Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü... 2021 yılında da yine bu günde Av.İnan Akgün ALP ile bir söyleşi yaparak çiftçilerin sorunlarını konuşmuştuk. Aradan geçen 1 yılı değerlendirmek üzere yine kendisinin görüşlerine başvurduk .
İnan Bey, Geçen yıl yaptığımız mülakatta artan girdi maliyetleri, akaryakıt ve tohum fiyatları nedeniyle tarla sürülemez duruma gelindiğini söylemiştiniz..
Evet, geçen yıl yeterli ekim yapılamadığı için maalesef bu yıl ekecek tohum dahi bulamaz noktaya geldi çiftçimiz. Sizinle yaptığımız en son mülakatta 1 lt mazot 6.53 TL iken bu yıl litresi 25 liralara dayandı.. O gün 2.250 TL olan tohumluk buğdayın tonu bu yıl 10.000 TL sınırına dayanmış durumda. Bir traktör deposu neredeyse 2.000 TL ye doluyor ve çiftçimiz maalesef hızla üretimden uzaklaşıyor.
Tablo geçen yıla göre daha vahim görünüyor..
Bu gidişle tablonun daha da ağırlaşacağını söylemek mümkün. Çünkü Kars'ta her hafta ortalama 30 tır dişi hayvan sevki yapılıyor , bu da haftada ortalama 50 çiftçi ailesinin hayvansal üretimden vazgeçtiğini gösterir. Ayrıca büyük firmalar ülke genelinde bulabildikleri tüm buzağıları toplayarak önümüzdeki yılın besi materyalinin piyasadan daha şimdiden çekmekteler. Bu da gösterir ki önümüzdeki yıl daha büyük bir et ve süt krizi ile karşılaşacağız.
Peki bu sorunlar nasıl çözülür...
Ülkemizde daha önce tarımsal ve hayvansal üretimde kendi kendi yeter bir ülke iken nasıl tohum krizine sürüklenmişse bunun nedenlerini ortadan kaldırarak işe başlamak lazım..
Nedir o nedenler sizce..
Hukukçu kimliğim ile söylersem , bunun nedeni yanlış tarım politikalarıdır. Küresel tarım şirketlerinin tohumu ve dolayısıyla tarımı teslim aldığı 2 temel yasa ile başladı her şey. 8 Ocak 2004 tarihinde yasalaşan 5042 sayılı Islahatçı Haklarının Korunması Kanunu ile başlayan ve 31 Ekim 2006 tarihinde çıkarılan 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile devam eden süreçte , önce tohum ıslahı yaptığını iddia eden şirketlerin hakları korundu sonra da sadece kayıt altına alına tohumların üretimine ve ticaretine izin verilerek , yerli tohum ticareti yasaklandı ve genetik yapısı değiştirilerek patent hakkını elde ettikleri kısırlaştırılmış tohumların ekilmesi zorunlu hale geldi. Bunu , tohumu koruyan Cumhuriyet kurumları olan TAGEM 'e bağlı enstitüler, TİGEM e bağlı çiftlikler ve Araştırma Enstitüleri pasifize edilmesi izledi. Ve çok değil 20 yıl içinde ülkemiz adeta silahsız işgal edildi. Çünkü tohumun sahibi kimse aslında toprağın sahibi de odur. Özetle, bugün yaşadığımız sorunların sebebi siyasi tercihlerdir.
Çözüm ...
Çözüm; sorunu yaratan nedenleri ortadan kaldırmak.. Çözüm "yerli ve milli" diye uygulanan politikaların aslında ülke tarımını çokuluslu şirketlere peşkeş ettiğini farketmemizde. Çözüm; her sorun altında "dış güç" ararken ülke tarımını dış güçlere aslında siyası iktidarın çıkardığı 2 yasa ile teslim edildiğini kavramakta.
Değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim..
Ben teşekkür ederim, güzel bir mülakat oldu. Size son bir şey hatırlatayım, geçen yıl konuştuğumuzda ESK kırmızı et alım fiyatı 36 TL idi, bugün 74 TL ve besici hala zarar ediyor. Umarım bu tablo çiftçimizi bir kez daha düşünmeye sevk eder. Delaletinizle tüm halkımıza saygılarımı sunarım...