Duygusal derinlik mi vefa mı?

NEŞE DOSTER'in kaleminden...

HANDAN ASKERAN TON 

(Bugün köşemin bir konuğu var. Çok yönlü biri. Öncelikle benim çocukluk arkadaşım, mezun olduğumuz lisenin gelmiş geçmiş en güzel kızı, eczacı ve Azerbaycan Kültür Derneği Bursa Şube Başkanı. Onun Azerbaycan Eurovision yarışmasında birinci olunca yazdığı bir mektup var. Sizinle paylaşmak istedim.)

Sevgili Nigar ve Eldar,

Başarınızla ülkenize, ülkemize ve tüm Türk ellerine yaşattığınız mutluluk için sizi sevgiyle kucaklıyor ve kutluyorum. Uluslararası bir yarışmanın birincisi olarak sahneye Türkiye ve Azerbaycan bayraklarıyla çıkmanız ise binlerce yıl öncesine dayanan mensubiyet bilincinin yarattığı ortak duygunun bugüne dek sergilenmiş ve hatıralarımızda özel yer tutan örneklerinden biri olarak yer alacaktır.

Türkiye ve Azerbaycan halklarının duygusal derinliğini kimi zaman unutan yöneticilerimizin yaklaşım ve kararları ya da uluslararası diplomasinin plan ve programları her zaman bu duygu derinliğinin, çıkarsız sevginin önünde başarısızlığa uğramıştır ve uğrayacaktır.

Eurovision finalini takiben Türkiye’de yazılı, görsel medyada ve internet ortamında yer alan haber ve yorumlar içinde özellikle Ermenistan -Türkiye maçında yaşanan bayrak krizinin gündeme taşınarak adeta rövanş mantığı ile değerlendirilmesinin Anadolu Türklüğüne özellikle bursa halkına haksızlık olduğu inancı içinde bu açıklamayı paylaşma gereği duydum.

Bursa Tekstil Camiası 20 Ocak 1990 (Sovyet ordusunun Bakü’de yarattığı katliam) tarihinden başlayarak, Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgali sürecinde atölyelerde sabahlara kadar yapılan Azerbaycan bayraklarını, özel ulaşım araçlarıyla yurdun dört bir yanına ulaştırmayı ve milyonlarca kişinin katılımıyla yapılan protesto gösterilerine bu bayraklarla katkı sağlamayı milli bir görev olarak üstlenmiştir.

Yine Ermenistan- Türkiye maçında Bursa halkı evlerine, iş yerlerine astıkları Azerbaycan bayraklarıyla siyasi iradenin talihsiz kararına en anlamlı cevabı vermiştir. Tıpkı aynı olay çerçevesinde Azerbaycan Türk şehitliğinde yine siyasi iradenin uygulamaya kalktığı karara karşı Bakü’de halkın direnciyle karşılaşması gibi…

1949 yılından bu yana Azerbaycan ve Türkiye kardeşliğinin hizmetinde olan Azerbaycan Kültür Derneği Genel Merkezi ve Şubeleri, bu ilişkileri gündelik olayların ve gelişmelerin sığ anlayışı içinde değil, yukarıda işaret ettiğim gibi binlerce yılın oluşturduğu ortak duygu ve ortak tarihin yarattığı hatıralarla değerlendirmeyi milli bir görev bilmiştir.

İşte bu nedenle inanıyorum ki; Eurovision yarışmasının birincisi Sevgili Nigar’ın elinde gururla taşıdığı bayrakta ninesinin Anadolu Türk’ünün Milli Mücadelesi’nde destek vermek için elinden alyansını, kolundan bileziğini çıkarıp yolladığı yılların hatırası vardı…

Eldar’ın elinde taşıdığı Azerbaycan bayrağında 1918 yılında Bakü’ye yardım için giden Türk- İslam ordusunun kardeşleri için şehit olan kahraman Mehmetçiğin hatırası vardı.

28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Cumhuriyetini kuran ve “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözleriyle tarihe kayıt düşen Mehmet Emin Resulzade, 70 yıl süren Sovyet işgalinde yanından ayırmadığı üç renkli Azerbaycan bayrağını Türkiye’de Anadolu halkı ile birlikte umutla nasıl korudu ise, Azerbaycan bağımsızlık hareketinin büyük lideri Ebulfez Elçibey’in naşına serilen Türk bayrağı da yıllardır kabri üstünde Azerbaycan halkı tarafından aynı özenle korunmaktadır.

Azerbaycan’ın 56. Eurovision yarışmasında kazandığı başarıyı;

Türkiye- Azerbaycan bayraklarını birlikte taşıyarak dünyaya verdiği mesajın köklerini ve anlamını kavrayacağımız binlerce örnekten biri olarak, gelecek kuşaklara aktarmamız ve bu tarz duyarlılıkları kıyaslama ya da misilleme gibi haksız, yararsız yaklaşımlardan sakınarak gururla paylaşmamız dileğiyle bir kez daha kutluyorum.