Dünya Tütünsüz Günü

Kars Vali Yardımcısı Turgut Gülen, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Gülen, “Tütünsüz bir Kars” dileğiyle yayımladığı mesajında, “Dünya Sağlık Örgütü üye ülkeleri 1987 yılında Dünya Sağlık Asambles’nde bir araya gelerek, önlenebilir bir sorun olan ve giderek artan sigara salgınına dikkat çekmek amacıyla 7 Nisan 1987 tarihini Dünya Sigara İçmeme Günü olarak kutlama kararı almıştır. Daha sonra 1988 yılında 31 Mayıs günlerinin her yıl Dünya Sigarasız Günü Olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Dünya Sigarasız Günleri her yıl belirli konuyu gündeme getirerek toplumda bu konuya karşı bilinçlenme ve duyarlılık artırmayı amaçlamaktadır.” dedi.

 

2010 yılı için Dünya Tütünsüz Günü temasının “Tütün Endüstrisinin Hedefi: Kadın” olarak belirlendiğini de hatırlatan Gülen, “Tütün kullanımı önemli bir kadın sağlığı sorunudur. Bugün, erkekler kadınlardan dört kat daha fazla sigara içmektedir, ancak sigara içen erkeklerin oranı en üst seviyelerdeyken sigara içen kadınların oranı da artmaya devam etmektedir. Bu, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve bazı güney, orta ve doğu Avrupa ülkelerinde böyledir. Gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlara ve genç kızlara yönelik tütün ürünü satışları dünyadaki en geniş kapsamlı ürün pazarlama fırsatlarından biridir.” Diye konuştu.

 

250 MİLYON KADIN SİGARA İÇMEKTE

 

Günümüzde yaklaşık 250 milyon kadın sigara içtiğini belirten Gülen, “Gelişmekte olan ülkelerde sigara içen kadınların yüzdesi sigara içen erkeklerin sayısına ulaşırsa, bir sonraki nesilde sigara içen kadınların sayısı ikiye katlanarak 500 milyondan fazla olacaktır. Dünyada sigara içen birçok anne, kalp krizi, kanser, felç, amfizem ve diğer hayatı tehdit eden hastalıklarla karşılaşma riski altındadır. Akciğer kanseri, bir kadını öldüren kanser türlerinin başını çekmektedir ve sigara tüketimi de bu ölümlerin yüzde 90’ının başlıca sebebidir. Bununla birlikte, her beş kadından biri sigaranın neden olduğu kalp hastalığından ötürü hayatını kaybetmektedir. Bir anne sigarayı bıraktığı zaman kendi sağlığına kavuştuğu gibi çevresindekilerin de sağlığını korumuş olur. Sigarayı bırakan anneler, çocuklarının sigarasız bir ortamda büyümesi ve daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesi ihtimalini artırırlar.” şeklinde konuştu.

 

SİGARANIN SAĞLIK RİSKLERİ

-Sigara kaynaklı sağlık etkileri her geçen gün artmaktadır.

-Tütünün tüm formları bağımlılık yapıcı ve ölümcüldür.

-Sigara ve diğer tütün ürünlerinin çok çeşitli kanser türlerine (akciğer, ağız, yemek borusu, gırtlak, yutak, mide ve pankreas kanserleri gibi), kalp hastalığı, felç, amfizem, kronik bronşit, kansere dönüşebilecek lezyonlara, dişeti hastalıklarına, lökoplaki ve nikotin bağımlılığına, ayrıca hem kadınlarda hem de erkelerde daha farklı ölümcül hastalıklara yol açtığı konusunda kesin bulgular mevcuttur.

-Akciğer kanseri, kadınlarda nedeni kanser olan ölümlerin en başında gelmektedir. ?

-Bununla birlikte, sigara içen kadınlarda rahim ağzı kanseri ve osteoporoz gelişme riski sigara içmeyen kadınlara oranla daha fazladır.

-Sigara içmenin başarısız hamileliklerde ve artan bebek ölümlerinde payı büyüktür.

-Sigara içmenin hamilelik üzerinde ölü doğum, doğuştan sakatlık, ani düşük, düşük ağırlıklı doğum gibi kötü etkileri vardır.

-Sigara içen kadınlarda beklenmeyen düşük, doğmamış bebek ölümleri ve kısırlık riski arttığı gibi ciddi medikal sorunlar yaşayan düşük ağırlıklı bebek sahibi olunmasının da başlıca sebepleri arasındadır. Ayrıca sigara içmek kadınlarda ağrılı regl dönemlerine ve erken menapoza neden olmaktadır.

-Sigara tüketimi ile Ani Bebek Ölümü Sendromu (beşik ölümü sendromu) arasında doğrusal ilişki vardır.

-Sigara içen ve aynı zamanda ağız yoluyla doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda kalp hastalığı riski sigara içmeyen kadınlara oranla büyük ölçüde fazladır. Aynı zamanda, sigara içen kadınlarda felç ve beyni saran zar tabakasında kanama, damar sertliği ve aort anevrizması oluşma riski vardır.

-Günde içilen bir paket sigara insanın cilt dokusunun yaklaşık bir gün boyunca yeterli oksijen almasını engellemektedir. Dolayısıyla, sigara içen kadınlarda ciltte ve özellikle yüzde oluşan kırışıklıklar, onları sigara içmeyen kadınlara oranla 2-3 yaş yaşlı göstermektedir. Ayrıca, sigaranın ana maddesi olan nikotinin derideki kan damarlarında daralmaya yol açıp damarın beslediği dokunun yeterli oksijen almasını engellendiğini, bu durumun ciltteki yaraların iyileşmesinde gecikmeye yol açtığı kanıtlanmıştır.

-Sigara içmek, çeşitli ağız hastalıklarına, diş çürükleri oluşmasına ve aynı zamanda kötü nefes kokusuna da neden olmaktadır.

-Emzirme döneminde sigara içen kadınlarda, her sigara içiminin ardından vücuda alınan nikotin anne sütüne geçmekte ve 5 saat boyunca anne sütünden bebeğe de geçmektedir.

-Evde sigara ve diğer tütün ürünlerini kullanmak diğer aile fertlerinin özellikle küçük çocukların sağlığını da tehlikeye atmaktadır.

-Tütün kullanımı kadınlarda, özellikle çocuk sahibi olan ve çocuk bakımı ile uğraşanlarda maddi sıkıntılara neden olmaktadır. Örneğin; Nisan 2010 itibarıyla dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken harcama tutarının (açlık sınırı) 852,50 TL olarak hesaplandığı ülkemizde, ailede kişi başına düşen pay günlük 7,10 TL’dır. Kişi başı günlük gelirin sağlıklı ve dengeli beslenme için gerekli gıdalar yerine tütün ve diğer tütün ürünlerine harcanması durumunda, özellikle 5 yaş altında çocuğa sahip olan ailelerde çocuklar dengesiz ve yetersiz beslenmektedir.

-Ev giderlerinin gıda ve eğitim yerine sigaraya ve diğer tütün ürünlerine harcanmasıyla kadın sağlığı kötü yönde etkilenmektedir. Örneğin, toplam aylık harcamalarının bir kısmını tütün ve tütün ürünlerine harcayan kadınlar, eğitime ve dengeli beslenmenin önemli öğeleri olan meyve ve sebzelere daha az para ayırmaktadırlar.

-Araştırmalara göre tütün pazarlamasına yönelik reklâmlar kadınları ve özellikle genç kızları sigara içmeye teşvik etmektedir.

-Tütün kullanımı genellikle 16 yaşından itibaren başlamaktadır ve bu yaşlardaki genç kızlar sigarayı bırakmakta güçlük çekmekte, ayrıca davranışlarında güçlü oranda direniş ve bırakma teşebbüslerinde negatif duygular gözlenmektedir.