Şube Başkanı Mahmut Kaan İlgar’ın yaptığı basın açıklamasına Şube yönetim kurulu üyeleri ve eğitim çalışanları katıldı.
İlgar, “İnsanca Yaşamak İçin Emeğimizin Karşılığını İstiyoruz” başlıklı 81 ilde aynı anda yapılan bordro yama eyleminin büyük ses getirmesini arzuladıklarını söyledi.
“Eğitim çalışanlarının emeğinin karşılığını alamadığını hatırlatmak ve “eşit işe eşit ücret” düzenlemesinde “Sizin muadilinizi bulamadık, onun için dışarıda kaldınız” diyen hükümet yetkililerine, biz buradayız ve ülkenin en önemli işini yapıyoruz demek için buradayız.” diyen İlgar, “2,5 milyon kamu çalışanının beşte ikisi eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda bulunmaktadır. Hükümet, eğitime önem verdiğini her fırsatta dile getirmekte, merkezi yönetim bütçesinden en fazla payı eğitime ayırdığını ifade etmektedir. Eğitim ile ilgili tarihi öneme haiz düzenlemeler yapılmakta, tartışmalar yürütülmekte ve ses yükseltilmektedir. Eğitimi, eğitim çalışanlarını da kapsayacak şekilde bir konsept içerisinde düşünmeyenler kesinlikle doğru yapmamaktadır.” diye konuştu.
İlgar açıklamasında daha sonra şunları söyledi:
666 sayılı KHK ile kamuda aynı unvanda çalışan personele yönelik “Eşit işe eşit ücret” düzenlemesi ile denge sağlamaya çalışan hükümet, eğitim-öğretim hizmet sınıfında 650 bin öğretmene ve 100 binden fazla öğretim elemanına ‘sizin muadilinizi bulamadık, onun için toplu sözleşme masasında görüşmek üzere kapsam dışı bıraktık” dercesine masayı işaret etmiştir. Ek ödeme alamayan öğretmen ve öğretim elemanları, üzülerek ifade etmeliyiz ki, kamuda en düşük ücret alan çalışan konumuna düşürülmüştür.
9/1 öğretmenin 1.624 TL, 7/1 öğretim görevlisi 1.856 TL, maaş aldığı bir ortamda kimse kalkıp eğitimle ilgili büyük laflar etmesin. Eğitim çalışanlarının, eğitimi ve ülkeyi geleceğe taşımayı bırakın, kendilerini gelecek aya taşıyacak mecalleri kalmamıştır. Sabır taşları çatlamış, sinirleri gerilmiştir. Bu ülkede demokrasinin korku tünelinden çıkması sürecindeki mücadelede eğitim çalışanları en önde olmalarına rağmen, eşit işe eşit ücret düzenlemesinde en sonda olmayı bırakın, kapsamın bile dışında tutulmuştur.
Meclis çalışanına, danışmana, şoförüne, üst düzey bürokratlara, gizli kararname ile askere ‘cömert Maliye’, eğitim çalışanları söz konusu olduğunda ‘cimri Maliye’ olmaktadır. Patronların milyon dolarlık “usulsüz sanal kumar cezalarını” gözden geçirip ‘silen Maliye Bakanı’, masaya dönük mesajlarıyla daha şimdiden adeta ortamı ‘geren Maliye Bakanı’ olmuştur.
Eşit işe eşit ücret düzenlemesinden sonra herkesin eşit ama bazılarının ‘daha eşit’ olduğunu gördük. Bizler eğitim çalışanları olarak eşitler içinde ‘daha eşitlik’ adına ayrıcalık talep etmek için buraya toplanmadık. Kamuda eşitlik adına denge sağlanırken, eğitim çalışanlarının kapsam dışında tutularak dengesinin bozulduğunu söylemek için toplandık. Eğitim çalışanları olarak “Gelir dağılımında adaleti sağlayın, ‘sözde’ ve ‘özde’ kamu çalışanı ayrımına son verin, patronlara milyon dolarlık merhamet gösterirken, eğitim çalışanına gelince sefalet ücretini reva görüp, ‘al da bunu merhem et’ uygulamasından vazgeçin” demek için toplandık.
Mart 2012 itibarıyla yıllık enflasyon TÜFE’de 10.45’i bulmuş, 2012 yılında kullanılan maktu harçların artırılmasında yeniden değerleme oranı 10.26’ya yükselmiş, sadece Mart ayında, evlerde kullanılan elektriğe yüzde 9.26, doğalgaz fiyatına yüzde 18.70 zam yapılmıştır. Yapılan zamlarla akaryakıtın litre fiyatının geldiği noktayı açıklamaya bile gerek yok. Eğitim çalışanları olarak 19 aydır yasamızı bekledik, “Bir gecede adrese teslim sipariş yasalar çıkarırken, 2,5 milyon kamu çalışanını ve 1,8 milyon kamu emeklisini ilgilendiren Toplu Sözleşme Yasasında ‘yoran hükümet’ oldunuz. Başta hizmet kolu sendikacılığı olmak üzere Yasa’da istediğimizi aldık ve şimdi Masa gözüktü. Masada ortamı geren değil, eğitim çalışanlarının hakkını ‘veren hükümet’ olmalısınız” diye haykırmak için buradayız. Bir an önce toplu sözleşme masası kurulmalı ve hükümet, enflasyona ezilen değil, enflasyonu ezen bir teklifle kamu çalışanlarının karşısına çıkmalıdır.
Ek ödeme mağduru öğretmenler ve öğretim elemanları olarak, 4/C’li personel olarak, hizmetli, memur, şef, şube müdürü, denetmen, uzman, sayman, teknisyen, şoför ve kütüphaneci olarak buradayız. Kısacası bütün eğitim çalışanları için buradayız. Eğitim çalışanları olarak bize reva görülen ücreti protesto etmek için buradayız. Emeğimizin karşılığını alamadığımızın altını çizmek, adımıza düzenlenen bordroları yakmak için buradayız.
Buradan sizler aracılığıyla hükümete sesleniyor ve toplu sözleşme masasında içimize sinen, emeğimizin karşılığını ifade eden yeni bordroyu ortaya koymasını istiyoruz. Toplu sözleşmeye ilişkin genel taleplerimiz Konfederasyonumuz Memur-Sen tarafından daha önce kamuoyu ile paylaşıldı. Genel taleplerin yanında kamuda çalışanların beşte ikisini oluşturan eğitim çalışanları olarak taleplerimizden bazılarını burada açıklamak ve altını özellikle çizmek istiyoruz.
Ek ödeme mağduru öğretmenler ve öğretim elemanlarına 50 puan artış yapılmasını, yani 314 TL ek ödeme verilerek ek ödeme mağduriyetinin giderilmesini, eğitimcinin hak ettiği ekonomik seviyeye çıkarılmasını bekliyoruz.
Her şey zamlanırken, ek ders birim ücreti 7,82 lirada kalmıştır. İki yıl önce 18. Milli Eğitim Şurası’nda ek ders birim ücretinin 12 TL olması kararlaştırılmıştı. Günümüz şartları dikkate alınarak ek ders birim ücretinin 15 TL’ye çıkarılmasını ve ek ders esaslarının değiştirilerek adaletli bir dağıtımın ortaya konulmasını bekliyoruz.
İstihdamda güçlük çekilen yörelerde bazı kamu çalışanlarına ek tazminat uygulayan hükümet, eğitimciye gelince ek tazminat yerine ek fedakârlık istiyor. Bu çarpıklığın düzelmesini, 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli 4 sayılı Cetvel’de yer alan yörelere sürekli görevle atananlara bu yörelerde fiilen çalıştıkları sürece ek gösterge dâhil en yüksek devlet memuru aylığının; 1. bölgede görev yapanlara yüzde 10, 2. bölgede görev yapanlara yüzde 20, 3. bölgede görev yapanlara yüzde 30, 4. bölgede görev yapanlara yüzde 40, 5. bölgede görev yapanlara yüzde 50, 6. bölgede görev yapanlara yüzde 60, 7. bölgede görev yapanlara yüzde 90’ı oranında ek tazminat ödenmesini istiyoruz.
Vergi matrahının yükseltilmesini, ilk altı ay verilenin ikinci altı aylık sürede geri alınmamasını, ek ders ücretlerinin, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmamasını istiyoruz.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde eğitim çalışanlarına ikramiye verilmesini, Bakanlık denetçilerine ödenen makam ve görev tazminatlarının il eğitim denetmenlerine de ödenmesini, üniversitelerde çalışan idari personele de geliştirme ödeneği verilmesini, öğretim elemanlarının ek ders saatlerinin azaltılıp, ücretlerinin artırılarak bilimsel çalışmaya zaman ayırmasına olanak tanınmasını, Kredi Yurtlar personeline daha önce olduğu gibi ikramiye ödenmesini, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına yıllık 1000 TL olarak verilmesini, İLKSAN’a zorunlu üyeliğin kaldırılmasını, askerliğini yedek subay olarak yapan eğitim çalışanlarının OYAK kesintilerinin iade edilmesini ve kamuda üvey evlat muamelesi yapılan 4/C’lilere kadro verilmesini istiyoruz.
Buradan, eğitim çalışanlarına sahip çıkmayan, sahip çıkmak bir yana sözleri ve uygulamaları ile eğitimcileri yanına almayı değil, karşısına almayı seçen Milli Eğitim Bakanı’na sesleniyor, “Eğitimde eğer başarılı olacaksanız, eğitimcileri yanınıza alarak başarılı olabilirsiniz. Eğitimcileri karşınıza alarak başarılı olacağınızı düşünüyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz Sayın Bakan diyoruz.”
Özür grubu tayin uygulamasında mağduriyetler var. Kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizlik hala sürüyor. 4+4+4’le ilgili çelişkili açıklamalarınız toplumu da, eğitimciyi de huzursuz etmekten başka bir işe yaramıyor. KİK toplantılarında imza altına aldığımız kararlar hala hayata geçirilmedi. Eğitim çalışanları olarak umudumuzu koruduğumuzu haykırıyor ve sorunlarımıza eğilen bir Bakanlık görmek istiyoruz
Eğitim çalışanları olarak buradan hükümete sesleniyoruz: Biz kimseden lütuf beklemiyoruz. Emeğimizin ve alınterimizin karşılığını istiyoruz. ‘Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor’ diyenlere, eğer büyüme varsa o zaman büyümeden payımızı verin diyoruz. Eşitlik ve adalet adına düzenleme yapanların ortaya çıkardıkları eşitsizlik ve adaletsizliğin giderilmesini istiyoruz. Bugünden itibaren bir hafta boyunca derslere, “Eğitim Çalışanıyız, İnsanca Yaşam İçin Hakkımızı İstiyoruz” yazan kokartlarla gireceğiz. Bütün arkadaşlarımızı, kokartları yakalarına takmaya davet ediyor, önümüzdeki hafta yapacağımız eylemde buluşmak üzere herkese teşekkür ediyoruz.”