Eğer bir ülkenin insanları hem kendi tarihlerine ilgisiz ve hem de biraz unutkan olurlarsa, en önemli tarihi olaylar bile rahatlıkla ters yüz edilebiliyor ve haklılar haksız durumuna düşürülürken haksızlar da haklı durumuna getirilebiliyorlar.
'Ermeni meselesi' de bu tip olaylardan biridir.
Bu konuda açılan her tartışma Ermeni tarafın iddialarını haklı göstermek amacı ile sunulurken, Türk tarafı 1915 yılı olayları önce ve sonrasında tamamen haklı durumda olmasına rağmen bir türlü savunmadan başını kurtarıp atağa geçemiyor.
Türkiye ile arasındaki sınırı oluşturan toprak bütünlüğümüzü kabul etmeyen Misak-ı Milli Sınırlarımızı (Kars antlaşmasını) kabul etmediğini belirten, doğu illerimizi sözüm ona "Batı Ermenistan" sınırları içinde gösteren, anayasasında Ağrı dağını devlet simgesi olarak benimseme küstahlığı olan, Karabağ'ı işgalden vazgeçmeyen ve sözde soykırım iddialarını da kabul edilinceye kadar devam ettireceğini beyan eden ve yine bunu anayasasına; "Türkiye'ye Ermeni Soykırımının kabul ettirilmesi ve bu çerçevede para ve toprak tazminatının temini devlet politikasıdır" diyerek yerleştiren Ermenistan ,çökmekte olan Ermenistan'ı acil kurtarmaya yönelik sınır açma ve ticari ilişki hedefi olan, tavize gereği olan bizmişiz gibi; Karabağ işgalinin kaldırılmasını dahi içermeyen, sınır kapılarının kapanmasına neden olan konularda Ermenistan'ın henüz hiçbir anayasa değişikliği yapmadığı bir tarafa, bu hususlarda vaad veya söz bile verilmeyen ve Ülkemiz adına hiçbir yararı olmayan ve hiç aciliyeti olmadığını düşündüğümüz şu dönemde, "Tarihin sayfalarına bakacak olursak kısaca durum değerlendirmesi yaparak bir daha düşünmek gerekmektedir.
1920'nin ilk aylarında "Nemesis" adı verilen gizli bir Ermeni şebekesi oluşturuldu.
Örgüt ismini adalet ve öç almayı temsil eden eski bir Yunan Tanrıçası'ndan almıştı.
İlk adımda Batı Avrupa'da sürgünde yaşamaya çalışan eski Osmanlı liderlerinin peşine düşecekti.
Bu terör örgütünün üyelerinden biri olan Arşavir Şıracıyan'ın itiraflarına göre: Taşnaklar 1919 yılı içinde İstanbul'da yayınlanan Ermeni gazetesi Jagadamard'ın binasında bir "suikast takip Bürosu" kurmuşlardı. Gelişmeler buradan izleniyor ve talimatlar, ölüm emirleri buradan veriliyordu.Bu örgütün ilk kurbanı Osmanlı'nın ünlü İçişleri Bakanı ve Başbakan'ı Talât paşa olmuştur.
Talât Paşa, Türk halkı içinden seçimle Başbakanlık makamına kadar yükselmiş ilk insandı, İttihat Terakki kuruluşundan yıkılışına kadar başında bulunmuş eğitimi sınırlı, fakat çok cesur ve dürüst tabiatlı bir insandı. Berlin'deki yaşamı sırasında maddi sıkıntı içinde yaşadığı günlerden birinde ''Soghomon Tehlirian'' adlı bir cani tarafından 15 Mart 1921 günü Berlin'de yolda yürürken arkadan kurşunlanarak katledildi. Almanya da davası görülürken Hakimin neden arkadan öldürdün sorusuna “Önden korktum “diyerek cevap veren Ermeni bir korkak! Sogomon teherliyan Milli kahraman gibi karşılanmış Gürcistan da Gümrü de Amerikada Fresno da Ermenistan da Eriavan da ve birçok yerde büst ve heykelleri halen boy boy görülmektedir.
14 ağustos 1922 tarihinde ise Enver paşa Tacikistan da ramazan bayramında suikasta uğramışlardır. Talat pasa, Enver paşa, Said halim paşa, Cemal paşa, Cemal azmi, Bahaeddin şakir bey gibi pek çok bilindik insan vardır.
Hiç bitmeyen bir kinle Taşnaklar dan katliamları devralan Ermeni canileri, Türklere yönelik, başta ASALA olmak üzere Ermeni terör örgütlerinin saldırıları, 1973 yılında başladı ve aralarında diplomatlar, güvenlik görevlileri ve işadamlarının da bulunduğu 41 Türk vatandaşı katledildi. Yaptığı katliamları görmezden gelen Ermeniler Osmanlıyı ve Şimdi Türkiye Cumhuriyetini soykırım yapmakla suçlamışlardır.
Ermeniler Sadece Kars ili ve çevresinde 82 köyde katliam yapmış 84 bin silahsız ve masum kişiyi katletmişlerdir. Tüm Türkiye de ise 520 bin kişiyi acımasızca katletmişlerdir, bu yetmiyormuş gibi katliamı Ermenilerin yapmasına rağmen katledilen Türkler olmasına rağmen suçlu bizleri göstermektedirler.1914 -1915 te Çanakkale yi o zamanın imkanları ile hiçbir ayrıntıyı atlamayan savaşı belgesel gibi çeken İngiltere, acaba sözüm ona biz “1,5 milyon kişiyi öldürürken” Müttefik devletler ordusundan hiç kimse bu katliamları veya sonradan bu ölülerin mezarlarının fotoğraflarını veya belgesel filmlerini çekmediler, yoksa onlarda bizim katliam ortağımız mı idiler bizi katliamla suçlayan parlamentolarında bize karşı soykırım kanunları kabul eden ülkeler bu fotoğraf ve belgeleri niye yayınlamıyorlar çünkü onlarda biliyor ki katliam diye bir şey olmadı. Sebebi mi ? Batılılar Ermeni meselesini dünya sahnesinde hızla yükselen Türkiye’yi dengelemek için kullanmak istiyorlar. İkincisi Türkler 8-10 asırdır İslam dünyasına liderlik yapıyor. İngiliz tarihçilerinin tabiriyle ‘bembeyaz bir tarihi’ var. Sözde soykırım söylemiyle bu geçmişe leke sürmek istiyorlar. Siz Türk-İslam dünyasına lider olamazsınız demek istiyorlar. Hakeza Türkiye’nin Kafkaslar’da başlatabileceği bir ittifakı ve bu ittifakın Orta Asya’ya kadar sirayet edebileceğini düşündüklerinden, Türkiye ile sorun yaşayan Ermenistan’ı tampon olarak kullanıyorlar. Zira olası bir Türk-Ermeni ittifakı, Kafkaslar’daki soğuk savaş mirası dengeleri alt üst eder, bu olumlu değişim Kafkasya, İç Asya’ya da rahatça yayılır. Türkiye ile Ermenistan birbirine düşman olduğu müddetçe dengeler muhafaza edilmiş oluyor, Türkiye’nin Kafkasya açılımı frenleniyor. Türkiye, bu çemberden Ermenilere destek verenleri muhatap alıp İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya devlet arşivlerindeki gerçek belgeleri dünyaya taşımalı. Ermenilerin tarihte bu devletler tarafından kullanıldığını göstermeli. Ermeni meselesinin çözümü, bugün de Ermenileri kullanan devletlerle masaya oturmaktan geçiyor. Bu konuda muhatabımız onlar olmalı, Ermenistan değil.Yoksa başta Erivan da olmak üzere Tsitsernakaberd soykırım anıtı, Erivan’da 1966-67 yılları arasında inşa edildi. Yanında bulunan soykırım müzesi ile beraber 4 bin 500 metrekarelik bir alan üzerinde inşa edilen anıt 44 metre uzunluğundaki granit dikilitaşın etrafında bulunan 12 levha, Türkiye topraklarında yer alan 12 ‘kayıp vilayeti’ temsil ediyor. Anıtı ziyaret eden yabancı devlet adamları, tıpkı Anıtkabir’deki gibi, özel bir protokol izliyor. Lübnan da Marsilya da Boston da Paris te soykırım anıtları ve Dünyada 30-35 yerde soykırım anıtları bulunmakta ve çeşitli ülkelerin parlamentolarında ikide bir soykırım masalları ile gündemi sıcak tutmanın hiçbir anlamı yok. Her şeyi kenara bırakalım daha 1992 de Dünyanın gözü önünde Azerbaycan da Katliam yaptılar bunu bile inkâr eden bir devletle pilav bile yenilmez. Barıştan yana dem vuran Ermeniler acaba barış için attıkları somut bir adım gösterebilirler mi Eski bir Dernek yöneticisi olarak ben şunu son söz olarak söylemek istiyorum.
Üzülüyorsun; Takma, diyorlar.
Kızıyorsun; Değmez, diyorlar.
Boş veriyorsun; Gamsız, diyorlar.
Susuyorsun; İki çift laf et, diyorlar.
Konuşuyorsun; Muhatap olma, diyorlar.
Çekip gidiyorsun; Mücadele et, diyorlar.
Alttan alıyorsun; Tepene çıkardın, diyorlar.
Bağırıyorsun; Sakin ol, diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun; Bu kadar uslu olunmaz, diyorlar.
Dikine gidiyorsun; Yaşına başına yakışmaz, diyorlar.
Ölünce ne diyecekler ?..
Muhtemelen; Ölüm sana yakışmadı.
Ee normal tabii, dirimizi beğenmediler ki,
Ölümüzü beğensinler..!
Sevgiyle kalın…