Tacettin DURMUŞ
Genel Başkan Destici, gazetemizin “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerinde durduğu yeni anayasa maddelerine katılıyor musunuz? Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacının olup olmadığını nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki sorusuna cevap verdi.
TÜRKİYE, BİR AN ÖNCE DARBE ANAYASANDAN KURTULMALI!
Türkiye’nin bir an önce darbe anayasandan kurtulması gerektiğine dikkat çeken Destici, “Yeni, sivil, demokratik, Anadolu’da yaşayan 85 milyonun kendisini içerisinde hissedeceği yani kişisel hak ve özgürlüklerin tam olarak sağlandığı, inanç hürriyetinin tam olarak sağlandığı, adaletin, hukukun tam olarak sağlandığı bir anayasa istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısını CHP, İYİ Parti ve diğer partilerin samimi bulmadıklarına dikkat çeken Destici “Sayın Cumhurbaşkanı bundan 3 - 5 ay önce bu konuda bir çağrı yaptı. Biz bu çağrıyı olumlu ve samimi bulduğumuzu ve desteklediğimizi ifade ettik. Aynı şeyi MHP’de yaptı. Fakat CHP, İYİ Parti ve onlarla birlikte hareket eden siyasi partiler bunu samimi görmediklerini ve dolayısıyla da bu çalışmaya katılmayacaklarını söylediler. Şimdi bunun üzerine hatırlarsanız biz heyetimizle birlikte CHP, İYİ Parti ve diğer partileri ziyaret ettim. Ve onlara şunu söyledim. Dedim ki ‘Siz samimi görmediğinizi söylüyorsunuz. Ama bir çağrı var ve bu çağrı devletin en üst noktasından yapılıyor. Dolayısıyla da sizin buna olumlu yaklaşmanız lazım. Daha ortada teklif, çalışma görmemişsiniz, bir şey ortaya koymamışsınız. Baştan karşı çıkmak doğru değil. Bu anayasa çalışmalarını baştan baltalamaktır. Yani tüm partiler tekliflerini ortaya koyar. Daha önce bu mecliste yapıldı. 60 madde üzerinde anlaşıldı. Hazır üzerinde anlaşılmış bir 60 madde var. Eksik veya fazla olacaksa bunun üzerinde de çalışmalar yapılabilir. Anlaşabilinen maddeler meclise götürülür, geçirilir halka götürülür ve mutlaka milletin onay vermesi lazım. Yani meclisten geçse bile milletin onayını alması lazım. Anlaşılmayan maddeler de topluma ayrı ayrı sunulur. Toplum da hangisini kabul ederse o maddeler ilave edilir. Bu kadar basit. Yani buna niye yanaşmıyorlar, bunu anlayabilmiş değilim. Bana göre şundan korkuyorlar. Ortaya koyacakları anayasa teklifi milletin kabul edeceği bir anayasa teklifi olmayacaktır. Bundan korkuyorlar.
CHP BİRKAÇ İKİLEM YAŞIYOR
Şimdi bir tarafta en son Edremit’te hortlayan bir zihniyet var. CHP bu zihniyetimi temsil ediyor şu anda? Yana Diyanet İşleri Başkanlığının Yargıtay binası açılışında dua etmesine karşı çıkan zihniyeti mi temsil ediyor? Yoksa inanç hürriyetinin yanında olan yani CHP’nin içerisinde bunlar da var. Bu ülkede başörtüsü yasağı kalkmışsa CHP’nin de buna desteği oldu. Yani siyasetin normalleşmesine, geçmiş dönemlerde çok katkısı oldu. Bunları yok saymıyoruz. Ama şimdi ‘Anayasa’ dediğiniz zaman siz ne düşünüyorsanız toplumun bunu tüm çıplaklığıyla sunuyorsunuz. Dolayısıyla da bence bunu sunmaktan biraz tedirginler. Biraz çekiniyorlar.
CHP ANAYASASINA NE YAZACAK?
Çünkü ne yazacaklar. Acaba anayasaya nasıl bir laiklik tanımı yazacaklar. Şimdi çünkü laikliğin birkaç farklı anlamı var. Yada Türkiye’de uygulaması olmuş. Laikliği dinsizlik olarak algılayanlar da, din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması olarak algılayanlarda var ve 3’üncüsü gerçek olan din ve vicdan hürriyeti olarak anlayanlar da var. Yani her kes istediği dini yaşar ve seçer. İnancını istediği gibi yaşar ve bundan da hürdür. Kimse de bundan dolayı onu kınayamaz, kötüleyemez, engelleyemez. Şimdi bu üç anlamda CHP anayasasına hangisini yazacak.
BEN LAİKLİĞİ ÜÇÜNCÜ TARİFİYLE ANLIYORUM
Ben açık yüreklilikle söylüyorum. Ben laikliği üçüncü tarifiyle anlıyorum. Yani laiklik din ve vicdan özgülüğü hürriyetidir. Kişinin inanç hürriyetinin sonuna kadar garanti altına alınmasıdır. Her kes hangi dini seçmek isterse seçer. O inancını da hangi mezhebe mensup olmak isterse olur. O inancını da istediği gibi serbestçe yaşar. Bu da Devletin ve hukukun garantisi altındadır. Ben de böyle anlıyorum. Biz bu ülkede hangi fikre sahip olursa olsun teröre ve şiddete bulaşmadığı sürece herkes bizim insanımızdır. Her kesin fikrine ve düşüncesine saygılıyız. Yeter ki bu bayrağın altında, şehitlerin kanıyla sulanmış bayrağın altında bir ve beraber yaşama iradesi ortaya koysun. Başı açığı, başı kapalısı, hepsi bizim. Yani kadınlar üzerinden özellikle bu tartışmanın yürütülmesini ve gündeme taşınmasını hiç doğru bulmuyorum. Bunu da kadınlarımıza karşı da büyük bir haksızlık olarak görüyorum.
BİZ TALİBAN’A NİYE ÇOK ŞİDDETLE KARŞI ÇIKIYORUZ
Biz Taliban’a niye çok şiddetle karşı çıkıyoruz? En başta gelen sebepleri kadını yok saymasıdır. Kadını değersizleştirmesidir. Yani İslam’da böyle bir şey yok ki. Tam tersine bizim hem tarihimizde, hem inancımızda kadın baş tacıdır. Yani Tomris Hatun’u biz nereye koyacağız. Yada Selçuklu Sultanları sadece erkeklerden oluşmuyordu ki. ‘Sultanım’ diye hem Hakan^’a hem de yada Hakan’ın eşine ve annesine Sultanım diyorlardı. İslam inancına baktığınızda Peygamber Efendimiz geldiğinde kız çocuklarımız diri diri gömülüyordu. Daha sonra Hz. Hatice annemizin pozisyonu vardı. İlk O’na açılıyor Peygamber Efendimiz. Peygamber olduğunu ilk onunla paylaşıyor. Özellikle bu laiklik, din, inanç tartışmaları kadımızın, kızımızın örtüsüyle yada kılık kıyafetiyle, açıktır kapalıdır diye gündeme gelmesini ben doğru bulmuyorum. Dolayısıyla da Anadolu insanının bir irfanı ve feraseti vardır. Açık olanda kapalı olanda ona göre giyinir.”dedi.