Tacettin DURMUŞ
Kafkasya Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Merkezi Derneği Başkanı, Araştırmacı - Yazar Erkan Karagöz, Karayolları 18. Bölge Müdürlüğü tarafından onarılmakta olan tarihi Albay Lake Köprüsünün taşlarını yıllar önce kimin çaldığını sordu.
Önceki gün Gazetemizde yayınlanan haberde, Kars’ta Dereiçinde bulunan taş köprünün taşlarının yıllar önce sökülerek Arpaçay Kaymakamlığına verildiğini ve ilçe meydanında bulunan Atatürk anıtının çevresine konulduğunu dile getirmesi üzerine açıklamada bulunan Karagöz çarpıcı iddialarda bulundu.
Karagöz açıklamasında; Karayolları Bölge Müdürlüğünün Kars’ta bulunan nadir İngiliz sivil mimarisinin örneklerinden biri olan Albay Lake Köprüsü ile ilgili çalışmanın gazetelerde yayınlanmasının önemli odluğunu vurguladı.
O taşları Arpaçay’a sel mi götürdü?
“O taşları Arpaçay’a sel mi götürdü?” diye soran Erkan Karagöz: “Gazete haberindeki resimlerden birinde, iş makinelerinden birinin köprünün ayaklarındaki ve çevresindeki molozları temizlediği görülüyor. Eğer sadece molozları temizlemiyor da köprünün iki başında yer alan ve köprüye ayrı bir görünüm katan ve bugün ikisi kayıp(!) olan dikmeleri, köprü babalarını (sanat tarihinde ne denir bilmiyorum) arıyorlarsa, boşuna aramasınlar. “sel aparmış Arpaçay’a götürmüş.” Bu işin latife kısmı, ama gazetelerin yazdığı doğrudur. Bu taşları kim çalmışsa, çalmış, götürmüş, Arpaçay’da Atatürk anıtının önüne sağlı sollu olarak yerleştirmiş!
Bu taşlarla ilgili ihbarımı da 2017 yazında bizzat müzeyi ziyaretimde o dönemdeki müdür vekili arkadaşa yapmış, onlarla ilgilenmesini, onları oradan aldırmasını, onların asıl yerine konulmasının sağlanmasını istemiştim. Yerel basının bu haberiyle o konuda da bir şey yapılmadığını görmek üzüntü verici.
Albay Lake Köprüsü Kars’taki İngiliz sivil mimarisinin iki örneğinden biridir. Diğeri yeşil kilisedir. Bu ikincisinin nerede olduğunu bilen kaç kişi var, bilmiyorum, ama 150 yılı aşkın bir zamandır var ve bırakın tescil edilmeyi, birçok kimsenin varlığından bile haberinin olduğunu sanmıyorum. Yazının başlığını görünce, acaba karayolları ile ilgili olumsuz ne var? Sorusu aklınıza gelmiş olabilir, ama tersine Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekir.
Kişilerden bağımsız olarak, karayolları bölge müdürlüğü gerçekten güzel işlere imza attı bugüne kadar. Arada bir olmaz işlere de imza attı ama ben onun kurumdan bağımsız kişisel bir tasarruf olduğunu düşünüyorum. Yaptığı güzel işlerin başında, dev panel köprüyü, Çamçavuş köprüsünü yerinden kaldırarak Kars’a taşımak geliyor. Bence bu bile bu kurumu başarılı saymak için yeterli.
İkinci iş, bizzat benim kişisel başvuru ve gayretlerim sonunda, geçen yıl Kars’a getirtilen, “katof” diye de bilinen, 1900 yılından kalma, türünün dünya’da bilinen tek örneği olan buharlı yol silindirinin özenle taşınması olmuştur.
Gerçi bunun sonu biraz tatsız bitmişti. Çünkü benim dilekçemin valilik makamı tarafından işleme konularak, karayolları bölge müdürlüğüne gönderilmesi ile başlayan süreç önemliydi. Yine bizzat benim Kültür Bakanlığı’na yapmış olduğum başvuru ile “taşınır kültür varlığı” olarak tescilini talep etmem ve bu talebimin kabulü ile tamamlanmış, taşınır varlığının, tescili sağlanmışsa da kurumun başındaki yetkili iki önemli iki yanlışa imza atmıştı.
Bu konulardaki yazı ve açıklamalarım o günlerin basında yer almıştı. Burada bir kez daha açıklama yapma gereği duyuyorum:
Birincisi, karayolları bölge müdürlüğünün, bu aracın bulunması ve tespiti konusunda hiçbir katkısı yoktur. Talebim üzerine 64 yıldır gübre yığını içerisinde terk edilmiş halde bırakılan bu nadir araç, karayolları personelinin titiz ve gayretli çalışması ile bulunduğu Gülyüzü köyünden alınarak kent turizmine katkıda bulunması amacıyla Kars’a getirilmiştir. Ancak yanlış bundan sonra başlıyordu. Yetkili bu aracı Karayolları’nın iç bahçesinde sergileyerek, önüne de bir takım hatalı ve hayali bilgilerle dolu bir plaket koyarak emeğimi yok sayma gayreti içine girmişti. Nedendir bilemem.
İkincisi ise Kültür Bakanlığı’nın tarafıma gönderdiği ve o dönemde basında da yer alan tescil belgesinde, bu kültür varlığının, “karayolları bakım ve ikmal atölyesinde muhafaza altına” alındığı belirtilmesine rağmen, bu tarihi taşıt, müze müdürlüğünden izin alınmadan, kişisel bir tasarrufla, olduğu yerden çıkartılarak, sadece karayolları personelinin görebileceği bir alana taşınmıştı ki, bu suçtu. Dönemin müze müdür vekili özlem hanım’a bu durumu telefonla iletmiştim. Müdür vekilinin girişiminden sonra olabilir, önündeki plaketlerden birinin kaldırıldığı bilgisini aldım. Şimdiki yerine taşınma işlemi için sonradan izin verildi mi, hala daha yasa dışı bir biçimde, tescil koşulları ihlal edilmeye devam ediyor mu, bilinmez!
Sevindirici olan şeyse sonunda Kars’a gerçekten duyarlı, işini seven bir müze müdürünün atanmış olması. Umuyor ve diliyorum ki bundan sonra “değerini bilmediğimiz” onlarca, yüzlerce “değerimize” karşı biraz daha duyarlı oluruz, sahip çıkar, ilgilileri uyarırız. “