“Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu” adı altında hazırlanan yasa taslağı, Bakanlar Kurulu’nca onaylanarak TBMM Gündemine alındı. Yasa taslağı bu haliyle onaylanırsa, ülkemizin doğası için geri dönüşü olmayacak tahribatların önü açılmış olacak.
Tabiat Kanunu İzleme Girişimi; 2003 yılında sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla hazırlık süreci başlatılan ancak günümüzde temel prensipleri ve içeriği tümüyle değiştirilip, STK’ları süreçten dışlayarak son haline getirilen “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Taslağı”na karşı görüş oluşturmak ve mücadele etmek üzere kuruldu. Tabiat Kanunu İzleme Girişimi; söz konusu yasanın ilk biçimlenmesinde aktif rol oynamış kurumların yanı sıra, ülkemizin doğasını, temel bilimsel koruma yaklaşımını, uygulama süreçlerini ve yaptırımları olumsuz yönde etkileyeceğini öngören 46 sivil toplum kurumundan oluşuyor.
Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Taslağı onaylanırsa;
1. Ülkemizde dünyada kabul gören prensipler doğrultusunda doğayı koruyan bir yasal yapı olmayacak: Uluslararası ve ulusal mevzuatta son 20 yıldır biyolojik çeşitliliğin korunması hedefiyle oluşturulmuş “sürdürülebilirlik”, “koruma kullanma dengesi”, “üstün kamu yararı” ve benzeri kavramlar, söz konusu yasada yetersiz ve muğlâk tanımlanmıştır. Bir yasanın temel yaklaşımını ortaya koyan bu kavramlar; gerçekte biyolojik çeşitliliğin korunması yerine, doğayı tahrip edebilecek yatırımlar da dâhil her türlü kullanımın önünü açmaya hizmet edecek yönde şekillendirilmektedir.
2. Ülkemizde 1000’in üzerindeki “Doğal Sit” statüsü kaldırılarak, tahribin önü açılacak: Doğal sitler bugün Türkiye’de hala bakir kalmış kıyılara sahip olabilmemizin nedenidir. Bunun yanı sıra HES’ler başta olmak üzere doğal sit alanlarında gerçekleştirilen ve doğaya zarar veren birçok müdahale, koruma kurulları ve mahkemelerce engellenebilmektedir. Bakanlar Kurulu’nda onaylanan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı”nın Meclis tarafından onaylanmasıyla birlikte doğal sit statüleri ortadan kaldırılacak ve hâlihazırda bağımsız bir yapıya sahip olan Koruma Kurulları’nın doğal sitlerle ilgili herhangi bir yetkisi kalmayacaktır. Bu düzenlemeyle birlikte ülkemizdeki 1234 Doğal Sit Alanı’nın kaderi ağırlıklı olarak kamu kurumu yetkililerinden oluşan yeni bir kurula terk edilecektir. Bu statünün bilimsel ve hukuki hazırlık yapılmaksızın başka bir kanun altında yeniden tanımlanarak farklı bir koruma statüsü haline dönüştürülmesi doğru değildir. Hukuk uzmanlarının ve tarafların ortak çalışması olmadan bir dönüştürme girişimi ancak var olan hukuksal kazanımları ortadan kaldırma, koruma kurulu gibi yerel bir mekanizmayı tasfiye etme ve doğayı tahrip edecek yatırımların ve kaçak yapılaşma girişimlerinin hayata geçirilmesini kolaylaştırma anlamı taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında, geçtiğimiz hafta İkizdere Vadisi’nin Doğal Sit Alanı ilan edilmesinin üzerinden daha birkaç gün geçmişken, bu kanun taslağının ışık hızıyla Meclis gündemine getirilmesi oldukça manidardır.
3. Yasal olarak maden, kentleşme, enerji vb yatırımlar doğayı ne ölçüde tahrip ederse etsin ayrıcalık kazanacak: Yasanın ülkemizdeki koruma çalışmalarının tümünü yönlendirebilecek, korunan alanlar ve/veya biyolojik çeşitlilik üzerindeki tehditleri ve diğer sektörlerle (maden, kentleşme, enerji vb.) arasındaki çatışmalara çözüm getirebilecek bir yasa tasarısı olma yönündeki başlangıçtaki tutumu tümüyle değiştirilmiştir. Ayrıca, yasanın ilk taslağındaki madde sayısının yarı yarıya azaltılmış olması ve tüm belirleyici ve uygulamayla ilgili kritik hükümlerin gelecekte hazırlanacak yönetmeliklere bırakılması, söz konusu yasa tasarısının temel hedefini ve etkinliğini büyük ölçüde zayıflatmaktadır.
Bu 3 temel noktadaki kayıp ülkemizdeki doğa koruma çalışmalarının ve kazanımlarının yok edilmesi anlamına gelmektedir. Tabiat Kanunu İzleme Girişimi;
1-Doğal yaşama sahip çıkılması için bu yasa taslağının geri çekilmesi ve yeni bir yasa hazırlığının başlatılmasını,
2-Hazırlık sürecinde doğanın haklarının ve uluslararası taahhütlerin dikkate alınmasını,
3-Gerek hazırlık ve gerekse uygulama sürecinde sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hazırlanmasını, talep eder.
Ayrıntılı bilgi için:
Hüsrev Özkara, Girişim Sözcüsü
Tel: 0 533 394 47 11 ve 0 554 584 79 09
http://tabiatkanunu.wordpress.com/
tabiatkanunu@gmail.com
TABİAT KANUNU İZLEME GİRİŞİMİ’NE DESTEK VEREN KURUMLAR
1. Adana Gençlik Birliği Derneği
2. Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği
3. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
4. Doğa Derneği
5. Doğa Koruma Merkezi
6. Doğa ve Çevre Vakfı
7. Doğa ve Yaban Hayatı Koruma Derneği
8. Doğal Hayatı Koruma Vakfı/ WWF Türkiye
9. Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği
10. Doğal Yaşam Derneği
11. Ege Derneği
12. Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği
13. Ekolojik Yaşam Derneği
14. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği
15. Emanetçiler Derneği
16. Gökova Akyakayı Sevenler Derneği
17. Greenpeace Akdeniz
18. GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi
19. Gürsel Tonbul Çiftlik İşletmesi
20. Halk Kültür Sanat ve Eğitim Derneği
21. İklim İçin Gençlik Girişimi
22. Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu
23. Karadeniz Yazarlar Birliği Derneği
24. Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği
25. Kolaylaştırıcı Dernek
26. Kuş Araştırmaları Derneği
27. KuzeyDoğa Derneği
28. Küre Dağları Ekoturizm Derneği
29. Mezopotamya Doğa Platformu
30. Nilüfer Kent Konseyi
31. Proje Evi
32. Slow Food Fikir Sahibi Damaklar Hareketi
33. Slow Food Ankara Birliği
34. Slow Food Yağmur Böreği Birliği
35. Sualtı Araştırmaları Derneği
36. Sürdürülebilir Kırsal ve Kentsel Kalkınma Derneği
37. Tarımsal Kalkınma Derneği
38. Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Derneği
39. Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu
40. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı
41. Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği
42. Validebağ Gönüllüleri Derneği
43. Yaşam Alanlarını Koruma ve Yaşatma Derneği
44. Yağcılar ve Demircili Köyleri Çevre Derneği (YADEM)
45. Yenişehir Çevre Hareketi
46. Yeşil Artvin Derneği