Murat Çobanoğlu Kars Kafkas Üniversitesi’nde (KAÜ) anıldı. Prof. Dr. Necdet Leloğlu Salonu’nda düzenlenen anma programına; Kars Belediye Başkan Yardımcısı Haydar Yılmaz, Rektör Yardımcıları, Prof. Dr. Mitat Şahin, Prof. Dr. Hidayet Metin Erdoğan, Âşık Çobanoğlu Derneği Başkanı Mahmut Karadaş, Kars Aşıklar Otağı Başkanı Âşık Günay Yıldız, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasının ardından başlayan programda halk ozanları Çobanoğlu’na ait eserleri seslendirdiler.

MURAT ÇOBANOĞLU

Asıl soyadı Çobanlar olan Murat Çobanoğlu 1940’ta Kars’ın İstasyon mahallesinde doğdu. Annesi Lala (La’li) hanımdır. Babası, Aşık Şenlik’in çıraklarından Aşık Gülistan’dır; Arpaçay’ın Kıraç köyünden olup 1920’de Kars’a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. İlkokul öğrenimi gören Murat Çobanoğlu çocukluğunda babasının saz çalışını dinledi, ama ona özenmedi. Ancak 1951 ‘de gördüğü bir düş üzerine tutumu değişti. olayı şöyle anlatıyor:

“Göç mevsimi yaylaya göçerken susadım. Yol kenarında bulunan çeşmeye su içmeye gittim. Ben oyalanınca göçlerimiz dağı aştı. Akşamın alacakaranlığında uyuyakaldım. İşte o zaman nasibim olan aşıklık ilhamı bana verildi. Sabah, yaylada beni bulamayan babam düşer yollara, beni aramaya. Beni çeşmenin başında uyurken bulunca, aşık olacağımı söyledi. Saz aldı. Saz tutmasını öğretti. O zamandan bu yana saz çalmaya, şiir ve türküler söylemeye başladım.”

Murat Çobanoğlu Artvin, Konya, Erzurum ve Mut’ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Kars’ta “Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi”ni açıp işletti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı.

1965’e kadar Devrani, 1967’ye kadar Yanani, ondan sonra da Çobanoğlu takma adını kullandı.

ŞİİRLERİ:

İSTER BENDEN

Sevdiğim yar bana göndermiş name

Rüzgar dokunmamış dal ister benden

Bir lezzet olmasın onun tadında

Hiç arı görmemiş bal ister benden

 

Ne bir çiçeğim var, ne de bir bağım

Ne bir sedirim var, ne de konağım

Ne bir yuvam vardır, ne de otağım

Al kuşam içinden şal ister benden

 

Kaşları kemandır, kirpiği oktur

Feleğe karşılık oyunum yoktur

Bir kuzu bulamam koyunum yoktur

Yine de bir sürü mal ister benden

 

Ben bu gidişilen nereye varam

Derman bulabilmem, yaramı saram

Ne bir çölüm vardır, ne de bir sahram

Yine yüce dağdan yol ister benden

 

Bu fani dünyada çoktur zararım

Ne bir kazancım var, ne de bir karım

Ne bir ağacım var, ne de yaprağım

Yazın kışın solmaz gül ister benden

 

Çobanoğlu’yum ben iz bulabilmem

Kışın çok ararım yaz bulabilmem

İnsanlarda doğru söz bulabilmem

Yalan söylemeyen dil ister benden

 

GÖR

İnsan dedikleri duvara benzer

Hele suvakları dökülsünde gör

Gördüğün her güzele aldanma

Saç ağarsın beli bükülsün de gör

 

Kara toprak insanları yoğurur

Vedası geleni bir bir çağırır

Arkası kuvvetli fazla bağırır

Dostları yanından çekilsin de gör

 

Demek ki dünyada olur dermanın

Birgün uyanırsın geçmiş zamanın

Bazı insan der ki ben bir aslanım

Ezrayıl peşine dakılsın da gör

 

Çobanoğlu kulak versen sözüne

Yazılanlar mutlak gelir yüzüne

Evde bile karı bakmaz yüzüne

Hele sırtın yere yıkılsın da gör

 

GÜVENMEM

Böyle midir dünya senin bütün işlerin

Var git dünya daha sana güvenmem

Kâr yerine çoktur bana zararın

Var git dünya daha sana güvenmem

 

Biçare Kerem’i yandırdın nara

Arzu, Kamber için kaldı avara

Ferhat az mı külünk vurdu dağlara

Var git dünya daha sana güvenmem

 

Çok yiğidi sen caydırdın ahdından

Çok güzele ah çektirdin bahtından

Çok sultanı sen indirdin tahtından

Var git dünya daha sana güvenmem

 

Çobanoğlu arzuhalin bildirdin

Çok yiğidin gül benzini soldurdun

Aşıkları gurbet elde öldürdün

Var git dünya daha sana güvenmem

Mevla’m Emreylese Gökte Güneşe

 

MEVLAM EMREYLESE

Mevlam emreylese gökte güneşe

Zerresi dünyayı yakar mı yakar

Kanber Arzu için suda boğuldu

Mecnunda Leyla’yı yakar mı yakar

 

Bir yanı ışıktır bir yan karanlık

Bazı su durudur bazı bulanık

Kuşlar havadadır sularda balık

Ah çekse deryayı yakar mı yakar

 

Çalışıyor görür müsün arıyı

O da sever çiçeklerden sarıyı

Bir ana kuş görmez ise yavruyu

Daldaki yuvayı yakar mı yakar

 

Dünya aynı yerde durur ha durur

Güneşin ateşi her yan kurutur

Esmez ise rüzgar yağmazsa yağmur

Ekinler tarlayı yakar mı yakar

 

Aşık olan kurtulur mu sızıdan

Ne anladım gönlüm sen bu yazıdan

Bir koyun ki ayrılırsa kuzudan

Meleşir yaylayı yakar mı yakar

 

Çobanoğlu gündüz olur gecesi

Ne yandan geliyor bu acı sesi

Bir evladın olur ise acısı

Anayı babayı yakar mı yakar

 

ÖĞRETMEN

Ana baba gibi emeği vardır

Ağızdır, lisandır, dildir öğretmen

Sevgisi, şefkati insana yardır

Vücuttur kanattır koldur öğretmen

 

Talebe okulun yeşil fidanı

Yanan bir ocağın sönmez dumanı

Öğretmendir yaraların dermanı

Arıdır, kovandır, baldır öğretmen

 

Öğretmendir bize gösteren yolu

Odur talebenin kanadı kolu

Öğretmen hazinedir, doludur dolu

Yapraktır, ağaçtır, daldır öğretmen

 

Öğretmendir fabrikanın temeli

Öğretmendir bütün dünyanın dili

Bütün insanlara uzanır eli

Bize ışık tutan yoldur öğretmen

 

Öğretmendir ışık veren dünyaya

Öğretmendir bizi götüren aya

Öğretmenin ilmi benzer deryaya

Irmaktır denizdir göldür öğretmen

 

Sende yetişmiştir nice paşalar

Öğretmensiz açılır mı kapılar

Temelinden sağlam olan yapılar

Çobanoğlu der ki güldür öğretmen