Olaysız bir şekilde gerçekleşen yürüyüşte hükümete barış çağrısı yapıldı.
Yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Bütün insanlığın ortak ideali olan barışa yönelik beklenti, özlem ve umutlarımızın her zamankinden daha fazla doruğa çıktığı bir dönemde 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutluyoruz.
Savaşlar ve çatışmalar nedeniyle sürekli ertelenen barışla kuşatılmış, adil, eşitlikçi, halkların barış içerisinde bir arada yaşadığı bir dünyada yaşamak, insanlığın en eski ve en vazgeçilmez bir özlemidir.
Çünkü BARIŞ, ölümleri-anaların gözyaşlarını-acıları ortadan kaldırır.
Çünkü BARIŞ, demokrasi-özgürlük ve adalete giden yolun önünü açar.
Çünkü BARIŞ, özgür birliğin-eşit kardeşliğin-saygı ve sevginin anahtarıdır.
Toplumsal acıların merhemi de çaresi de, BARIŞ'tır.
Öcalan'a Türkiye kamuoyunun atfettiği bir rol var. Uzunca yıllardır yaşanan sıkıntıların çözümü konusunda bir adres ve muhataptır. Çözümün koşullarını yaratmak konusunda en güçlü aktördür. Bugün Türkiye'de akli selim, vicdanı olan, çözümü gerçekten isteyen herkes bunu kabul ediyor. Ve bu konuda ön açan bir politika izlenmesi gerektiğini savunuyor. Böylesi bir süreçte tecridin bu kadar katı bir şekilde uygulanması, bir ayı aşkın bir süredir avukat ve ailesiyle yapması gereken yasal hakkı olan görüşmelerinin engellenmesi savaşa, çatışmaya ve savaşa davetiye çıkaran bir tutumdur. Devleti ve yetkilileri derhal bu tutumlarını terk etmeye yasalara da aykırı olan bu tecridi kaldırarak Sayın Öcalan'ın barış konusunda, çözüm konusunda rolünü oynayabileceği koşulları yaratmaya davet ediyoruz.
Barış dair umut ve beklentilerin bu kadar yükseldiği dönemde barış için bedenlerini canlı kalkan yapan insanlara yönelik vahşi saldırıları kınıyoruz. BDP Van ilgenelmeclis üyemiz yıldırım Ayhan'a katledilmesi barışa ve kardeşliğe tahammülsüzlüğün ifadesidir.
Sınır ötesi operasyonlarla sorunun çözülemeyeceği tüm kesimler tarafından yüksek sesle ifade edilmesine rağmen askeri çözümde ısrara anlam veremiyoruz. Son dönemde askerler tarafından dahi yüksek sesle dile getirilen askeri yöntemlerle bu sorun çözülmez beyanlarına rağmen akp ve onun başı olan sayın Erdoğan seçim öncesi ve sonrası yaptığı konuşmaları barış ve iptidal çağrılarını unutup savaş çığlıkları atmaktadır. Ama şu unutulmamalıdır ki; bu savaşın kazananı ve kaybedeni yoktur.
Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle bütün farklı kimlik ve kültürlerin özgürce, kardeşçe ve eşit bir biçimde birarada yaşayacağı yeni bir Türkiye'nin inşası için barış mücadelesini her zamankinden daha fazla yükseltmemiz, kararlı olmamız, tarihi bir görev olarak durmaktadır.
Biz buradan bir kez daha sayın Erdoğan'a aldığı savaş kararını gözden geçirmesi çağrısı yapıyoruz. Diliyoruz ki barış çığlıklarının bu derece yükseldiği bu süreçte bu çığlıklar devlet kanadında karşılıksız kalmasın. Ama bedenini çocuklar ve gençler ölmesin diye kalkan yapan bizler her şeye rağmen barışta ısrar edeceğimizi buradan birkez daha ilan ediyoruz.