Kars Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Vedat Akçayöz, Türkiye-Ermenistan sınırında bulunan asırlardır bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Ani Harabeleri’nin tanıtımında farklı bir yol önererek, binbir gece masallarının da tanıtımda faydalı olabileceği görüşünü savundu.
Ani Harabeleri bugüne kadar ev sahipliği yapmış medeniyetler, çok kültürlülük gibi ana öğelerle tanıtıldı. 1994 yılına kadar da 1. Derecede Askeri Yasak bölgesi olan Ani Harabeleri’nde o tarihe kadar fotoğraf çekmek bile yasaktı. Askeri yasak bölgenin kaldırılmasından sonra da turist ağırlamaya ve tanıtımının yapılmasına başlanan Ani Harabeleri’nde 7 kat yerin altında kütüphanelerin bulunması, dillere destan hikayeleri, tarih boyunca İpek Yolu’ndan geçen kervanların yaşadıkları anılar ve daha bir çok konu bugüne kadar işlenmedi. Genelde broşürler ve Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün tarihi yönüyle yaptığı tanıtımları ön plana çıktı. Ani Harabeleri’nin kültür ve sanat yönünden de işlenebileceği, efsanevi hikayelerle de ele alınacağı fikri de Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Vedat Akçayöz’den geldi. Akçayöz, Ani’nin çok kültürlü bir yapının simgesi olduğunu söyleyerek, “Hindistan’dan kalkan bir deve kervanı Pakistan üzerinden gelip Ermenistan yoluyla alt taraftan da Arabistan’dan getirdikleri deve kervanlarını İpek Yolu köprüsünden geçerek Ani Harabelerinde mal pazarlıyorlardı. Ama onlar sadece mal pazarlamadılar, kendi kültürlerini, gelenek ve göreneklerini bu bölgeye aktardılar. Bunun da en önemli simgesi ters kamalı haç olan Ani girişinde kapının üzerindeki simgedir.” dedi.
ANİ’NİN ÖNEMİ
Ani Harabeleri’nin Türkiye ve Kars için çok önemli olduğunu vurgulayan Akçayöz, “Buranın mistik yönünü ön plana çıkararak Dünya kamuoyunda daha iyi şekilde anlatabiliriz. Kars platosu Kafkaslardan oğuzların gelişleri bu bölge üzerinden oldu. Anadolu’ya girişleri de bu bölge üzerinden oldu. Bu bölgede Urartu, Huriler, Persler, Bizanslılar, Osmanlılar, Selçuklular; Gürcistan’dan gelen akınlar yoluyla da çeşitli kültürlerin bileşkesini doğurdu bu bölge. Kars üzerindeki Ani Harabeleri çok kültürlülüğün ve çok dinlerin de bir simgesi oldu. Katedral kilisesi, Menhuçehr camisi ve daha bir çok yapıtla dinler kardeşliği burada simgelenmektedir. Biz hep Anadolu’ya ilk girişin 1071 Malazgirt’ten olduğunu biliriz. Fakat asıl Anadolu’ya giriş yine Alparslan tarafından 1064 yılında bu bölgenin Bizanslılar’dan alınması neticesinde olmuştur. Ama daha da önce Anadolu’nun Oğuzlar tarafından manevi fethi, Ebul Hasan Harakani’den de önce bu bölgeye Proto Oğuzlarının hayvan sırtında, hayvanların ota gelişleri nedeniyle süreklilik arz etmekteydi. Bu öyle bir akındı ki geriye dönüşü yoktu. Yeşile, ota gelen hayvanlar üzerinde Anadolu uzun yıllar, asırlar boyu adeta Proto Oğuzlar ve geçmiş kültürler tarafından fethedilmiştir.” diye konuştu.
ANİ, BİNBİR GECE MASASLARIYLA DA ÖN PLANA ÇIKABİLİR
Akçayöz, daha sonra şunları söyledi:
“Adanolu’yu anlatabilmek Ani’nin giriş kapısı olan Kars bölgesinden, Kars platosundan anlatmak bizim çok çok daha önemlidir. Anadolu’yu anlayabilmek için Kars platosundan geçen bu akınların, bu kültürlerin bu bölgeye katmış olduğu çok kültürlü yapı bizim için çok önemlidir. Buram buram görmekte olduğumuz bu binalarda Gürcü, Selçuklu, Bizans, Ermeni bir çok medeniyetin katmer katmer olduğu bir bölgedir burası. Maalesef biz bu bölgeyi turizmi açma noktasında yeterli derecede aktif olamadık. Bu bölgedeki potansiyeli nasıl ki Yunanlar kendi çok dinleri vasıtasıyla kendi mimari yapılarını anlatabiliyorlarsa bizde bu bölgedeki mistik binbir gece masallarıyla Ani Harabelerindeki o mistik dokuyu ön plana çıkararak da anlatabiliriz. Örneğin yerin 7 kat altındaki kütüphanelerden bahsedilmektedir. mistik olarak, efsanevi olarak bu bölgede bulunan tüm coğrafyadaki yapı içerisinde bu kütüphanenin ortaya çıkarılması tabi ki gerçek olmayan efsanevi bir durumdur. Ama böyle mistik olgularla, binbir gece masallarıyla Ani Harabelerini anlatabilirsek, Kars platosunu anlatabilirsek çok daha iyi şeyler yapmış olabiliriz ve bunları dünya kamuoyuna da anlatabiliriz. Bizim tek eksikliğimiz bu bölgenin coğrafi yapısından, çok kültürlü yapısından çekinmemizden kaynaklanmaktadır. Her kültürü aktif şekilde anlatabilirsek o kültürlerin bileşkesi zaten Kars platosunda, Ani Harabelerinin binalarında, yapılarında görülmektedir. Biz bunu ön plana çıkararak çok kültürlü yapının bize neler kazandırdığını, bu zenginliğin bize neler getirdiğini anlatabilirsek uluslararası boyutta Ani Harabelerini çok daha iyi bir şekilde tanıtabilme imkanı bulabileceğiz.”